Ajans Bakırçay
2024-09-21 10:19:29

Eruh baskının başka bir cepheden yorumla bakışı

Mehmet Can Gürbüz

h.dem08@hotmail.com 21 Eylül 2024, 10:19

Sözcü gazetesinde Saygı Öztürk’ün 15-18 Ağustos 2024 tarihleri arasında yazdığı "o gecenin öyküsü" başlığıyla başlayıp PKK’nın Eruh eylemiyle terör perdesinin nasıl açıldığına dair sinema senaryolarını aratmayacak ayrıntı ve diyaloglarla işlediği baskının öncesi ve sonrasını anlattı ya da anlattırdı birileri.

Yaşanılanların, o gece öncesi ve sonrası için farklı bir bakışla Lütfü paşam işin diğer bir deyişle yaşanılan cehennem ortamının canlı bir tanığı olarak bir yazı kaleme aldı aynen aktarıyorum:

Gazeteci Saygı Öztürk’ün Bilmediği...

Sn. Saygı Öztürk’ün bir kaç gündür Sözcü Gazetesinde PKK tarafından yapılan, Eruh ve Şemdinli baskınlarını anlatan yazılarını baştan sona okudum.

Yazılanlar doğru, ancak Saygı Beyin bilmediği bir gerçeği burada yazmak istedim.

Böylece şimdi hayatta olmayan bir subay meslektaşıma karşı da üzerime düşen vicdani görevimi yapmış olacağım.

Biliyorsunuz PKK baskının tarihi 15 Ağustos 1984’dür.

Ben bu tarihlerde Hakkâri İl Jandarma K.lığında birinci yıl Yzb-ikinci yıl da Bnb rütbesinde İstihbarat ve Asayiş Şube Müdürü olarak görev yaptım.

Bölgedeki her türlü istihbarat önce başında bulunduğum şubeye gelir ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra da başta Ankara olmak üzere ilgili birimlere yayımlanırdı.

Önce şunu anlatmam gerekiyor.

Önceki bir anımda Sn. Vehbi Koç’un üst düzey yöneticileri ile birlikte yatırım ve biraz da ziyaret amaçlı ilimize geldiğini yazmıştım.

Valimiz Sn. Vehbi Koç’un şehrimize yatırım yapabilmesi için kendisine ve ekibine bir brifing verilmesini ve bu amaçla bağlı resmî ve özel kuruluşlara hazırlık yapmaları için görev vermişti.

Sıkıyönetim K.lığı da bölgemizdeki her türlü bölücü faaliyetler ile ilgili sunum görevini de bana vermişti.

Brifinge katılımcılarla birlikte girmiş ve sırayla yansı üzerinden bilgi sunmuştuk.

Koç’la birlikte Van, Tatvan ve Ağrı’dan gelen iş insanları da vardı.

Bu brifingde özetle;

1.Tüm kamu kurum ve özel kuruluşları ile diğer sektör temsilcileri bölgeye belirtilen alanlarda yatırım yapılması durumunda, çok karlı sonuçlar alınacağını söylemişti.

2.Ben ise gelen duyumları ve istihbaratı temel alarak önümüzdeki aylar ve yıllarda PKK’nın bölgemizde ne gibi faaliyetlerde bulunabileceğini açık açık anlatmıştım.

3.Bölge iş insanları da benim sunumumun yatırımlara engel olacağı endişesi ile beni epeyce eleştirmişlerdi.

4.Ancak Koç’un İstanbul dönüşünde yatırımlar için kendisine ait Divan Otelinde yaptığı iki toplantıda da, "Yüzbaşının"nın dediklerini dikkate alalım ve yatırım için biraz bekleyelim dediğini,

5.Çok geçmeden 15 Ağustos 1984 tarihinde PKK’nın Hakkâri- Şemdinli, Siirt-Eruh İlçelerine baskınların yapıldığını,

6.Haklılığım kanıtlandıktan yıllar sonra, İstanbul’da tatilde bulunurken, bunu bir şekilde duyan Sn. Koç’un, beni telefonla arayarak o zamanlar Fındıklı’ da bulunan ofisine teşekkür amacıyla davet ettiğini,

7.Ve Ofisinde bir saat kadar kaldıktan sonra ayrılırken, kendi deyimiyle "Hal tercümemi (Öz geçmiş)" aldığını yazmıştım.

Şimdi gelelim bu yazdıklarımın asıl konumuzla ilgisine...

Önceden tanıdığım ve iki defa da komşu birliklerde çalıştığım KHO- 1970 mezunu Yzb. Yalçın AYDIN isminde bir subay arkadaşım vardı. Ben de KHO-1968 mezunuyum. Yani ondan iki yıl kıdemliyim.

Kendisiyle önce Mardin, yıllar sonra da Hakkâri’de birlikte görev yaptık. Ben Hakkâri’de iken Yalçın Yzb.’da Beytüşşebap İlçe J. K. idi. Çok çalışkan, cesur ve zeki bir subaydı.

Bölgesine her bakımdan hâkim ve kurduğu istihbarat ağı ile de oldukça güçlü ve güvenilir bir subaydı.

Hakkâri’ye yani İl Merkezine geldiğinde Orduevinde birlikte yemek yer, sohbet eder ve bölgesindeki gelişmeler hakkında şifahi bilgiler verirdi.

Daha o günlerde, PKK’nın yurt içine sızma hazırlıkları yaptığını öğrenmiş, ama henüz tam olarak teyit edemediğini söylemişti.

Bunun için ayrıntılı bir çalışma yapacağını, ve sonuç aldığında da yazılı olarak Jandarma K.lığına bildireceğim demişti.

Yüzbaşı Yalçın Aydın, Beytüşşebap’a döndükten bir süre sonra dediği gibi, K.lığımıza kendi imzaladığı "Gizli-İvedi" damgalı bir istihbarat raporu gönderdi.

Gelen istihbarat raporunda:

-Sınırdan 40-45 kişilik bir grubun geçtiği, bu grubun silah yüklü at ve katırlarla kuzeye, Siirt istikametine doğru hareket halinde oldukları,

-Genellikle gece yürüyüşü yaptıkları, gündüzleri ise gizlendikleri ve dinlendikleri,

-Tahmini üç gündür yolda oldukları,

-Dikkat çekmemek için çok küçük gruplar halinde ve bölünmüş olarak hareket ettikleri,

-Çok yakınlarında olmadıkça kimsenin bunlardan şüphe edemiyeceği gibi daha birçok ayrıntılı bilgiler vardı.

Gelen bu rapora şubemizde bulunan diğer istihbari bilgileri de ekleyerek J.Gn.Klığına ve ilgili tüm İl J.K.lıklarına bildirmiştik.

Bu rapordan bir süre sonra 15 Ağustos 1984 tarihinde gece vakti Eruh ve Şemdinli İlçelerine aynı saatlerde terör saldırıları yapıldı.

Yani Yzb.Yalçın Aydın’ın istihbarat raporunda ne yazıldıysa hepsi doğru çıktı.

Bu rapor sayesinde;

1.Tüm illerde çok ciddi emniyet tedbirleri alınmış, yapılan saldırılarda sadece Eruh ilçesinde bir şehidimiz (Erzincan-Merkez-Mertekli Köyünden) olmuş ve baskınlar birkaç saat içerisinde püskürtülmüştü.

2.Sn. Vehbi Koç ve ekibine yapılan sunumda da, Yzb. Yalçın Aydın’ın gönderdiği raporlardan çokça yararlanılmış ve yapılacak hatalı yatırımlarda önlenmişti.

Bu saldırıların üzerinden 4-5 ay geçmişti. Makamımda otururken önüme Beytüşşebap’tan yine "Gizli-İvedi" damgalı bir rapor geldi.

Getiren astsubayın elleri titriyor, rengi de mosmordu. Hiçbir şey söylemeden raporu heyecanla önüme koydu.

Raporu okudum. Okuduğum habere inanamadım. Başım döndü, bir kere daha okudum. Telefonla hemen Beytüşşebap’ı aradım. Yazılanların hepsi doğruydu.

Kahraman Yüzbaşımız Yalçın Aydın, arabasıyla Kato Dağından görev dönüşü, teröristlerce çapraz ateşe tutulmuş ve şehit edilmişti.

Şimdi sevgili silah arkadaşım Yalçın Aydın, Edirnekapı Şehitliğinde yatmakta olup,

iki kere ziyaretine gidip dua ettim.

Tanrı’dan kendisine gani gani rahmet diliyorum.

Tüm bunları başta Sn. Saygı Öztürk olmak üzere, kimse bilmediğinden, hiç değilse sizler bilin istedim.

Aklıma geldi, ama nerede okuduğumu net olarak hatırlamıyorum.

Şehitler için şöyle yazıyordu:

Binbaşılar binbaşılar

Giderde taburu karşılar

Yüzbaşılar yüzbaşılar

Onlar da koşar

Binbaşıları karşılar

*

Şimşek çakar

Yağmur yağar

Gün doğarda

Toprak altında

Şehitler ışıldar.

Toprak altında ışıldayan aziz şehitlerimizin anısına...

Saygılarımla...

Lütfi Algün

E.J.Alb.

***

Sevgiyle, sağlıcakla kalın

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.