Aretha Franklin, Tina Turner, Shirley Bassey, James Brown, Ray Charles, Jose Feliciano, Engelbert Humperdinck, Tom Jones, Frank Sinatra, Edith Piaf seslerinin rengi aynı değilse de hep dinlediğim şarkıcılar oldu. Adriano Selantano, Peter Gordeno’yu ise ikinci kez dinlemek bile istemedim. Elvis Presley’i çok dinlediysem de diğerleri gibi onu yüreğimin derinliklerinde hissedemedim.
Ma Che Freddo Fa ile ünlenen Nada, adeta sevgilim oluvermişti. Gün içinde defalarca dinlediğim olmuştur.
Okumura Keredo’nun seslendirdiği 'Kuyashi Keredo' gibi benzeri Japonca şarkılar ise bana hep kümenin etkisiz elemanı gibi geldiler.
Her tür müziği dinlemekten yanaysam da beni Uzakdoğunun, Mısır ve Pakistan/ Hindistan ile Arap yarımadasının müziği hiç açmadı / açmıyor.
Take My Heart, My Way, Rain, Delilah öyle etkilemişti ki kolej yıllarımda diğer arkadaşlarım gibi ben de ezberlemiştim her birini.
Edith Piaf’ın 'Non, je ne regrette rien'i ise hâlâ dün gibi kulaklarımda çın çın çınlıyor.
***
O şarkılar ve şarkıcılar sanki bindiler beyaz atlarına ve hiç dönmemecesine terk ettiler dünyamızı.
Şimdi onlar gibi söyleyen yok. Onlar kadar iz bırakmışlar yok.
Yıldızı parlayan biri, bir bakmışsın yok oluvermiş.
Şarkılarında her türlü söz var. Olmayan ise 'ruh'
***
31 Mart’ta yerel seçimler yapıldı. Merak ediyorum önümüzdeki döneme kadar seçilenlerin kaçı bir Yılmaz Büyükerşen ya da Ahmet İsvan gibi iz bırakacak.
Maçoğlu diye bir başkan vardı. Şimdi duyuyor musunuz adını?
Peter Gordeno’nun 'Get Out Of The Kitchen' şarkısını liseli yıllarımda neşeli saatlerimde hep söylerdim.
New İnspiration’un 'Rainbow I love You'sunu da…
Şimdi mi? Aklıma bile gelmiyor.
Yaş ilerledikçe demek ki böyle oluyor diyeceğim ama 'My Way' ile Julio İglesias ile Charles Aznavour’un birlikte söylediği 'Que C’est Triste Venise' için aynısını söylemem olanaksız.
Ersen ve Dadaşlar vardı bir zamanlar. Şimdi anımsayan var mı?
Ama Timur Selçuk için böyle düşünemezsiniz. Alpay’ın 'Eylül’de Gel'ini unutabilir misiniz?
***
Bugün çok popüler olan siyasetçilerin de halkımızın belleğinde unutulmaz izler bırakmadıkları sürece yarın bir gün tarihin çöp sepetine atılacakları gün gibi aşikar.
Dinlemeyeniniz varsa, New York/ Madison Square Garden’de My Way’i söyleyen Frank Sinatra’yı dinlesin lütfen.
Ya da Rock’n Roll’ün kraliçesi Tina Turner’ın 'What’s Love Got to do With İt'ini.