"Dünya öğrenen çocukların soluğuyla ayakta kalır ancak" diyenler; toplumsal kültüre sahip eğitime önem veren bilgelikle işi çözme yolunu seçmiş ülkenin insanlarıdır.
Yüzyılın facialarını yaşarken, kurtuluş savaşı verilen günden başlayıp, Erzincan depremi ile sürüp günümüzün Maraş kaynaklı 10 ilimizde meydana gelen depremin yarattığı olumsuzlukları, organize olamayış, para hırsı, “Benim Kâbe’m İnsandır” inancından zerre nasibini alamamışla ve birilerinin defterinde yazılmış kader planı sürecine taşınırken gördük, yaşadık.
Sorunları çözmenin yolu yeni sorun yaratmakla değil, huzuru inşa etmekte bulmamız gerekirdi. Ama biz milyonlarca öğrenciyi bir eğitimsizlik çizgisinin üstüne koyarak yeni mağduriyetleri ülkemizin geleceğine ektik.
Çünkü kader plancıları eğitimliyi değil şehit olabileni makul görüyor. Bu vatan için depremden ölünebilir ve eğitim de askıya alınabilir.
Buraya nerden mi geldim? Mustafa BALBAY köşesinde iki yaşanmışlık yazdı. Almanya, ikinci dünya savaşı sonrası harap olmuş kentlerin, ölüm kokusunun sardığı günlerden bahseder aşağıya aktarıyorum:
"İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman şehirleri harap haldedir. Taş üstünde taş kalmamıştır. Ülkeye askeri birlik getiren Amerikalılar sorar:
- Kaç yılda kentleri ayağa kaldırırsınız?
Almanlar şu yanıtı verir:
- Bir kuşak içinde yaparız. Almanya’nın üniversiteleri var!
Öteki örnek İran’dan...
Humeyni, tüm muhalif güçleri yanına alıp şahı devirdikten sonra sıra kendi rejimini dayatmaya gelir. Toplumsal tepki başlar. Kadınlar ayaklanır.
Rejim şu kararı alır:
- Tüm üniversitelerin iki yıl süreyle kapatılmasına!
Humeyni rejimi ancak bu yöntemle toplumu susturur!"
Günümüzden de örnek vermek gerekirse İran’a komşu Afganistan, bu yolda yürümeyi sürdürüyor ve kadınların eğitimini yasaklıyor. Zaten Afgan yönetenlerin de eğitimsiz olduğu ve diploma gösteremeyecekleri düşünülürse tercih edecekleri diğer yol bulamazlar.
Peki, Arab’ın Emevi zihniyetiyle İslamcılık yapanların geldiği seviye peygamberinin yolunu ve sözlerini bozarak, çarpıtarak din bezirgânlığı değil mi?
Muhammed peygamber "Âlimin mürekkebi şehidin kanı ile tartılır, âlimin mürekkebi ağır gelir. Âlimler peygamberin varisidir. İlim Çin’de de olsa, gidip alın. Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz" derken islam ülkelerinin bugün uygulamalarında ilk darbeyi eğitime vuruşları başka türlü nasıl anlaşılır ki?
Yurttan kovarsan, uzaktan eğitim deyip kulak üzerine yatılan eğitim sunarsan meydana gelen eğitim bilim üretemez ve biz dünya ölçeğinde ilk beş yüze giremeyen ülke olmaktan kurtulamayız. Yıkıntıların acısını teknolojisi dışa bağımlı, üretimi dışa bağımlı akılını göçebe yaptın yapmaya devam edersin.
O yüzden okuluma ve öğrencime dokunma!
***
Sevgiyle, sağlıcakla kalın….