"Anneler kirli siyasal amaçların tutsağı haline getirilmemelidir"
Duygu ve sevgi dünyalarımızın merkezinde annelerimiz bulunmaktadır. Anne her birimiz için kutsal bir etken olarak yaşamlarımızın en önemli varlığıdır.
Toplumsal yaşamlarımızın her an ve ilişkisinde bu gerçeğin etkilerini yaşarız, görmezlikten gelemeyiz, gelmemeliyiz. İlgili her konu ve yaklaşımda, herkes, hepimiz “ANNE” kutsalını dikkate alan bir yaklaşıma sahibizdir, olmalıyız.
755 haftadır üzülerek, vicdanım sızlayarak ve de öfkeyle izlemeye çalıştığım, kaybolan çocuklarını arayan cumartesi annelerinin, barışçıl oturma eylemleri konusunda çok yazıldı, çok konuşuldu.
Kayıpların bulunması konusunda görevli ve sorumlu olan kurumlar, bu annelerin istedikleri alanda toplanmalarına bile izin vermedi. Hırpalandılar, tehdit edildiler.
Diyarbakır’da yaşanan, annelerin HDP önündeki “Oğlumu Arıyorum” eylemini bu bakış, inanış ve anlayışla değerlendirmek istedim.
Annelerin kayıp çocuklarını aramaları, akıbetleri konusunda iz sürmeleri, bu konuda barışçıl her tür aracı kullanmaları ve sorumlulardan hesap sorulmasını istemeleri kadar doğal ve insani bir tepki olamaz.
Ve elbette, iyilik yanlısı ve vicdan sahibi herkes, 9 ay karnında taşıdığı çocuğunu arayan bu haklı feryatlara ve barışçıl itirazlara, eylemlere kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır.
İşte tam da bu göz ve anlayışla bakıldığında, Cumartesi annelerinin sorunlarına hoşgörülü, çözüm arayıcı ve bulucu bir yaklaşım göstermeyen, aksine, alanda toplanmalarına bile izin vermeyen, engelleyen iktidar yetkililerinin, HDP önündeki anneler eylemini provokatif bir tutum ve anlayışla değerlendirmesini ve kirli siyasi amaçları için kullanmaya çalışmasını anlamak zor olmayacaktır.
Bu eylemlere doğru ve vicdanlı yaklaşımlarda bulunanlar, konuya ilişkin davranış ve açıklamalarında, son derece dikkatli olmalılar, gerçekleri yansıtmayan, acıların yarattığı duyguları sömüren hesaplı tutumları dikkate almalıdırlar.
Ayrıca Farklı yorumlara ve kötü kullanımlara yol açabilecek açıklama ve değerlendirmelerden de kaçınmalıdırlar.
Cumartesi annelerine, beyaz tülbentli annelere hoşgörüyle ve çözücü sorumluluğuyla yaklaşmayanlar, onları anlamayanlar, “Gebersin çocuğun, bana ne...” diyebilenler, annelerimizi doğru anlayamazlar.
Annelerin barışçıl çağrısı tüm ilgili ve yetkililerce acilen cevaplanmalı, acılarına son verilmelidir…