Ajans Bakırçay
2024-08-04 11:54:37

Babamızı kaybedişimiz ve Dikili’ye dönüş - İki Kardeş, İki Yoldaş: (bölüm-7)

Sedat Özgüven

04 Ağustos 2024, 11:54

Anı – Tanıklık: İki Kardeş, İki Yoldaş

Babamızı kaybedişimiz ve Dikili’ye dönüş

Benim yeni doğduğum, Osman abimin 4 yaşında, Gürsel abimin 10, Yüksel abimin 12 yaşında olduğu yıllar…

Buca’dan tekrar baba ocağına dönüşümüz 1948 yılının sonlarına rastlıyor.. Benim henüz 1 yaşına yaklaştığım zamanlardı. Daha sonra edindiğim bilgilere göre, bizi babaannem ve amcam karşılamış. Amcamın eşeğinin ahırının da bağlı bulunduğu bir avluya sahip, derme çatma inşa edilmiş birkaç odalı evde, babaannem, amcam ve bizler birlikte yaşamaya başlamıştık.

İlk zamanlar biri kucakta, diğeri 5 yaşında ikisi ilkokulda eğitim gören, 5 kişilik bizim aile, babamdan kalan dul ve yetim maaşı ile geçinmek zorunda kalmıştı.

Amcamız temiz, çocuk saflığında bir insandı. Bizleri çok sever, belki o gün bilmediğimiz, bugün hatırlamadığımız nedenlerle annemden çekinirdi. En yakın dostu eşeğiydi. Ahır bizim kaldığımız odadan görünüyordu. Amcamız eşeğine bakar ve onunla sohbet ederken, her ikisini oda penceresinden seyretmek pek hoş olurdu. Eşeği ile ne konuştuğunu hep merak etmişimdir.

Babaannemize de amcam bakardı. Her gün eşeği ile birlikte Dikili’nin meşhur su kaynağına gider, su tenekelerini doldurur, sipariş edenlere dağıtırdı. Hafta sonlarında beni ya da Osman abimi su parası tahsili için gönderir, kahvede bizi bekler, kazandığı paradan harçlık verirdi. Babaannem ile birlikte hayattan fazla bir şey beklemeye, basit ve mutlu bir yaşamı vardı.

Amcamızda babamız gibi, o zamanların korkunç hastalığı tüberküloza yakalanmış ve kurtulamamıştı. Hastalığı biz İzmir’e tekrar taşındıktan sonra tespit edilmişti. Tedavisi için sık sık İzmir’e hastaneye gelir, bize uğrardı. Bizde kalmasını istediğimizde “Anneniz beni istemez” derdi. Nadiren de olsa bizde kaldığı zamanlarda annemin, hastalık bize bulaşmasın diye amcamın kullandığı tabağın, kaşığın, çatalın peşinde koştuğunu, amcamın bize yaklaşmasını engellemeye çalıştığını anımsadıkça; annemin koruyuculuğu, amcamızın dışlanışı arasında yaşadığımız ama o günlerde pek anlayamadığımız, izah edemediğimiz acılı ve hüzünlü duygu karmaşasını bugünde yaşar gibi olurum.

Büyük abim Yüksel 15 yaşlarına geldiğinde annemizin “Herkes okuyacak” demesine rağmen “Bu böyle gitmez” demesini ve eğitimini sonlandırıp ailenin babalığına soyunmasını hatırlarım. Pazar’da İzmir’den getirdiği meyve ve sebzeleri satarak para kazanmaya, bize yardımcı olmaya başlayan abim Dikili’de tarlası olup, sebze üreten bahçıvanların üretimlerini de satan güvenilir bir manav olmuştu. Pazardaki yeri dışında ilçenin meydanında sürekli açtığı bir sergisi vardı. Yüksel abim beni sergi üzerine çıkartıp bağırttığını, kimi küçük işleri bana yaptırdığını hatırlarım. Büyük abim kendisini evin reisi gibi görmeye başlamıştı. Bu sıralar sigara içmeye de alıştı. Kimi zaman bizi aldığı küçük hediyelerle mutlu eder “Annem sigara içtiğimi duymamalı” derdi…

devam edecek...

Yorumlar (1)

Osman Doğan 4 Ay Önce

Selamlar Sedat abi. Anlatılanlat gayet ilginç ilgiyle okudum

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.