Anı – Tanıklık: İki Kardeş, İki Yoldaş
***
Bir Genel kurul, bir tutum
Yıl 1976 olsa gerek. Aylardan Ocak olabilir. Makine Mühendisleri Odası Merkez Genel Kurulu’na yaklaşık 1 ay falan var. Ben de MMO İzmir Şube yönetimindeyim. Politik olarak Birlik, Dayanışma Grubu’na yakınım.
İstanbul şubeden gelen hazırlık çalışmalarını gözden geçirelim diyorlar. Politik yakınlıklarımız var. Sol görüşlü, düzen muhalifi insanlarız ama bunun yanında yasayla kurulmuş olan bir yarı kamu kuruluşunun yöneticileriyiz de. Merkez genel kurulu hepimizi ilgilendiriyor. Merkez yönetiminde TİP’li arkadaşlarımız etkin.
İstanbul’da hiçte hazır olmadığım bir durumla karşılaşıyorum. Arkadaşlar önüme merkez genel kurulu ile ilgili hazırlanmış bir senaryo koyuyorlar. Senaryonun yaşama geçmesi ile ilgili tüm hazırlıklar yapılmış, hayli yol alınmış. Merkezde birkaç yıldır birlikte yönetimi paylaştığımız, en başta üyelerimiz olmak üzere, halkımızın ve ülkemizin çıkarlarına uygun politikalar ve yönetim tarzları izleyen bizlerle TİP’li arkadaşlar, yönetimden uzaklaştırılıyor. Benden sadece onaylamam ve şubeye onaylatmam isteniyordu. Bunun bana doğru gelemediğini, şube yönetim kurulunda ve delege arkadaşlar arasında değişik politik görüşte olanlar olduğunu, tartışabileceğimizi söylüyorum. Tabii ki pek hoş karşılanmıyor.
İzmir’de delegasyon içinde bize yakın duran arkadaşlara bunu taşıyorum. Kendi görüşlerimi de aktararak, eğer TİP’li arkadaşlarla yollarımız ayrılacaksa bunun onlarla konuşulması, bizim de nedenler, gereklilikler konusunda ikna edilmemiz gerektiğini belirtiyorum. Bizim dışımızda olup, delegasyonda yer alan diğer arkadaşları da uygun bir tarzda bilgilendiriyorum. Kongre öncesi görüşmeler için bir arkadaşımızı Ankara’ya gönderiyoruz. Görüşümüzün dikkate alınması için çaba sarf ediyoruz. Etkilemek mümkün olmuyor.
Bu havada Ankara’ya merkez genel kuruluna gidiyoruz.
İkna turları Ankara’da devam etti. İzmir’den telefon aracılığı ile aldığım “İstanbul’dan arkadaşlara uymalısınız” uyarıları da beni pek ikna etmemişti. Ayrıca İstanbullu arkadaşları destekleyen İzmirli arkadaşların çabaları da sonuç vermedi.
Dehşetli sıkıntılı birkaç gün yaşadım…
Bir yandan 7-8 yıldır tanıdığım, teknik elemanlar alanında, birçok meselede birlikte mücadele ettiğimiz, fedakârlıklara katlandığımız arkadaşlarımızla hiç tartışmadan yollarımızı ayırmak bana hiç doğru gelmiyordu. Diğer yandan desteklediğim politik anlayışın geleceği açısından da zararlı kimi eğilimlere yol açacağını düşünüyorum. (Kanımca sonraki yıllar bunu doğruladı).
Genel kurul öncesi uzun süren toplantılar yaptık. Sonunda bir grup arkadaşımla birlikte bir bildiri yayınlayarak, bu düşüncelerimizi açıkladık ve oy kullanmadık. Hatırladığıma göre TİP’li arkadaşlar, “Madem yanlış görüyorsunuz, niçin bizi desteklemiyorsunuz?” demişlerdi.
Genel kurul kazanılmıştı. Biraz soğukluk olmadı değil tabii. İstanbul sorumlusu arkadaşımız Fevzi Solt’un bizlere karşı olumsuz davranılmaması konusunda uyarılar yaptığını hatırlıyorum.
Bu genel kurul sonrasında teknik elemanlar alanında TİP’li arkadaşlarla beraber olmak hayli zorlaşmıştı. Elbette üst düzeydeki politik yaklaşımların diğer alanlara yansımasıydı bu. Yollarımız ayrılmış, ayrılıklar başka alanlara sıçramış, ilişkiler sertleşmişti. Hatırladığım kadarıyla bu 12 Eylül’e kadar sürdü.
Yanlışlar elbette tek yanlı değildi ve birbirinden besleniyordu. Bugünkü deney, birikim ve yaşanmışlıklarla aynı olayı nasıl yaşardık dersiniz?
devam edecek...