Masa yuvarlak, köşeleri var.
Herkes masum duruyor, çıkınlar suçlara dar.
Bir kuzu oturmuş sanki kurtlar sofrasına,
Masada öyle kederli bir yalnızlık var.
Çiçek var, bayrak var.
Tuzluk var, bardak var.
Tabaklar parlak, peçeteler beyaz,
İçleri dopdolu dosyalar var.
Güven var mı, biraz var.
Umut var mı, biraz var.
Her şey tamam görünse de
Bu masada çok eksiklik var.
Aradığın yüzlerin yerinde,
Hiç bilmediğin bir çift göz var.
Ekmeleddin makamında bir yanlışlık,
Et suyuyla baklava tarzı bir karışıklık,
İşkence tadında bir zafer var.
Üç kaşıkta iyi niyet, üç çatalda gizli niyet,
Tabaklarda özlenen nezaket var.
Biraz daha büyük olsaydı masa,
Sığdırırdık belki
Çoktan seçmeli bir başka paket.
Ve biraz daha renk, biraz daha zarafet.
Başlangıç için müjde say bu masayı ama
Büyümez de böyle yürürse sonu felaket.
Çünkü çantada keklikler ötüyor, şöyle bir itirazları var:
"İçimde bir isyan, başımda bir esriklik var.
Benim de kendimce köşelerim var.
Kırmızı çizgilerim var.
Köşelerimi, çizgilerimi dikkate al.
Köşeleri olan yuvarlak masa,
Benim köşelerimi de dikkate al."
Alev Subaşı 3 Yıl Önce
Acısını hissetmediğimiz yaraları iyileştiremeyiz. Milletin acılarını iyileştirme iddiasında olanların toplumsal kucaklaşmayı sınırlı tutmaları iddianın inandırılıcığını gölgeler elbette ..Kaleminize Sağlık Aysel Hocam