Mart 2020'nin İkinci Yarısı Bireysel Kültür Sanat Etkinlikleri
Merhabalar! Bu günlerde artık önemli bir olaydan söz ederken Corona Virüsü dolayısıyla diye başlayan tümcelerle karşılaşıyoruz. Biliyorsunuz artık kültür sanat etkinlikleri ilerdeki aylara ertelendi ya da tamamen kaldırıldı. Ama dışarda. Ya içerde! Evet, kendimiz bir şeyler yapabiliriz, öyle değil mi? Ben de bundan sonra okuduğum kitapları, dergilerin tanıtımını yapabilir, yazdığım şiirleri sizlerle paylaşabilir, yaptığım bestelerin sözlerini sunabilir, CD ya da youtube’den dinlediğim çeşitli türdeki müziklerin yorumunu yapabilirim. Neden olmasın? İşte başladım bile:
Evet, önce yakın geçmişte okuduğum bir kitaptan söz edeceğim. Adı, Damdan Düşen Psikolog”. Canan Dilâ’nın ünlü, değerli psikolog, iletişimci Doğan Cüceloğlu ile yaptığı söyleşiyi kaleme aldığı bir kitap. 542 sayfa. Kalınlığı sakın korkutmasın sizi, öylesine akıcı ki! Bir serüven kitabı heyecanıyla çabucak okunuyor. Aynı zamanda psikoloğun nelerin farkına vardığının öyküsü, daha doğrusu nehir romanı… Evet, Doğan Bey öyle çok damdan düşmüş ki, inanamazsınız. Kahkahalar ve gözyaşlarıyla süren söyleşiler… Çeşitli fotoğraflarla da beslenmiş bir kitap… Neler var neler… Örneğin; kendi babasının-kıtlık ve savaş zamanı olmasına karşın- her çocuğu için ayrı bir defter tutması, kendisi için de 11. çocuğu olarak defterine yapıştırdığı kırmızı etikete “11 Doğan Cüceloğlu” yazması, bunun değerini üç çocuk sahibi olup baba olmanın zorluklarını yaşadıktan sonra anlaması ve ancak 8. kitabını babasına adayabilmesi… Büyükbabalarından bir tanesinin akıllı ve kısa boylu olması üzerine medrese hocasının verdiği “Cüce Ali” hitabının, zamanla Cücelioğlu lakabına sonra da soyadı kanunu ile Cüceloğlu’na dönüşmesi ve bu soyadının ülkemizde tek olması… Çocuk aklıyla vardığı iki sonucun-kadınlara güvenilmez ve beni kimse sevmiyor-hayatı boyunca belirleyici olduğunun, terapi gruplarına gittiğinde ortaya çıkması… Aklına “Allah’ı kim yarattı?” sorusunun takılması karşısında duyduğu dehşet ve bunun sonucunda bir insanın gelişmesi için çok önemli olan soru sormanın baltalanması(hüzünlendiren duygu) ve ülkemizde birçok ailede inançlarla ilgili soru sormanın yasaklanması(kızgınlık, öfke duygusu) ve bugün Allah’a yapılabilecek en büyük küfürün, insanın olabileceği insan olmasını engellemek olduğu sonucuna varması ve Kuran’ı analitik düşünce tarzıyla inceleme kararı alması… Eğitimsiz bir iğneci yüzünden hissizleşen sol bacağının, annesinin kocakarı ilacı ve sevgisiyle aylarca ve sabırla uyguladığı fizik tedavi sayesinde yeniden hassasiyet kazanması… Yazdığı kitabının zamanla kendi denetimi altında olmadığını fark etmesi, ezber gücünün çok zayıf olması, ama seminerlerinde ağırlıklı izlenim bırakmış insanların adlarını ezberlemekte zorlanmaması, tavırlarının hep doğaçlama olması… Yer sofraları, çatalsız, ayakkabısız, çorapsız, elektriksiz gibi yoksunluklarla geçen çocukluk zamanları (sürecek…)
Murathan Mungan sadece şairliği, yazarlığı ile değil aynı zamanda şarkı sözü yazarlığıyla da bilinir. Murathan Mungan “2020 Model” adlı çift CD albümüyle biz müzikseverleri ve amatör müzisyenleri de çok sevindirdi. Pop müziğinin düşüşler yaşadığı, muhalif söz ve ritim zenginliğiyle Rap’in, alternatif müzik’in çıkışlarıyla nefes almaya çalıştığımız günümüzde bu albüm bizi epeyce heyecanlandırdı. 26 parçanın yer aldığı bu albüme, youtube’dan da ulaşma olanağı var. Sözler daha çok İstanbul kentinin insanlarına hitap ediyor. Kehribar sarı ve gri pembe adları verilmiş CD’lere. Bazı parçalar eskiden bestelenip sunulmuş, bazıları popülerite kazanmış, bazıları kazanamamış şarkılardan oluşuyor. Hemen göze çarpan, Attilâ Özdemiroğlu’nun besteleyip Sezen Aksu’nun seslendirdiği “Eskidendi, Çok Eskiden” şarkısı, bu kez Cem Adrian tarafından yorumlanmış. Bazı parçalar ise bu albüm için özel olarak bestelenmiş yeni şarkılar. Bunlardan bazıları şöyle: Nazan Öncel tarafından bestelenip yorumlanan “Bir Bilebilsem Ah, Bir Bilebilsem” (…Bir bilsem ah, bir bilebilsem/Reddin ne kadar, inkârın ne kadar/Geçiyor yıllar, sönüyor zaman/Hiçbir şey kalmıyor bak o büyük aşktan…), Sunay Özgür tarafından bestelenip Teoman tarafından seslendirilen “Yaz Yanığı” (…Biliyorum, anladım/Aşk yanımdan geçip gitmiş/Kıyıda ters dönmüş tekne/Denize vuran gece feneri/Dalyana demirlemiş/Yaz imgeleri…) ki benim de sık dinleyip ezberlemeye çalışarak söylemeyi çok sevdiğim bir parça, yine Sunay Özgür’ün besteleyip Şebnem Ferah’ın yorumladığı “Aşktan Nasıl Gidilir”(…Yıllar öğretemedi bana/Aşktan nasıl gidilir?/Yanan bendim ama/Alev aldı bu şehir) ki benim de çok sevip ezberleyerek özel bir toplantıda ve yakın arkadaşlarıma söyleme olanağı bulduğum bir parça… Bu yeni albümü gençler kadar orta yaşlıların da seveceğinden eminim… Sözlere dikkat!. İyi dinlemeler…
Son şiirlerimden biri de “Tükenmeden Dönüş” adını taşıyor. İşte sözleri: Yaşlı büyüdüm/Yapamadım kendime şımarıklık/Emek yoğun yaşadım, bulamadım eşitlik/Göremedim saygı, hele sevgi hiç/Ağıt sesli gecelerim, gerginlik olağan/Çaresiz, umutsuz geleceksizliğim/Sevilmeye başladı servi ağaçları/…/Sözü tetikleyen anti sözler/Sakinliği delip geçer/Yaralar geniş olsa da bir kalbi/Gündüzlerin karamsarlığı bastırır/Tedirginlik yükselse de kıyıda//İyileştirir denizin maviliği/Meditasyon kıvamında/Yanık kokuları azalıp gider/Dumanlı dumansız…