6 Mart’tan buyana İzmir Büyükşehir Belediyesi “500. Ölüm Yıl Dönümü’nde Leonardo da Vinci’ye Saygı” Sergisi düzenliyor. Yer Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki girişteki galeriler. Başta Bedri Baykam, Devrim Erbil, Yalçın Gökçebağ gibi gözde ressamlarımız olmak üzere Sunay Akın’dan Ahmet Telli’ye, İlber Ortaylı’ya sergiye katkıları olmuş değerli aydınlarımız var. Vinci’nin dünyaya bakışı, yolculuk konulu felsefi yaklaşımlı açıklamalar dev resimlerle yorumlanmış.
6 Mart 2020 günü İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın haftalık olağan konseri vardı. Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleşen konserin solisti aynı zamanda devlet sanatçısı olan değerli piyanistimiz Gülsin Onay. Sanatçı uluslararası alanda istisnai bir Chopin icracısı kabul ediliyor. Kendisi, Chopin yorumları nedeniyle Polonya Devlet Nişanı sahibidir. Aynı zamanda Gümüşlük Klasik Müzik festivalinin sanat danışmanlığı yapıyor. Öte yandan hocası Saygun’un da dünya çapında en güçlü yorumcusudur. Hubert Stuppner 2. Piyano Konçertosunu, Bujor Hoinic Piyano Konçertosunu, Jean-Louis Petit Gemmes ve Muhittin Dürrüoğlu-Demiriz Bosphorus adlı piyano eserlerini sanatçıya ithaf etmişler. Ünlü virtüöz Marc-Andre Hamelin sanatçımız için ise Prelüde ve Denis Dufour ise Avalanche’ı bestelemişler. Gülsin Onay 2003yılında UNICEF Türkiye Milli Komitesi’nin “İyi Niyet Elçisi” seçilmiştir. Kendisi çok sayıda ödül sahibidir. Sanatçımız Mozart’ın Re majör 20. Piyano Konçertosu’nu icra ederken bizi büyüledi. İki bis parçasıyla dinleyicilere teşekkür etti. Allegro-Romance-Rondo bölümlerinden oluşan bu yapıt, Mozart’ın uzun süre en çok tanınan ve en çok seslendirilen bestesidir. Orkestrayı yöneten şef Alexander Rahbari, ülkesi İran’ın kültürel gelişmesinde büyük katkılarda bulundu. 1977’de Avrupa’ya döndü ve Karajan’ın dikkatini çekti. Dvorak Madalyası, Fuga Trophy gibi ödüller kazanmıştır. Kendi bestesi “Nohe Khan”, İran Balesi’nin repertuvarında yer almıştır. Konserde yönettiği ilk parça Mozart’ın Yaylı Çalgılar Orkestrası için Divertimento’dur. Daha çok on sekizinci yüzyılda gözde olan bir hafif müzik süitidir. Re majör tonundaki yapıt allegro-andante-presto bölümlerinden oluşmuştur. Özellikle ilk bölüm, kemanlar için bir virtüöz parçasıdır. İkinci yarıda şef Shostakovich’nin Mi minör 10. Senfonisi’ni yönetti. Çok yoğun, ikinci dünya savaşı atmosferinde, özellikle Stalin döneminin de vurgulandığı yoğun, sert, dinamik bir yapıttı. Senfoni Moderato-Allegro-Allegretto-Andante-Allegro bölümlerinden oluşuyor.
****
10 Mart günü Narlıdere Belediyesi kitle örgütleriyle birlikte, 8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü’nü dolayısıyla bir etkinlik gerçekleştirdi. Konuşmalar iki şiirle desteklendi. Daha sonra “Çatlak” adlı tek perdelik oyun sergilendi. Tiyatro Sardunya’nın oyunu, yazar Ayten Kaya Görgün’ün “Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda” adlı romanından uyarlanmış. Duygu Şahlar tek kişilik oyunla harikalar yarattı. Kadınların hikâyeleri, kadınların gözünden görmeye, kadınların dilinden anlatılmaya çalışılmış. Kadınlar sardunya çiçeğine benzetilmiş. Çünkü sardunya yağ tenekelerinde, yoğurt kaplarında, gecekondu camlarında, her tür balkonda büyüyen dirayetli bir çiçek. Tiyatro Sardunya broşüründe; kadınların ortaklaşan ama her biri biricik ve kendini yıkıldığı yerden yeşertmesiyle, yaralarından sızan ışıkla filizlenmesiyle dolu hikâyelerini, “el âlem ne der” demeden, kırılan kolu yen içinde bırakmaya izin vermeden sahneye taşıdıklarını belirtiyor. Oyuncuyu ayakta ve coşkuyla dakikalarca alkışladık. Oyunda hepimiz, tüm kadınlar vardı. Yüreğine, sesine sağlık diyoruz. Umarız kendisini başka bir oyunda da izleme olanağı buluruz.
Suriye’de bizim askerlerimizin de savaştığı bir dönemden geçiyoruz. Bir gün yemek yerken masa komşum Suriye’de savaş olduğunu ve bir askerimizin daha şehit olduğunu söyledi. Heyecanlanarak- güzelim “yurtta barış, dünyada barış” ilkemiz varken başkasının topraklarında ne işimiz var, diyerek sınırlarımızı korumamızın yeterli olabileceğini- söylemek zorunda kaldım. Beyefendi bir süre düşündükten sonra; “Savaş, hayatın tuzu biberi” demez mi? Şok geçirdiğimi ve kendimi âdeta kaybederek; madem öyle sen de git savaş, öl!” dediğimi anımsıyorum. Yemeği nasıl yediğimi anımsamıyorum. Allak bullak olmuştum. Odama dönerken koridorda aklımdan ve sesimden sözler, sesler dökülmeye başladı. Minik bir beste yaptım sonunda. İşte sözleri: Eksik insan! Eksik İnsan! / Yorulmadın mı savaşmaktan! / Cahil yobaz, zalim faşist, katil terörist / Savaş, hayatın tuzu biberidir, diyen var / Hiç sevenin olmadı mı, annesiz! / Hiç saygı görmedin mi, babasız! / Yalnız, dostsuz, çaresiz! / Bir hiç!.. Bir hiç!.. Bir hiç!.. / Eksik insan! Eksik insan! / Tükenmedin mi savaşmaktan! / Son ver!.. Son ver!.. Son ver!.. / SON VER!
YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ ( GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )