Günlerdir çok acayip şeyler yaşanıyor. Aklımızın almadığı şeyler. Anlayamadığımız ve nice kendimizi zorlasak da anlayamayacağımız şeyler.
Bir yanda halk seferber olmuş. Afet bölgelerine her tür ihtiyacı karşılayacak yardım kolileri hazırlayabilmek için gece gündüz nöbetleşe çalışıyor.
Bir yanda birileri, yola çıkan o yardım TIR’larını durduruyor, üzerine partisinin pankartını asıp önünde fotoğraf çektiriyor.
Bir Avrupa ülkesinden bir TIR dolusu ısıtıcı malzeme desteği geliyor. Bölgeye karavanla getirilip dökülen ve görevleri toplum trollüğü yapmak olan birtakım kişiler, o malzemeleri oracıkta yağmalıyor.
Oradaki felaketzedelere ulaştırılması için, ta nerelerden gelmiş olan malzemeleri kendisine almaya gönül indiren bu aşağılık insanları, anlamayı deniyorum, olmuyor; onları anlamayı başaramıyorum.
Doğrusu ya kendilerini kendilerinden başka kimsenin anlayabileceğini de sanmıyorum.
Yaptıkları işi, aklım gibi midem de almıyor. Her benzer olayı duyduğumda midem bulanıyor. Kusmak istiyorum. Aynı duyguları çoğumuz hissediyoruz, kesin.
Her şeyi kendine isteyen …. …. ….leri anlayabiliyorum bir parça ama dehşet bir felaketin içinde olan insanlara gönderilen malzemeleri yağmalayan ……..leri anlayamıyorum. İnsan donunda ama kendisinde insani hiçbir özellik gelişmemiş bu canlı türüne …….. demek bile çok belki de.
Konumuz o canlı türüne ne diyeceğimiz olsaydı çok sözcük bulabilirdik ama değil ki. Konumuz bu canlıların acele bertaraf edilmesi mecburiyeti. Aksi halde gönderilen malzemeler, ihtiyaç sahiplerine ulaşamadan bunların ellerinde kaybolacak.
Sayın siyasetçilere büyük iş düşüyor burada. Biz ulaşıp soramıyoruz.
Bu yağmacı canlı türünü, yardım toplama merkezleri önlerine ve afet bölgelerine kim sürüyor?
Onları kim engellemiyor?
Kim koruyor?
Bunların amaçları ne?
İyilik için organize olmuş insanlara karşı, kötülük organizasyonları yapmakla nereye varacaklarını umuyorlar?
Sahi bir de:
Hayatlarında hiç iyilik yapmışlar mı?
Bir kere de ellerini taşın altına koymuşlar mı?
Bir kere de sofralarındaki ekmeği, hiç düşünmeden, hiç hesap kitap yapmadan bir başkasına vermişler mi?
Bir yardım kampanyası oluşturup canla başla malzeme toplamış ve bunları, ihtiyaç sahiplerine göndermişler mi?
Yoksa bütün hayatları, başkalarının emek emek yaptığı şeyleri yağmalamakla mı geçmiş? Hayatları, başkalarının ömür verdikleri şeylerden, emek sahiplerinin adlarını silmek ve üzerine kendi adlarını yazmakla mı geçmiş?
Hiçbir şey yapmamayı, alın teri dökmemeyi, cebinden hiçbir şey vermemeyi ve ‘hep bana, hep bana’ diyerek emek yağmalamayı ve yağmayla yaşamayı yaşamak mı saymışlar?
Bir kerecik olsun, her olaydan, felaketlerden bile kendilerine yağ çıkarmak dışında, örneğin felaketzedelere nasıl yararlı olabilirim diye bir şeycik düşünmüşler mi?
Koskoca ömürlerinde akıllarına yağmalamak dışında, bir kerecik olsun başka bir şey gelmiş mi?
Bu kadar bencillik, sırtlarında hiç ağırlık yapmamış mı?
Ama mesele bu da değil ki.
Bunların cevaplarını bizler zaten biliyoruz aslında. Asıl mesele, bu soruları, kendilerine hiç sormayanların, kendilerine bu soruları sormalarını sağlamak. Bir kerecik olsun üzerinde düşünmelerini sağlamak. Kendi kendileriyle hesaplaşmalarını…
Bunları sağlamaktan umut edilen ise şu: Belki o zaman dururlar. Kendilerine sorarlarsa yani. “Ne yapıyorum ben?” diyebilirlerse kendilerine…
Aksi halde sinekten yağ çıkarmaya çalışan bu canlı türü, zaten felç olmuş yerlerdeki hayatları daha da dayanılmaz kılacak.
Bu yağmacılara, “Yağmalamayın, aksini yapın. Bir kerecik de olsa, zor durumdaki insanlara yardım paketleri hazırlamayı deneyin.” diyecek birileri aranıyor.
Bir de kendi has yağmacılarımızı görmezden gelmeyecek ve yağmanın tümünü Suriyelilere mal etmeyecek, vur emri verin diye bağırmayacak şuura sahip erdemli birileri aranıyor...
Var olduğunu biliyor ve sesimiz olmalarını bekliyoruz.
Azize 2 Yıl Önce
Umarım vardır birileri .
Alev Subaşı 2 Yıl Önce
El , ayak buz kesmiş . Yürek cehennem Ahmet Arif Yüreklerimizi cehhennem yerine çevirenlere elbette çok sözümüz var . Hele şu yürek sızımız bir izin versin. Kalemine Sağlık Aysel Hanım