“Silah bende, met bende
Ellerine silah verip
üstünüze salacağım
başıboş keşler bende.
Korkun ve teslim olun!
Evi barkı bana bırakıp acele kaybolun!
Şuursuz olur biliyorsun hepsi,
metlenince…
Önlerinde duramazsın,
kafaları demlenince.
Suriye gibi, Bosna gibi,
Afganistan, Ukrayna gibi
Gibi gibi gibi…
Dünya seyrederken biçeceğim seni!”
diyor adam,
arsız, pişkin, utanmaz, dolaşık diliyle
kokain çeke çeke üstüme geliyor.
(Götün açıkta mı kaldı acaba?
Bu nasıl bir kâbus?
Sars, salla, dürt, uyanmıyorsun da
Uyansana be kaygısız!)
“Özür dileyerek söylüyorum çiçeğe böceğe.” diyor,
Dörtyol’daki tütüncü, kâbusun içine girerek.
“Hazırlıksız yakalanmayın.
Ya kaçın sahiden ya da vaziyet alın!
Siper kazın!
Sığınak yapın!
Bıçak bileyin!
Söylemeye dilimin varmadığı şeyler alın, edinin!
Yurdunuzu yuvanızı savunmaya davranın!”
O sıra kâbusa kırk liralık hıyar giriyor,
Yanında bir diş sarımsakla.
“Şurada yirmi beşe yoğurt buldum.” diyor.
“Biraz al da bizi cacık yapsana, iftara!”
Tam, “Oluur.” diyeceğim,
Uzaklardan İnce Memed sesleniyor:
“Uyansana, uyansana!
Şu kâbustan uyansana!”
16.04.2022