İnsan bazen bir şeyleri illâ yazmak istiyor.
Annem ve yeğenimle 2007’nin Dünya Şiir Günü’nde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Kemal Nehrozoğlu’nu ziyaret ettiğimizde, o günlerde süresi dolan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den sonra "Bize yakışan bizim de ayrılmamızdır. Onunla geldik, onunla da ayrılmak düşer bize" sözleri beni o kadar etkilemiş ki bunu her yerde her daim söylemeye çalışmışımdır.
Daha doğrusu etkisinde kaldım o sözlerin…
Çankaya Köşkü’nü elinin tersiyle bırakıp ayrılmak…
Herkesin yapamayacağı bir iş bu.
Bilgi, görgü, ahlak ve asalet isteyen bir iş…
***
Bir iş yaparken gözümün önüne geliyor Kemal Bey’in sözleri…
'Fırsatı değerlendirmek', 'Yararlanmak' gibi sözlere aşinalığım yok…
"Basiret Ve Boğaziçi" kitabım, Boğaziçi Destanı’na tanıklığın kitabı…
Tanıklık olunca, bu kitabı tanıtmak da gereğini yapmak da bana düşüyordu. Nitekim de öyle oldu.
Önce CHP İl Başkanı Deniz Yücel ile sonra da İzmir Milletvekili Kani Beko ile ayrı ayrı basın açıklaması yapıp kitabı birlikte imzaladıktan sonra Binnaz Toprak ve diğer 8 profesöre postaladık.
İl Başkanı Deniz Yücel, "Üzerimize düşen neyse gereğini yapalım" dediyse de kabul etmedim.
Üçüncü olarak Bergama CHP’de, İlçe Başkanı- İyi Parti İlçe Başkanı, her iki partinin yöneticileri, belediye meclis üyeleri, çevre platformu sözcüsü ve mahalle muhtarlarıyla bir araya gelip basın açıklamasında bulunduk. Format aynı…
Boğaziçililer Yalnız Değilsiniz!
Başkan ile ikişer laf ettik ve arkadaşlarımıza da teşekkür ettik. Doğrusu bu ya… İyi Partililer de gönlümüzü aldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencilerini ve hocalarını demek ki onlar da bizim gibi destansı bulmuş ve bize güç – kuvvet vermeye gelmişler. Sağ olsunlar!
Bergama bu… Ne de olsa Aristonikos’un toprağı… Zeus Sunağı’nı geri isteyenlerin, maden şirketine karşı topluca direnenlerin toprağı… Barışın, sevginin, kitabın ve kütüphaneciliğin kasabası…
Konu; öğrencilerin ve hocalarının seçimle değil de tepeden inme gelen bir rektöre karşı demokrasi mücadelesi/ liyakat olunca buna sessiz kalmaları düşünülemezdi zaten…
Basın açıklamamızın üçüncü adresi olması bundandı.
Bergamalıları hiç üzmedim, onlar da beni…
1980’den bu yana…
41 kere maşallah derler ya… İşte o hesap!
Kitabın tanıtımı ve direnenlere selam!
Toplanmamızdaki iki ana öge buydu. Kitabı tanıtırken söyleşisi ve imzası olmaz mı?
Ama imza günü düzenlemiş gibi bir algı yaratmak abes kaçardı. Nitekim sadece basın açıklaması ve üç profesöre/ Lale Akarun- Mine Eder- Yeşim Arat Hocalara kitabı imzaladık ve postaya verdik.
Bergama’nın bizi ve kitabı bağrına basması ise başka bir güzellikti.
Sonuçta amacımıza ulaştık. Ardından, İyi Parti Belediye Meclis Üyesi Avukat Olgu Altuğ’dan aldığım davet ise günün sürpriz gelişmesiydi.
Köylerde açtığımız kütüphaneler nedeniyle biliyordu bizi genç avukat…
Sürprizin sürprizi ise, boyası ve badanasıyla tabelası bakım isteyen köy kütüphanelerimizin elden geçirilmesiyle ilgili ‘el vermek’ti buluşmamız…
Köy (mahalle )isimlerini verdiğimde “Bana bırakın o işleri” diyen Olgu Hanım’a ne diyeceğimi bilemedim sevincimden…
Böylesi ilk kez oluyordu.
Gözünü sevdiğim Bergama toprağı…
Ne ekersen 10 katını veren toprağı gibi zengin/ iyiliksever insanlar ülkesi…
Kardeşlik ve barış iklimi bu topraklara mı özgü kim bilir?
Parti, mezhep, dil, renk, inanç farklılığı hiç önemli değil Bergamalı için…
Seçim dönemlerinden tanığım ben buna… Herkes konuşur gider ama kavga sahneleri yaşanmaz bu kasabada…
Birbirine benzemez siyasilerle dostluğum/ arkadaşlığım bundan olsa gerek…
Şimdi sırada Ayvalık var…
Ayvalık’ın Belediye Başkanıyla birlikte bir basın açıklaması ve hocalardan birine bir iki kitap…
Heyecanı şimdiden sardı bile… Başkan kabul edecek olursa o toplantıda Bergama Çevre Platformu ve CHP İlçe Başkanı da bulunmak istiyor.
Ne der bakalım…
Şunu da itiraf edeyim ki Basiret ve Boğaziçi bir işe yaradı diye ben de uçuyorum.
Boğaziçi’nin öğrencilerine, hocalarına ve bize el veren CHP’nin İzmir İl ve Bergama İlçe Başkanına/ yöneticilerine, Bergama İyi Parti İlçe Başkanı ve yöneticilerine selam olsun!
Yaşasın Boğaziçi Dayanışması ve Boğaziçi’nin yiğitleri!