Sevgili Cumhuriyet,
Senin eserin bir Cumhuriyet kadını olarak her şeyden önce tek bir şeyin çok çok farkındayım… İliklerime kadar farkındayım. O ki kadınlara verdiğin seçme ve seçilme hakkıdır. Kafesli cumbaların ardından çıkıp yaşama katılma hakkıdır. Herifin birinin dördüncü karısı olmaktan kurtulup birey olabilme hakkıdır. Gerçi yine kadınları cumba ardına tıkmak isteyen adamlar ya da o cumba artlarına gönüllü girrmek isteyen kadınlar yok değil ama ben, kendi adıma söyleyeyim, kadınlara verdiğin gücün, kadınlara kattığın değerin farkındayım. Çok çok farkındayım. Ve bunun kıymetini çok iyi biliyorum. Sadece bunun için bile, bazılarının yana yana gözümüze sokmaya çalıştıkları büyüklü küçüklü hatalarını, öyle çok da uzun düşünmeden bağışlarım.
Ne zaman cariye muamelesi gören bir kadın görsem, ne zaman kadınlara mal diyen mallardan birinin zevzekliklerini duysam, ne zaman senin bu yanını görünmez kılarak kendi sesini baskın kılmaya ve seni değersiz, kendini de değerli yapmaya çalışan gayretkeş bir karşı Cumhuriyetçi ile ya da kadına kendini değersiz hissettirmekten öte bir hedefi olmayan, bütün çabasını buna harcayan birisiyle karşılaşsam, “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın.” diyen bir ses yankılanır kulaklarımda.
Ve o zaman, kayalara çarpıla çarpıla kırılmış tüm kemiklerim iyileşir kaynayıp birbirine, dikilirim göğsümü gere gere ve meydan okurum kadını kuluçka makinesi olarak kullanmak isteyen herkese.
Fakat bazen karıştırdığım oluyor. Cumhuriyet mi Atatürk, Atatürk mü Cumhuriyet?
Resmi tarih mi anlatır bize bizi, dünden bugüne rüzgarla gelen sözlü tarih nüveleri mi?
Kim öldürmüştü Sabahattin Ali’yi? Sen mi, seni yok etmek isteyenler mi?
Seni yemek isteyenlerdeki bu iştah niye?
“Kadınlar eve kapatılsın, çocuk doğurup hizmet etsinler!” diyeni ayrı, çok ilerici göründüğü halde, senin bu ülke kadınlarına kattığın ayrıcalıklarla tahtları sarsılmış olan ve buna fena halde bozulan ama çaktırmamaya çalışanı ayrı, seni kusursuz göstermeye uğraşanı ayrı, seni karalamak ve yıkmak isteyeni ayrı, ondan bundan duyduğu üç beş sözcüklü cümlelerle çarşı pazar dolaşıp yere göğe Cumhuriyet nefreti dökenler ayrı; dangalağı, sapkını, ırkçısı, cinsiyetçisi ayrı, “Ben erkek kadın ayrımı yapmam ama yine de her şeyi ben bilirim”cisi ayrı, herkesten önce kendisiyle sorunlu mansplainingcisi hepten ayrı, hepsi sana saldırıyorlar, niye? Kimisi tam hedefe koyarak kimisi yandan dolaşarak hep sana saldırıyorlar, niye?
Bu soruların yanıtları önemli elbette ama bugün, şu yüzüncü yılda, şu coşkunun arasında bekleyebilir diyeceğim şimdi. Yüzyıl bekledi birkaç yıl daha bekleyebilir. Ama bu ve benzeri soruların bir gün mutlaka yanıtlanması gerekecek. Yanıtlandığında herkesin içi rahat edecek çünkü.
Bu yüzyıl içinde nice deprem, nice tufan gördü gözlerin ve ben öyle korktum ki göremeyeceğiz diye yüzüncü doğum gününü senin… ama bravo… ama saygı… çok saygı… ama alkış, çok alkış sana! Ne sağlam atmışsın temellerini ve ne kadar bol katmışsın harcına sevgimizi ki her şeye rağmen gördük, görebildik bugünü. Dile kolay yüzyıl… yüz kocaman yıl Sevgili Cumhuriyet!
Eksik gedik, bugüne geldik. Elimiz yüzümüz ülkece yara bere içinde kalınca, ayağımız suya değince, şımarıklıktan burun büktüğümüz birçok eserinin ne kadar kıymetli olduğunu fark ettik. Burnumuz sürte sürte, yıllar yıllar içinde, eserlerine sahip çıkmayı öğrendik… Çoluk çocuk hepimiz (ya da çoğumuz) bir iyice öğrendik. Okulda nefret ettiğimiz derslere geri dönmek ve söylevlerini tekrar tekrar dinlemek istedik. Bu gün gelince de genç yaşlı sokaklara döküldük. Bir zamanlar sıradan bir şey gibi görüp aldırmadığımız ve belki alay bile ettiğimiz fener alaylarının aslında ne coşkulu, ne birleştirici törenler olduğunu öğrendik. Senin varlığında birleştik.
Rahat olsun için, vermeyiz artık kimseye seni.
Gördü ya gözlerimiz bu günü, o gözler açık gitmez bundan gayri.
Yüzüncü yaşın kutlu olsun Cumhuriyet!
Daha nice yılların olsun! Dünkünden daha iyi, daha güzel, daha ferah bir hayatın olsun! Kimsesizin kimsesi olma hedefin nihayet gerçek olsun!
Kutlu olsun yüzüncü yıldönümün. Yüzüncü doğum günün.