Bu kitapta Ayvalık adına ne arıyorsanız var;
BİR AYVALIKLI’DAN "SÖZ KONUSU AYVALIK"
Bağyüzü'nde 'Orhan Kemal Kütüphanesi’ni açmaya hazırlandığımız günlerde tanımıştım Rahmi Gençer’i... 22 Ocak 2015'te de 2 bin kitapla açmıştık kütüphanemizi. O gün, Kaymakamın ardından çok güzel bir konuşma yapmıştı. Aynı yılın 15 Temmuz'unda bu kez Beşiktepe'de 'Sabahattin Ali' Kütüphanesini açmıştık. Rahmi Gençer bu açılışa Prof. Filiz Ali'yle birlikte gelmişti. Bu arada sokak ve cadde adlarındaki yanlışlıklar konusunu görüşmüştük Rahmi Gençer’le. Zaman zaman da etkinliklerle bir araya gelmişliğimiz olmuştu.
Ayvalık'ın önceki belediye başkanı bu kez karşıma 'yazar' Rahmi Gençer olarak çıkmıştı. Her ne kadar yılın belli aylarını Ayvalık'ta geçiriyorsam da Rahmi Bey’in geçtiğimiz yıl yayınlanan 'Söz Konusu Ayvalık' adlı kitabından haberim olmamıştı. Ancak 2. baskısından sonra edindim. İlk çıktığı günlerde düzenlenen imza günlerindeki canlılığın çok konuşulduğunu öğrendiğimde ise şaşırmadım. Belli ki Ayvalıklılar eski başkanlarının neler yazdığını çok merak etmişlerdi.
Bir kitabımın editörlüğünü yapan ve Rahmi Bey döneminde 'Ayda Bir Ayvalık' dergisini hazırlayan Bülent Şentay'ın el verdiği ve Alakarga Sanat Yayınları’ndan çıkan kitap 404 sayfa. Hiçbir kusuru yok denecek kadar büyük bir titizlikle hazırlanmış. Arı-duru bir dili ve anlatımı var Rahmi Gençer'in. Kütüphanecilik yaptığım için elimden binlerce kitap geçti/geçiyor. Basılmış 38 kitabım nedeniyle kendimi geliştirmek adına sürekli bir okuma eyleminde bulunduğumdan kitaplarla ilgili söyleyecek sözlerim oluyor tabii ki...
'SÖZ KONUSU AYVALIK' KUSURSUZ BİR KİTAP
"Ayvalık'ın güzelliklerini, hoşgörüsünü yansıtan bir belediye başkanı olmaya çalıştım. Kentimin doğasına dokundurtmamak adına her köşesi için çalışma arkadaşlarımla birlikte kararlılıkla savaştım. Rantla, çıkarcılıkla, haksız kazançla işim olmadı. Gözünü Ayvalık'ın güzelliklerine dikenleri yanıma yaklaştırmadım. Beş yılda toplam altı kez bakanlık müfettişlerinin denetiminden geçtik. Sayıştay raporlarının da açıkça ortaya koyduğu gibi bu süre içinde Ayvalık Belediyesi'nin hiç bir 'majör' hatasına rastlanmadı."
Rahmi Bey her şeyden önce böyle bir belediye başkanı. Kitabın hem önsözünü hem de arka kapak yazısını İlber Ortaylı’nın yazmış olması da beni etkilemiş olacak ki, 24 saat içinde okuyuverdim kitabı. Ayvalık tarihini ve yazarın ailesini öğrenmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum şimdi.
Rahmi Gençer, Cunda’da zeytinleri kesip betona boğmak isteyenlere, denize balık çiftlikleri kurmayı planlayanlara, köylerde ve Altınova'da maden arayanlara, sit derecelerini düşürmek peşinde koşanlara geçit vermeyen bir anlayışın sahibi. "Madencilerde, hangi ülkeden olursa olsunlar oyun çok!" diyen biri... Son on yıldır zeytinin ağaçlarının azalmasına, Kozak'taki fıstık çamı rekoltesinin düşmesine kafa yoran bir doğa ve çiftçi/üretici dostu. Her fırsatta bir Ayvalık sevdalısı olarak 'Madene hayır!' diye haykıran bir aktivist ve siyasetçi.
Ve dahası var:
Küçükköy’de barış-dostluk ve kardeşliğin buluşması anlamına gelen Teferiç şenliklerini yeniden başlatan başkan.
Cunda’da, denize gidip de dönmeyen denizciler için sahile 'Umut' heykelini diktiren kadirşinas bir yönetici.
Altınova’da 20 bin dönüm sulanabilir arazi, Ayvalık ta 2 milyon zeytin ağacı ve köylerde bin dönümün üzerinde tarım arazisi bulunmasına karşın yeterli gelirin sağlanamayışına kafa yoran duyarlı bir doğa ve insan sevdalısı.
Zeytin Çekirdekleri projesiyle Ayvalık çocuklarını sanatla tanıştıran/buluşturan, geleceğe imza atan ufku geniş bir adam.
"Ayvalık sanatçıları, sanatçılar da Ayvalık'ı besler" cümlesinin isim babası.
Ayvalık Ticaret Odası'nda üç dönem başkanlık, bir dönem Ayvalık Belediye Başkanlığı, daha öncesinde Ayvalıkgücü spor kulübünde 6 yıl yöneticilik ve başkanlık, AIMA Yönetim Kurulu üyeliği, Türk Hava Kurumu ve Ayvalık Kültür Sanat Vakfı’nda aktif görev ve sorumluluklar...
Hepsi bir araya gelince 'Söz Konusu Ayvalık’ gibi bir kitaba imza atmamak olmazdı. Nitekim bu oylumlu kitapta Ayvalık adına ne arıyorsanız buluyorsunuz. Tarihiyle, coğrafyasıyla, ekonomisiyle, sosyal-kültürel yaşamıyla, turizmiyle, 'Gastronomi Müzesi’ Ayvalık karşınızda.
Düşünün bir kez, Türkiye'de toplam 470 kuş türü var, Ayvalık'ta ise 247. Bu topraklarda 752 farklı bitki türü ömür sürüyor. Başta zeytin olmak üzere ayva, nar, incir, iğde, mandalinaya; çeşidi belirsiz begonvil ve güllere ev sahipliği yapan, zeytinyağı ve sabun denilince hemen akla gelen Ayvalık’ta, kolej mezunu bir genç olarak ömür sürecek ve sonunda bu cennet ilçeye belediye başkanı seçileceksiniz, sonra da ilçenize yazılı/basılı bir eser bırakacaksınız. Olacak iş mi?
1940'LI YILLARDA SHAKESPEARE'İN 'HAMLET’İYLE TANIŞAN AYVALIKLILARIN GENİNİ TAŞIYOR
Rahmi Gençer, satır aralarında bu topraklarda yetişen Arapsaçı, akkız, istifno, deniz börülcesi, papules, hindiba, turp otu, ebegümeci, cibez, mühliye, ısırgan ve kuzukulağını da fısıldamış kulağımıza. Mübadil mutfağı lezzetleri olan kabak çiçeği dolması, yaprak sarması, Girit böreği, karides güveç, kalamar dolma ve sakızlı ahtapotu da...
Bir de yolunuz düşerse biraz sert olan Girit leblebisini tatmanızı istiyor. Sepet peynirini, lor tatlısını, sakızlı kurabiyeyi, koruk suyunu ve elbette ki Ayvalık tostunu da mutlaka tatmanızı istiyor elbette.
Çok önemli bir konuyu da mercek altına almış: Ayvalık, İzmir’e bağlansın mı? 60 yıl önce bu soruya kimlerin ne yanıtlar verdiğini de öğreniyoruz kitabından.
5 yaşındayken doğduğu Altınova’dan Ayvalık’a taşınmışlar ama o sadece Altınova’yı, Ayvalık'ı değil, bütünüyle Kuzey Ege’yi öğrenmiş, yaşamış.
Ayrıca, 1940'lı yıllarda Shakespeare'in 'Hamlet’iyle tanışan Ayvalıklıların genini taşıyor o! Bunun için olsa gerek Ayvalık Halkevi'ne sayfalar ayırmış.
52 yıl önce üç devrimci gencin idamlarının TBMM'de “Üçe karşı üç!" çığlıklarıyla onaylanması, belli ki, o günlerde henüz 11 yaşındaki Rahmi’yi çok etkilemiş ve bu konuya da yer vermiş kitabında.
Hayvancılık da onun ilgi alanında... "Bir litre süt satan çiftçi, karşılığında 2 kg yem alabiliyordu. Oysa 2021’de satılan bir litre süt karşılığında çiftçimiz yalnızca sekiz yüz elli/dokuz yüz gram yem alabiliyor" sözleriyle bilgilendiriyor okurlarını.
Kitabın beni en çok duygulandıran sayfaları 'Tarhana Osman'a ayrılan bölümdü. 1973'te eğitim enstitüsüne ilk adım attığım günlerde okuduğum 'Gıda Emperyalizmi' kitabıyla tanımıştım Osman Nuri Koçtürk'ü. O kitapla siyaset dünyasına kulaç atar olmuştum. Çünkü "Gıda emperyalizmi sağlığımızla oynuyor, çocuklarımıza süt yerine süt tozu, halkımıza zeytinyağı yerine margarin yedirmeye, özgün buğdayımızı sonora 64 tipi buğdayla yok etmeye çalışıyorlar" diyordu Osman Nuri Koçtürk ve egemen çevrelerin şimşeklerini çekiyordu üstüne. Gıda emperyalizmine karşı ilk savaş açan 1918/Karşıyaka-İzmir doğumlu, veteriner hekim Osman Nuri Koçtürk'e sayfalarını açan Rahmi Gençer'e teşekkürü bir borç biliyorum.
Demografik yapısıyla bir zenginliğe ev sahipliği yapan Ayvalık bir mübadele kenti. Mübadele kenti olur da mübadeleden/mübadele anılarından söz edilmez mi hiç... Bu konuda da önemli bölümler yer alıyor kitapta.
DEDESİNİN DEDESİ AYAZMEND VOYVODASI HACI ÖMER AĞA
Sporcu, sivil toplumcu, siyasetçi, tarımcı, iş adamı Rahmi Gençer İzmir Özel Türk Koleji mezunu. Babası ise ilkokula Altınova'da başlamış, Bergama'da bitirmiş. Yatılı olarak İzmir Atatürk Lisesi'nde okumuş. Velisi de o günlerin İzmir Valisi Kazım Dirik. Okulu 1939 yılında bitiren baba, dönemin şairlerini bilen, onların şiirlerini okuyan ve kaligrafik özellikler taşıyan yazıları olan biri...
Annesi Meliha Aras ise Rumelili bir ailenin kızı. İstanbul/Beşiktaş Kız Sanat Enstitüsü mezunu. Ümit Gençer ile 1946 'da evlenmişler ve bir süre komşu ilçe Bergama'da yaşamışlar. 1955'te de Bergama'dan ayrılıp Altınova'ya yerleşmişler.
1866 tarihli bir belgeden öğreniyoruz ki, yaklaşık 40 dönümlük bir alanı kaplayan tuzlayı devlete veren kişinin adı Hacı Ömer Ağa... Devletin kendisinden istediği gemilerin yapımı aşamasında Çandarlı'daki çiftliğini sattığı söylenen kişinin adı da Hacı Ömer Ağa. Rahmi Gençer'in dedesinin dedesi.
Hacı Ömer Ağa 1786 doğumlu. Çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlayan biri. Muz ve kahve dışında her şeyin yetiştiği verimli mi verimli topraklar diyarı Altınova (Ayazmend) doğumlu. Hacı Ömer Ağa Ayazmend Voyvodası! Yani, bir bakıma 'kırsal vali’ durumunda. Voyvoda, Üçüncü Vlad’a yakıştırılan vampir/zalim/sadist/şeytanın oğlu gibi sıfat yada unvan değil, o günlerin en nüfuzlu kişilerine verilen ad.
Ve kitaptan, Rahmi Gençer’in çok içtenlikli, çok doğru bir değerlendirmesi:
"Altınova'da tarımın, dolayısıyla toprağın değerini öğrendim. Ayvalık'ta bir kente neden sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğini kavradım. Ayazmend'e Altınova adını veren Mustafa Kemal Atatürk'ü tarifsiz severim ve felsefesi hep aklımdadır. Bunun yanında, Ayvalık'ta Milli Mücadele'nin fitilini ateşleyen ilk askeri kurşunu atarak bize bu günleri hazırlayanları her hafta sonu İstiklal Marşı ile selamlarım."
Son olarak eklemeliyim ki, kitabın bir özelliği de Ayvalık sevgileriyle öne çıkan ve "unutulmaması gereken" özel insanlara yer vermesi: Ali Çetinkaya, İlber Ortaylı, Ara Güler, Bekir Coşkun, Fazıl Doğan, Ahmet Yorulmaz, Tuncel Kurtiz, Teoman Madra...
Rahmi Gençer’in Ayvalık'ı kendine özgü pek çok yönüyle ele aldığı ve akıcı bir dille anlattığı otobiyografik kitabı ‘Söz Konusu Ayvalık’ın bütün yerel yöneticilere örnek olmasını diliyorum.
* Kitabın her sayfasında/satırında sanki karşımdaymış gibi hissettiğim Bülent Şentay'a saygıyla... Kitapta editör olarak adı geçmiyor olsa da...