Ajans Bakırçay
2023-12-25 13:21:04

Selo, Alevileri devrimden vazgeçirdi!..   (1)

Mehmet Can Gürbüz

h.dem08@hotmail.com 25 Aralık 2023, 13:21

Şimdi, dokunulmayanların üzerine dokunma yazılarına başlıyorum. Selahattin DEMİRTAŞ’i mazlumluğu kadar, dik duruşu ve halkına onurlu temsil çabasi nedeniyle saygı duymuş biri olarak Ekmeleddin’e oy vermek yerine halkın Selo’suna oy vermiş Kemal Amcayı kızdırmıştım.

Kemal Amca da beni kızdırmıştı hâlbuki… Kızarak siyaset yapmak iyi sonuç doğurmuyor.

Selahattin DEMİRTAŞ, “DAD” kitabına kadar sadece bir edebiyat dili kullanma (Küfürlü oluşuna gözlerimi kulaklarımı kapatarak) çabası yanı sıra bir mücadele adamı koklanabiliyordu. Herkesin kalbine girebilen bir yoldu bu. DAD kitabında ise “Başkan olmuşum” havası var. Biz zaten onu başkan biliyorduk hem de bu toprakların yetiştirdiği güzel insanlardan biri olarak. Ama o DAD’da başkan olduğunu geç algılamış. Yazık! Maalesef…

Acaba gözü kapalı olarak Selo’yu yanlış yerinden mi tutup tarif ettim kendime dedim. Bunu nereden mi çıkardım. Kitabın tümünden özelliklede “Haydar Haydar” bölümünden.

Çöplük hikâyesinde de yanlış bakmış; Üretmeden tüketime kızmak yerine tüketime kızıp, tüketmesenize diye haykırıp çöplük döküm sahasında sınıfların mücadelesinin tarihini görüyor. Elbette! O sınıf mücadelesi tarihi, çöplük gibi kokmaması mümkün olmuyor.

Ama Haydar Haydar’da tam bir tarihi ihanete kucak açıyor Selo. Alevileri devrimcilikten vazgeçiriyor. Alevileri kimse bir yere yerleştiremiyor zaten. Onlar koca bir tarih ve direniş bayrağı, özgürlük onuru abidesi olması bir yerlere sığmayacak kadar büyüklüklerinden geliyor… Selo’da diğerleri gibi Alevileri anlayamamış; Sünniler Müslümanlığa sıkıştıramıyorlar, Kimileri İslam’a sıkıştırmıyor kimileri sola soktuklarına bin pişman oluyor ve en son düzlemde liyakatli kadrolara kesinlikle yerleştirilmeyerek devlete de sokulmuyorlar.

“Haydar Haydar” öyküsünde ne var? Önce şunu belirteyim ki: Selo hep simgelerle konuşur ve yazar. Bir şeyin genel kabul görmüş simgelerini gözümüzün içine soka soka tarif eder. Haydar Haydar bir Alevi deyişinde ki simgesel Pir Sultan, ondan öncede Ali’dir Ali. Şimdi öykünüze Haydar Haydar derseniz ve Tuncelili biri yaparsanız Aleviliği ifade ettiğiniz belli olur. Selo da öyle yapıyor.

Siirtli bir Kürt ile Dersimli bir Alevi gencin Türkiye üniversitelerinin birinde devrimci arkadaş olmaları garip kaçmaz. Örnekleri çoktur çünkü. Ancak daha okulun ilk yılının başında bu devrimci birliğin oluşmasını ne sağladı ki eylemden eyleme birlikte koştururlar. Geçmişe dayalı bir mücadele birikiminin buna yol açması lazım. Birlik için güven, sınanmışlıktan geçer not almak, doğru üzerinde ortaklaşma ve gelecek için fikir birliği sağlanmalı. Bunlar olmadan eylemden eyleme koşmaları, koşucu devrimciliği olur.

Dananın kuyruğu burada kopuyor. Dersimli Haydar, hem de Cafer beyin oğlu Haydar, okulunun birinci yılının sonuna gelirken devrimcilikten vazgeçer.

Eeee! Alevi devrimcilikten vazgeçerse Kürt ne yapar?

Tabi ki Kürdün çaresizliği ortaya çıkar “Görkemli hayalleri suya düşer”. Aslında birlikte “az sonra devrim yapacaklardı”. Ah! O Haydar yok mu? “Devrimi belirsiz bir tarihe bırakır.”

Kürt onurlu bir şekilde davranıp Siirt’ine geri döner ve kendisini dayanışma için İzmir’e çağırdığını sandığı Haydar’ın onu kullanıp ondan faydalanmaya çalıştığını anlar. Ve onu “mal mal düşünceleri” içinde yalnız bırakır.

Simgeyle konuşur dediğimiz Selo durup dururken Haydarların devrimcilikten vazgeçişini neden ele alır. Kürt yalnız kaldı mı? Gerçek hayat öylemi? Fili yanlış yerde tutar Selo. Dersimin yiğit oğlu Ali Haydar YILDIZ devrim ateşinde yanarken, ağa değil ama bir Dersimli olan kardeşi Cafer hiç de devrimin onurlu mücadelesinde vazgeçmiş değildir. Şimdi Selo bu Haydar’ı konu etmez de devrimcilikten vazgeçen bir Haydar yaratıp onu hikâye ederse Alevileri yanlışa koymuş olmuyor mu?

Gezi mücadelesinde Ali İsmail KORKMAZ, Berkin ELVAN, Ethem SÜLÜKLER’i yalnız bırakanlar Aleviler değildi. Ölümü kucaklamaktan kaçmadılar. Kimseyi kullanmak değil birlikte mücadele etmekti dertleri. Siirt’ine dönenler yanlış algı ve talimatlara kurban ettiler devrimciliği ve Gezi iyi bir tarihi belgedir. Ankara garında da kucaklaştıkları ölümden hiç korkmadılar çünkü onlar idam sehpasına giden Hüseyin, Yusuf gibi korkuyu Kerbela’da bırakmışlardı.

Alevilere hakaret bu ilk değil tarihte bunun için görevlendirilmiş hacı hocası, maaşlı valisi kaymakamı eksik olmamıştır. Hatta solcular bile Sünnilerin Aleviler yüzünden solculaşmadığını MHP’nin kolayca örgütleme yaptığını söyleyip Alevilere kızdıklarını bile şu sağır kulağımla duydum.

Ayrıca sadece Aleviler mi devrimcilikten vazgeçti? Sünniler, Kürtler, Türkler vazgeçmediler mi?

Sadece o da değil tüm dünyada Sovyetler, Bulgarlar, Arnavutlar, Romenler, Polonyalılar devrimden vazgeçmediler mi?

Bir Macron solculuğuna kalmadık mı? Oda ABD ile emperyal duygular yüklü solculuktan ne zaman vazgeçer bilinmez.

Bu “DAD” kitabını, onu yazan Selo’yu sevmedim. Keşke yazmasaydı ve okutmasaydı bana dedim.

Belki Selo diyecek ki: Bir mizahi yaklaşımdı: kendini adatmasın ve aynaya tekrar tekrar baksın.

Kitap baştan aşağı birliktelik yerine bireysel mücadeleyi seçmişliğe övgü kaplamış. Onu Selo diye önümüze sevin diye koyan örgütlülüğe sırtını dönmüş bireyciliği göklere çıkaran Selo olmuş. Ne çöplükte saklanan Ahmet, ne DAD’ın avukatı Asmin ne de Haydar’ın arkadaşı Serkan kurtaracak bizi şu karanlıktan. Kurtuluş yok tek başına Ya hep beraber ya hiç birimiz…..

Yorumlar (1)

Cafer Yıldız 12 Ay Önce

Değerli dostum sevgili kardeşim yazının her kelimesine yürekten katılıyorum, aynen dediğiniz gibi "selo" nun gerçek yüzünü yazdığı kitapta görmüşsünüz, zira selo yu yanlış yerinden tuttuğunuz ve tarif ettiğinizi doğru tespit etmişsiniz. Ben kitabı okumadım ancak baba oğul Haydar ve Cafer isimleri beni kuşkulandırdı, abi kardeş dememiş baba oğul demiş, bence burada bi' biteniği var gibi. Ali Haydar Yıldız'a yakışır bir kardeş olarak gördüğünüz için çok teşekkür ederim kardeşim. Sevgiyle kalınız sağlıklı kalınız

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.