Bir tırpan vardı ya hani üstümüzde savrulup duran, işte o tırpan zıvanadan çıktı. Pek yakında parçalanıp dağılacak. Bu son dönüşleri… Sona yaklaştıkça hızlanıyor da hızlanıyor.
Başını eğip kurtulabiliyordun bugüne kadar belki ama artık bu mümkün değil. Dönüş hızı saniyelere çıktı, yani başın her an eğik olursa hayatta kalabilirsin ancak. Ama unutmamak gerek ki hep de eğik yaşanmaz. Arada sırada bile olsa ayağa kalkmak gerek. Her şey de çömelik yapılmıyor değil mi?
Örneğin yoklama sırasında ayağa kalkmak gerek. Diyelim ki adın okundu. Pıstığın yerden “Ben buradayım.” diye bağırsan sesini duyuramazsın. Tırpanın uğultusu içinde sesin kaybolup gider ve yok yazılırsın. O yüzden ayağa kalkıp kendini göstermen gerekir. Biçilme korkusuyla yok yazılmaya razıysan o başka. O zaman pıstığın yerde pısmaya devam edersin. Ancak kurtarabileceğin sadece kendi canın olur. Sadece ve sadece kendi canın… O da nereye kadar bilinmez. Tırpan bu, yarın yerden yerden biçmeye de başlayabilir. Hep havada salınacak değil a.
Tırpan üstüne geldiğinde fare gibi deliğe girip saklananlardan, pısanlardan artık bir şey beklememek gerektiğini anlıyor insanlar yavaş yavaş. Hep birilerinden bir şeyler bekleyerek yaşamanın yaşamak olmadığı bilinen bir gerçek zaten.
Biçilmeyi göze almadıkça tırpanı durdurmak mümkün değil. Durdurabilenler tırpandan kaçanlar değil tırpanı sert taşa çarptırıp körleştirenler, tırpanın önüne engel koyanlar, tırpanın motorunu bozanlar, tırpanın sapını tutup durduranlar olacak.
Tırpan biçe biçe geldi bu noktaya. Yavaş yavaş. Azar azar biçe biçe.
Her biçtiğine sırtını döndün. “O bizden değil.” dedin. Hatta belki sevindin bile o sizden olmayanın biçilmesine.
Yangın çıktığında bile kendi çöplüğünde eşinip karnını doyurmaya davrandın, eşeleyip eşeleyip ekin arandın. Olmayan bir yere varmak için, “Kazasız belasız şuraya bir varalım.” dedin.
Sana edilecek söze yazıktır artık. İsraftır.
Biçil git sen de tarihin çöplüğüne tırpanla birlikte halkını biçe biçe, her biçilişe sırtını döne döne.
Hepinizi bahar temizlesin.
Gölge etme çekil git.
Yeni tarihi yeni kalemler yazsın.
***
Tırpana da sözümüz şöyle olsun:
“Ey tırpan
Güçlüsün, keskinsin
Yedin semirdin çünkü
Ekini, tarlayı tapanı
Havada kuşu, dağda çobanı
Fabrikayı, limanı
Biçersin çiçekleri, kuşları, ağaçları, dalları
Kadınları, çocukları,
İnsanları, insanları…
Biçersin biçmesine de…
Biçemezsin baharı, baharları…
Sen de gideceksin sonunda bir hurdacıya,
Kendini yerden yere vura vura,
Çırpına, yırtına, paramparça,
Tarihin çöplüğüne ram olmaya.”
***
Her kara buluta rağmen bugün bahar.
Hangi bulut durdurabilir baharın akışını?
Hangi tırpan kesebilir baharın başını?
Durur mu bahar?
Yeni tarihi yazacak bahar kalemlere merhaba!
Canı gönülden, pilav üstü, şiir üstü merhaba!
Alev Subaşı 4 Yıl Önce
Tırpanın önü sıra ot olmayı bırakıp ( örgütlü olarak ) önünü kesen taş olmayı başarmalıyız !