İzmir’in kültürel zenginliği içerisinde Yahudi mirasının korunmasına yönelik olarak İzmir Musevi Cemaati Vakfı tarafından hazırlanan İzmir Jewish Heritage projesi kapsamında, Avrupa Birliği’nin desteğiyle hayata geçirilen Despertar İzmir Kültürlerarası Festivali 20 Mart'ta başladı. 28 Mart'a dek sürecek olan; herkesin katılımına açık ve ücretsiz bu festivalde konserler, sergiler, mutfak kültürleri buluşması, dini mekanlar turu, panel ve söyleşilerle İzmir'in geçmişten bugüne çokkültürlü yapısı vurgulanıyor.
İzmir ve çevresinde Yahudi kültürünün bir dönem en görünür olduğu merkezlerden biri de Bergama. İyon, Helen,Roma,Bizans, Osmanlı geçmişiyle Bergama zaten bir medeniyetler geçidi. "Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı" olarak UNESCO Dünya Mirası'na giren 999. merkez olan Bergama'nın kültür katmanlarından birini de Yahudi toplumu oluşturuyor. Tarih doktoru, araştırmacı Dr. Siren Bora'nın Roma belgelerinden aktardığına göre, varlığı 2.200 yıl öncesine uzanan Bergama Yahudi toplumundan bugün geriye sadece birkaç kültürel miras varlığı yapı ve mezar taşları kalmış.
Osmanlı yönetiminde uzun yıllar Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ve diğer yabancı gruplardan oluşan çok kültürlü bir nüfusu barındıran Bergama'da kalenin eteklerinde Rumlar, Bergama Çayı ‘nın sağ ve sol kıyıları boyunca Yahudiler ve Ermeniler, Bakırçay Ovasına doğru düzlük alanlarda ise Türkler yaşarmış eski zamanlarda.1891 yılına ait Aydın Vilayet Salnamesi’ne göre Bergama’da ''53.823 Müslüman, 10.250 Rum, 809 Ermeni, 258 Bulgar, 495 Yahudi ve 76 Ecnebi'' olmak üzere toplam 65.711 kişi yaşamaktaymış.
1900'lerin başında ise, Bergama'daki Musevi Mektebi'nde kayıtlı 97 öğrenci ve beş öğretmen bulunuyor. 1927 sayımında Yahudi nüfusu 173 kişiye düşerken 1940 sayımında 20 aile, 1960 sayımında ise kentte pazarcılık yapan altı Yahudi aile kalıyor.
Yahudi kültür mirasının en önemli yapılarından biri ise Bergama'daki Yabets Sinagogu. 1862’de inşa edilen sinagog bugünkü Kınık Garajı'nın karşısında yer alıyor. 2010 yılında, Mehmet Gönenç'in Bergama belediye başkanı olduğu dönemde restore edilen yapı, 2014'te kapılarını yeniden ziyaretçilere açmış. Yabets Sinagogu'nun yanı sıra,artık izlerine rastlanmayan Eski Bergama Sinagogu ile onun bahçesinde faaliyet göstermiş olan Alliance Israelite Universelle Okulu’nun büyük kapısının kalıntıları, bir çeşmeye ait İbranice-Osmanlıca yazıt ve Yahudilere ait mezar taşlarını görmek mümkün. Sanayi sitesinin yakınlarında yer alan Yahudi mezarlığından günümüze gelebilen mezar taşlarına dairSiren Bora'nın kapsamlı bir araştırması mevcut.
Bergama'dan İsrail'e göç yollarında bir aile
Bazı gazete arşivlerinde ise hiç kimsenin artık hatırlamadığı bir ailenin hikayesi karşımıza çıkıyor. Sarano ailesinin Bergama'da başlayan; göç yollarında süren ve İsrail'de son bulan hikayesi bu.
Foto: Sarano Ailesi
1874 Bergama doğumlu Moşe Sarano, eşi Allegra ve oğlu Alfredo'nun Bergama'da başlayıp Aydın-İtalya-Rodos-İtalya hattından İsrail'e uzanan göç öyküsü filmlere konu olacak cinsten.
Sefarad Yahudileri olan Bay Moşe ve Allegra'nın Bergama'ya nasıl yerleştiği, neden Aydın'a gittikleri, ne işle uğraştıkları gibi detayları ne yazık ki yazılı kaynaklarda bulamadık. Bulduğumuz ilk dikkat çekici bilgi, oğulları Alfredo'nun, İkinci Dünya Savaşı'nda İtalya'da Holokost'tan kaçan pek çok Yahudi'nin hayatını kurtardığı. Bir diğer önemli detay ise, Bergamalı Moşe Sarano'nun çağdaş Ladino dili ve edebiyatının dünyaca ünlü isimlerinden, yazar Matilda Koen Sarano'nun dedesi olması...
Foto: Matilda
Moşe Sarano, eşi ve Alfredo ile oğluyla 1911'de Trablusgarp Savaşı nedeniyle o sırada yerleşmiş oldukları Aydın'dan İtalya-Napoli'ye göçmen olarak gidiyor. Sonraki yıl Rodos'a yerleşiyorlar. Alfredo, 1926'da İtalya'ya dönerek üniversiteye başlıyor. 1931'de ise genç bir mezun olarak artık Milano'da Yahudi toplumunun önde gelen liderlerinden biri. İzmir doğumlu eşi Diana ile 1939'da Milano'da evleniyorlar ve çocukları Matilda 1939'da dünyaya geliyor.
Milanolu Yahudilerin kahramanı
Bu arada 1 Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle 2. Dünya Savaşı başlıyor. İngiltere ve Fransa bu işgale Almanya'ya savaş ilan ederek karşılık veriyor. Alman Kuvvetleri 1940 baharında Batı Avrupa'yı işgal ediyor. Sarano ailesi, Almanlardan kaçıyor ve İtalya'nın dağlarında saklanıyor.
1938'de Mussolini, Nazilerden kaçarak İtalya'ya göçmen olarak gelen Yahudi toplulukları için özel bir kanun çıkarıyor. Bu kanun kapsamında İtalya'da ikamet eden tüm Yahudilerin sayımını yapmak üzere Demografi ve Irk Genel Müdürlüğü kuruluyor. Aynı dönemde Alfredo hem Yahudi toplumunu fişlenmekten korumaya hem de Mussolini hükümetine açık vermemeye çalışıyor. Alfredo, Milano Yahudi cemaatinin listelerini saklayarak binlerce hayat kurtarıyor.
1944 yılında Alman işgali başlayınca aile bu kez İtalya'nın dağlık bölgelerinde, manastırlarda saklanarak hayatta kalmaya çalışıyor. Bombardımanın başladığı gece bir manastıra sığınıyor ve manastırın gizli tünellerinde saklanıyorlar. Manastırın koruyucusu Peder Sante Raffaelli de, çevrede gizlenen Yahudilerin ve diğer kaçaklara kol kanat geriyor.
Bölgeye 150 paraşütçüden oluşan birliğiyle giren Alman komutan Erich Eder, Sarano ailesinin Yahudi olduğunu fark ediyor ama beklendiği gibi, onları tutuklayıp sınır dışı etmiyor. Alfredo, tünelde geçirdikleri günleri, yıllar sonra kitap olarak yayınlanacak günlüğünde şöyle anlatmış: "Tünelin içinde saatler korku içinde geçerken, savaş devam ediyor ve 26 Ağustos Cumartesi günü tüm gün boyunca top ateşi devam ediyor. O akşam hepimiz son saatimizin geldiğini düşünerek sıcak gözyaşları döktük. Saatler süren mutlak sessizlikten sonra bazı Kanadalı askerler geldi. 27 Ağustos sabahı ışığı görüyorduk ve artık güvendeydik."
1945'te savaş sona erince Sarano ailesi Milano'ya dönüyor. Alfredo, Yahudi Cemaati için artık bir kahraman. Ama ailenin göç yolculuğu devam ediyor. 1969'da İsrail'de yeni bir hayat kuruyorlar. Ve yıllar sonra, Alfredo'nun savaş günlüğü yayınlanınca dünya basınında büyük ilgiye mazhar oluyor. Sarano ailesinin çocukları 2016 yılında İtalya'da düzenlenen bir törende SS komutanı Erich Eder'in çocuklarıyla buluşarak artık hayatta olmayan aile büyüklerini birlikte anıyorlar.
Ömrünü Ladino dili ve kültürüne adamış bir yazar
Bergamalı Moşe Sarano'nun, bugün 83 yaşında ve hayatta olan torunu Matilda ise üç çocuğu, sekiz torunu ile,Holokost'tan sağ çıkmış bir ailenin bir mensubu olarak ömrünü Sefarad Yahudilerinin kadim dili olan Ladino'ya vakfetmiş.
Foto: Moşe ve Ailesi
1492'de Katolik Krallar tarafından İspanya'dan kovulan Yahudilerin dili olan Ladino, göç yoluyla Balkan coğrafyası ve Anadolu'daki Yahudi topluluklarınca konuşulmaya devam ediyor. Selanik, İstanbul ve İzmir gibi kentler Ladino dilinin en önemli merkezleri oluyor. Matilda Koen Sarano'nun Ladino dilinde yayımlanmış 40'ın üstünde kitabı var. Halk hikayeleri, söylenceler gibi folklorik temalara sahip bu eserlere Türkiye'de Gözlem Kitap'tan ulaşmak mümkün.
Acaba kökü bu topraklarda olup dünyanın farklı yerlerine dağılmış, keşfedilmeyi ve anlatılmayı bekleyen kimbilir daha kaç hikaye var?
-------
Kaynaklar:
https://www.salom.com.tr/haber-107897-yok_olan_bati_anadolu_yahudi_topluluklarindan_biri_bergama_yahudIlerI.html
https://www.salom.com.tr/haber-107965-yok_olan_bati_anadolu_yahudi_topluluklarindan_biri_bergama_yahudileri_2.html
https://www.salom.com.tr/arsiv/haber-107748-bergama_yahudi_mezarligindan_geriye_neler_kaldi.html
https://www.lastampa.it/vatican-insider/en/2018/01/26/news/alfredo-s-secret-diary-and-father-sante-s-convent-1.33972255