15 Ocak günü Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde, Bağımsız Türkiye Sineması İzmir Buluşmaları’dan biri daha gerçekleşti.
Gösterilen filmin adı, Kronoloji. Yönetmen Ali Aydın. Bir gerilim filmi. Bir tipleme değil karakter filmi. Yönetmenin ikinci uzun metrajlı filmi. Yurtdışında festivalleri dolaşıyor. Filmde genç evli bir çift görüyoruz. Çocukları olmuyor. Görünüşe göre modern bir aile. Genç kadın Nihal’in fakülteden tanıdığı, dert ortağı ama majör depresyonda bir erkek arkadaşı var. Genç koca Hakan, bir rastlantı sonucu bu gizli erkeği fark ediyor. Kovalamacalarla artan gerilim doğuyor. Ve şiddet. Sonunda tokat atılıp yere düşen Nihal, kafası yere çarptığı için ölüyor. Hakan polisi aramayıp büyük bir soğukkanlılıkla Nihal’i parçalara ayırarak toprağa gömüyor. Filmin sonunda eşinin, kendisi kusurlu olduğu için hamile kalamadığını söylese de aslında yalan olduğunu ve hamile olduğunu öğreniyoruz. Film Hakan’ın “kimden?” sorusuyla bitiyor. Filmin sonunda yönetmenle sohbet olanağı buluyoruz. Kendisi gerilimin derdinde olduğunu, bir cani toplum olduğumuzu ve ülkemizde trajedinin komik olandan önde olduğunu belirtiyor. Ayrıca Türk erkeğinin birinci aşamada masum, ikinci aşamada caniye dönüşebildiğini vurguluyor.
****
16 Ocak günü Narlıdere Belediyesi Tiyatrosu, Belediye Atatürk Kültür Merkezi’nde “Zilli Zarife’yi sergiledi.
Oyun Haldun Taner’e ait. Bir yanda fahişeler bir yanda yoz sosyete. Bir yanda sevgiye, saygıya aç, yalnız ve çaresiz kızlar bir yanda gözü aç varsıl hesaplı aileler. Zilli Zarife’den çocuk sahibi Çemşit’in intihar ettiği haberini alırız. Miras kavgası başlar. Sosyetik kişiler teker teker Zilli Zarife’nin işyerine dadanır. Aynı zamanda namus üzerinden kadınlara uygulanan şiddet vurgulanır. Namuslu görülelim diye namussuzluğu ele aldık, diye eleştiriler yapılır. Doktor rolündeki bey aynı zamanda anlatıcıdır. Oyunun sonunda intihar haberinin yalan olduğu öğrenilir. Zilli Zarife ve Çemşit aşkı üstün gelir, ortak çocuklarıyla birlikte yeni bir yaşama başlarlar. Oyun bir müzikal olup modern meddah türüne bir örnektir. Amatör oyuncular profesyonellere taş çıkartacak kadar başarılıydı. Kostümlerin güzelliğine ise diyecek yoktur.
****
17 Ocak günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde senfonik konser vardı. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nı şef Orhun Orhon yönetti.
Sn. Orhon birçok Türk bestecinin eserinin ilk kayıtlarını ve dünya prömiyerlerini yaptı. Çok sayıda ödül sahibi şef Almanya’da usta şef Kurt Mansur ile çalışma olanağı buldu. Konserde solist yoktu. Haydn’ın Do majör 63. Senfonisi ile Mi Bemol Majör 103. Senfonisi seslendirildi. Haydn klasik dönemin usta bestecisi olup Mozart ve Beethoven’i etkilemiştir. Prenslerin desteklediği besteci olarak 25 opera, 107 senfoni ve 83 yaylı çalgılar kuarteti bestelemiştir. Müzik tarihinde senfoninin babası olarak tanımlanır. Her iki senfoni de oldukça kolay izlenip algılanabilen türdendi. Konser için bastırılan program da ayrıntılara meraklı dinleyicilere gerekli açıklamaları yapmıştır.
****
Aynı yerdeki resim galerilerinde ise Hasan Rastgeldi’nin 50. Sanat yılı kutlanıyordu. Ressam Urfa ve Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümü çıkışlı. Sanatçı yazma ya da tuval üzerinde akrilik, yağlıboya ve karışık tekniği yeğlemiş. Bir Anadolu Bin Anadolu Serisi, Göbeklitepe Serisi, Anadolu Höyükleri Serisi başlıca serilerdendi. Fazıl Say’ı Vurmak adlı resminden, gazeteci Bekir Coşkun’un köşe yazılarından esinlendiği resimlerinden, günceli de yakalayan duyarlı bir ressam olduğu görülüyordu . Ressam, resimlerinin geçmişine ve kültürel kaynaklara uzanan kökleri olduğunu belirtmiştir.
****
13 Ocak’ta Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezindeydik. Belediyenin Şiir Atelyesi Nazım Hikmet’i 118. doğum gününde andı. Şair’in Taranta Babu’ya Mektuplar adlı uzun şiiri yorumlandı. Başrolde ressam Cevdet Yüceer olmak üzere atelye öğrencileri etkinliği yürüttü. Şiirlerden önce atelyenin yürütücüsü şair, eleştirmen, emekli edebiyat öğretmeni Veysel Çolak şiir üzerine genel bir değerlendirme yaptı. Yabancı sözcükleri tek tek açıkladı. Mektup 12 tane olup İtalya’nın Mussolini dönemi Habeşiştan’ı işgal zamanı yazılmıştır. Resim öğrenimi görmek için İtalya’ya giden Habeşistanlı gencin eşi Taranta Babu için yazdığı bu mektuplar hiçbir zaman yerine ulaşmamıştır. Şiir sunumunun sonunda sergilenen afrika dansı da etkinliğe renk kattı.
****
19 Ocak’ta Türkiye Polifonik Korolar Derneği İzmir Şubesi’nın Yeni Yıl Konser’i vardı. Konser Işılay Güzel Sanatlar Lisesi Konser Salonu’nda gerçekleşti. Önce özel “A Capella Gramofon” korosu çıktı. Türkçe ve İngilizce şarkılardan oluşan bir programa sahiptiler. Derneğin Çocuk Korosu ise büyük sempati topladı. 8 şarkı seslendirdiler. Son dördü besteci Aysun Timurcan’a aitti. Gitarla eşlik eden sn..Timurcan her parça başında yaptığı kısa açıklamalarla dikkat çekti. Dernek korosu Smyrnacapella Çok Sesli Korosu ise Türk, Yunan, Amerika yerlilerine ait parçalarla büyük beğeni topladı. “Sing Allelula Clap Your Hands” adlı parçanın sonuna doğru sadece alkışlarla sunduğu bölüm de çok beğenildi. Son parça “come sweet death” ise kırmızı ışık altında ölüme çağrı şarkısı olarak da çok ilgi çekti. Çok sesli koro müziğinin daha geniş kitlelere yayılması dileğiyle…
****
21 Ocak günü Güzelyalı Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Uğur Çakı’nın yontuları sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Bir ay gösterimde olacak serginin adı “Zamansız”. Sanatçı İzmir doğumlu olup 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seramik bölümü mezunu. Kendisi bir çok ödül sahibi olup ürünlerini yurtdışında da sergilemiş. Pop art resimler, kanatlı objeler, kırmızı ruju akan dudak, boya içinde bir çift postal, iki füze yanında nü yontu dikkat çeken ürünlerden. İzleyelim, pişman olmazsınız.