Can sıkıcı şeyler denince aklıma şunlar geliyor:
İntihar eden sanatçılar, 22 Ekim 2019’da Real Madrit ile Türk Telekom Stadyumunda karşı karşıya gelen Galatasaray Onbiri, Gazeteci Hilal Kaplan’ın ABD’de Trump’a olan sorusu ve aldığı utandırıcı yanıt, yeni doğan bebeğe tek taş pırlanta yüzük takan Büşra Nur Çalarlara karşın siyanür içerek yaşamlarına son verenler, son on ayda öldürülen 302 kadın, tecavüze uğrayan masum yavrular, Egemen Bağış ve Mehmet Metiner benzeri siyasi portreler, seçildiği halde görevlerinden uzaklaştırılan belediye başkanları, yaşarken değeri bilinmeyip yıllar geçtikten sonra ünlenen sanatçılar…
Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla üç yılda 8 bin 817 kişiye açılan soruşturma …
Can sıkıcı mı desek yoksa üzücü mü veyahut komik mi bilemiyorum. Ya da insanı derinden yaralayan konular mı desek, bilmem ki …
İntihar eden sanatçıları anımsamış olalım bir bir… Jack London, Mayakovski, Virginia Woolf, Stefan Zweig, Cesare Pavese, Ernest Hemingway, Sylvia Plath, Arthur Koestler, Nilgün Marmara, Primo Levi, Jerzy Kosinski, Metin Kaçan…
Güldüren, taraftarı üzen Galatasaray onbirine gelince…
Muslera, Mariano, Christian, Luyindama, Ryan Donk, Marcao, Yuto Nagatomo, Stevn Nzonzi, Jean Michael Seri, Younes Belhando, Ryan Babel, Florin Andone.
Ayıptır sorması, bu isimler Mustafa, Mehmet, Kenan, Recep, Yenal, Sedat, Can, Yücel, Berkhan, Fırat, Ahmet de ben mi yanlış okuyorum yoksa…
Galatasaray diye yoksa yabancı bir takımla mı karıştırdı basın, bu listeyi ?
RTE, yerli ve milli deyip duruyorken birileri yoksa Sayın Başkanımızı mı zora sokmak istiyor?
Galatasaray dediğimiz takım Türk Futbol Takımı mı değil yoksa…
"En çok hayıflandığım şey, dişime göre muhalefet bulamamak." diyen Başkanımız 30 Ekim’de şöyle konuştu: "Türkiye, yeni bir İstiklal Harbi veriyor ve hamdolsun zafere doğru yürüyor."
2012 yılında 59 olan yurtdışında çalışmak isteyen hekim sayısının 2019’da 906 olduğu, belli ki umrunda değil Sayın Başkanın. İstiklal Harbi, böyle kayıplar vererek mi verilir ?
Okumuş insanlar Türkiye’yi neden terkediyor acaba? Kocaeli’nde birisi 24 daireyi 50’den fazla kişiye satmış. Konya’da birisi karısının boğazını kesmiş. Ülke çapında tüketilen balın yarısının sahte olduğu yazıldı. Ki, en çok da hile balda oluyormuş. Elektriğe bir yılda gelen zam yüzde 70 olsa gerek… Akaryakıta gelen zamlar hiç durmuyor. Saray’a trilyonlar harcanıyor. Başkanın eşi kolunda 50 bin dolarlık çanta taşıyor. Başkan da eşi de tasarruftan söz ediyor.
Bu tabloyla mı zafere koşuyor Türkiye?
***
Ülkede hiç mi alanında çok başarılı bir ekonomist yok da maliyenin başında Başkanın damadı bulunuyor? Maliye Bakanı zenginlikten uçuruyor da bizi, yoksa biz mi farkında değiliz?
Neden yoksulluğa övgü düzenler havuzlu villalarda yaşarlar, neden hep para babasıdır Cüppeliler, Adnan Hocalar ve Hatipoğulları? Neden köy okulları kapatılır?
Elin oğlu ABD’de Türk gazetecisi ile açıktan alay edip dururken, tehditler savururken, askerimizin başına çuval geçirilirken, ülke dışında protestolara maruz kalıyor iken nasıl oluyor da biz zafere yürüyoruz bana bir anlatın şunu.
Barış içinde yaşadığımız kaç ülke var kulağıma fısıldar mısınız?
Bu ülkede can sıkıcı ve komik olmayan işler de olmuyor değil ama…
***
Aristonikos’un, Galenos’un, Bergamalı Kadri’nin, Metin Altıok’un toprağında olup bitenleri anlatacak olursam eminim hak vereceksiniz bana bu konuda.
Kitapsever bir yurttaş olan Akın Yasa, geçtiğimiz yıl okulların kapandığı/ yaz tatilinin başladığı gün elindeki/ evindeki yüzlerce kitabı kasabanın meydanında öğrencilere dağıttı. Satmıyor, ücretsiz dağıtıyor. Ali Ayşe, şehirli köylü, Bergamalı Mardinli demeden…
Kitapseverlik, kütüphanecilik, barışseverlik, dayanışma ve kardeşlik duygusu Bergamalının ruhuna işlemiş. Akın Yasa, çok sayıda böyle düşünen Bergamalılardan sadece birisi.
Kitabın insanı incelttiğini, uygarlaştırdığını bilenlerden.
Bir başka Bergamalı da Mehmet Ecevit Canbaz. O da ilçe başkanlığını yaptığı CHP Bergama İlçe Başkanlığı binasına kütüphane kurma derdinde. Arkadaşlarıyla oturup konuşmuş ve karar almışlar. Kütüphanemiz olsun diye... Yakın zamanda da açılışını yapacaklar.
Bergamalı barışsever, Bergamalı uygar, Bergamalı kitapsever!
Sefa Taşkın gibi araştırmacı- yazar bir belediye başkanını seçti bu kasabanın insanları geçtiğimiz yıllarda. Bu, her şeyi anlatmıyor mu?
Öte yandan yarışta birbirlerine saygısızlık yapmayacak kadar da centilmenler. Örnek mi?
Şu günlerde ilçe kongresi için Akın Yasa ile Mehmet Ecevit Canbaz yarışıyor. Herkes kulak versin sözlerime, ne birbirlerini üzüyorlar ne de acımasızca eleştirilerle partilerini yıpratıyorlar. Bir buçuk saatlik mesafede bulunan Karşıyaka’da ise kavga döğüş yaşanıyor. Başka ilçelerde de…
Bu, Bergama farkı!
Düşünün bir kez… Gepegenç bir başkan kendi isteğiyle başkanlığı bırakıyor. Kazanma şansına karşın… Bu, Türkiye’nin neresinde yaşanıyor söyler misiniz bana? Zombi’ye benzer siyasetçilerin mecliste yer aldığına tanık değil miyiz?
Eflatun diyor ya, "Ya devlet adamları filozof ya da filozoflar devlet adamı olmalı."
Ben de diyorum ki, bu ülkenin Başkanı Bergamalı olmalı. Çünkü Bergamalı, toprağının altındaki serveti başkalarına peşkeş çekmez! Yeşili korur, çiftçisini korur, işçisini korur.
Halkı işsiz/yoksul iken kendisine Saray inşa etmez, süper lüks otomobil ve uçak filosu kurmaz. Yedi sülalesini, yakınlarını ihya etmez. Milletin a……na koyanlara kol kanat germez.
Bergamalının onuru buna izin vermez çünkü! Şaibe dolu bir servet ve şaibeli bir diploma Bergamalıyı rahatsız eder.
Bergama; sokakta/ meydanda kitap dağıtan ve bunun reklamını yapmayan, eğitime- sanata önem veren, sokaklarında şairlerin/ bestecilerin / ırmakların ve tarihe mal olmuş kimliklerin adlarının yaşadığı, barış içinde kardeşçe bir arada yaşayan insanların kasabası.
Yolsuzluk yaptıkları belgelerle açıklanan AKP’li belediyeler suda balık kadar çokken Sayıştay denetiminden alnının akıyla çıkmış bir belediyenin toprağı Bergama.
Ankara’ya bir Bergamalı gerek!
Adnan gündüz 5 Yıl Önce
Muhteşemsin teşekkürler recai şeyhoglu