Ajans Bakırçay
2024-06-11 22:10:56

Anmalar konusu

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 11 Haziran 2024, 22:10

İnsanoğlu; yazdığı yazının, yaptığı resmin ya da yemeğin, oynadığı rolün, söylediği türkü ya da şarkının beğenilmesini ister.

Çok da insanca bir duygudur bu!

Hidayet Karakuş, herhangi bir yazımı beğendiğinde çok mutlu oluyorum örneğin.

Zaman zaman bazı köşe yazarlarını telefonla arayıp ben de duygularımı dile getiriyorum. Onlardan biri Erdal Atabek…

"Böylesi güzel yazılar için benim 90’ımı mı aşmam gerekiyor Erdal Beyciğim?" dediğim çok oldu. Onu öyle seviyordum ki bazen Veli Lök’ün bazen de Hakkı Ülkü’nün yanından aradığım oluyordu örneğin… Onun bu iki değerli dostumu sevdiğini biliyordum çünkü.

Gününde ve zamanında bazı önemli günleri anımsatan gazetecileri hep alkışlayasım gelir.

2 Haziran ve 3 Haziran’da Orhan Kemal ile Nazım Hikmet’i anmak benim için farz gibidir örneğin. Ananları, onları unutmayanları da bağrıma basarım.

***

Çok ilginç, dünyanın saygısına/ sevgisine mazhar olmuş, İslamiyet’in kurucusu Hz. Muhammet’in ölüm yıldönümü olan 8 Haziran’ı (632) anımsamak ne dindarların ne de siyasal İslamcıların aklına geldi.

O gün bütün köşe yazarlarını mercek altına aldım.

Sadece Akit gazetesinde Halit Kanak değinmişti bu konuya.

"Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem’in fâni dünyadan, bâki âleme irtihalleri (8 Haziran 632) başlığı altında.

Ancak… Yazıyı anlayabilmeniz için Türkçeden ziyade Arapçayı bilmeniz gerektiği gibi bir düşünceye kapılıyorsunuz ister istemez… Yazar ne kadar da meraklıymış meğerse Arapçaya…

Madem yazıyorsunuz, insan o yüce insanın neden/ hangi hastalıktan öldüğünü, cenazesinin neden 3 gün sonra kaldırıldığını, kendisini amcasının oğlu Ali’nin yıkadığını, neden 17 kişiyle defnedildiğini de okurlarına anlatmaz mı hiç? Bilgi verilmez mi o günle ilgili?

Cenazesinin 3 gün sonra kaldırılması nedenini biz söylemiş olalım.

Sahabenin çoğu o günlerde kimin halife olacağına dair mücadele vermekle meşguldü çünkü.

Bu konu, bugün de aynı şekilde sürüyor. Şeyhlerin yerine geçecek olan halifelerin kendi aralarındaki mücadeleye tanık oluyoruz. Saygı Öztürk’ün Menzil kitabını okursanız görürsünüz bu gerçeği.

8 Haziran’da televizyon programlarında da değinilmedi Hz. Muhammet’e…

Onca tarikat ve cemaat radyo- televizyon ve gazete sahibi olmasına karşın neden yüce peygambere ait bir program düzenlemedi?

Başka bir konu…

3 Haziran, Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü… (1963)

Nazım Hikmet anılacaksa 3 Haziran günü anılmalı.

Dikkat ettim, 4 Haziran’da anıldığı gibi 9 Haziran’da da anan gruplar oldu.

Mutlaka haklı gerekçeleri vardır geç anmalarının, itiraz edesim yok ama bir soruyu dillendiresim geliyor. Şeker (Ramazan) Bayramı ya da Kurban Bayramı’nı iki üç gün gecikmeli olarak kutlayabiliyor musunuz?

Ya da 10 Kasım’daki Ata’mızı Anmayı 12 Kasım’da yapabiliyor musunuz?

Daha nice sorular…

Onlardan biri daha…

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (WHO) dünya çapında her yıl 800 bin kişi intihar ediyor.

İntiharlar da genellikle çoğu düşük ve orta gelir seviyeli ülkelerde yaşanıyor.

Doktorlar ve polisler arasında intihar vakaları artış gösteriyormuş nedense ve intihar olaylarında endişe verici bir artış yaşanıyormuş.

8 Haziran günü Akit yazarı Sefa Saygılı’nın yazısının başlığı ise daha başkaydı: "Zengin ülkelerde intiharlar neden çok?!"

Sırtını Eurosstat ve ve TÜİK verilerine dayayarak 2018 yılında 100 bin kişide intihar etme oranlarını açıklamış: Çoğu ülke yüzde 10 ve 20 üzerinde intihar olaylarına tanık ve Avrupa ortalaması yüzde 10,3 iken Türkiye’de bu oran yüzde 2,6’ymış.

WHO ve Eurosstat ile TÜİK neden çelişiyor bu konuda, bilmemiz gerekmez mi?

İntihar edenlerin oranına gelince…

Her 100 bin kişide Ateistlerde yüzde 65,Budistlerde yüzde 42, Hıristiyanlarda yüzde 29, Hindularda yüzde 21 Müslümanlarda ise bu oran yüzde 0,4 imiş.

Yazara göre en çok imansızlar intihar ediyormuş.

Sefa Bey’in kaynağı TÜİK.

Hani şu enflasyon rakamları konusunda kendisine kimseleri inandıramayan TÜİK!

***

Yazdıklarınız, yaptıklarınız sahici/ inandırıcı olmalı. Tabii ki bilgilendirici de…

İnanmak, inanmamak okura kalmış.

Meraklıysanız, araştırır/ soruşturur ve gerçeğe ulaşırsınız.

Sefa Bey’e göre intihar eden doktorlarla polislerimiz imansız!

Olanak bulsak da intihar eden o kişilerin eşlerine ya da annelerine/ babalarına sorsak keşke bunu.

Yorumlar (3)

Sabahattin Aslan 5 Ay Önce

Maalesef her şeyi İslama imana bağlama durumları var. İntihar bir cinnet halidir. Akıl şalterinin atma hali her toplumda olur

Mehmet Büyükçelik 5 Ay Önce

Teşekkürler sevgili öğretmenim. Çok bilgilendim.

Hüseyin 4 Ay Önce

Teşekkürler Recai öğretmenim.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.