Ajans Bakırçay
2022-09-21 09:59:59

Bir Vali ve İki Bakan

Mehmet Can Gürbüz

h.dem08@hotmail.com 21 Eylül 2022, 09:59

Uzun bir süredir sayın paşamın yazılarından alıntı yapmıyorum. Bu yazıyı onun devlette liyakata örnek saydığı anılarından birini aktaracağım ki dönemin adamı değil devletin adamı olmak belki ilk anda anlaşılmaz ama geçen süreçte hep doğru insan ve kazananın devletin adamı olduğunu ortaya serer. Tabi çekilen acılar bu dik duruşlu kişiliğinde saygın meyvesi olarak izini yüreğinde, beyninde gelecek kuşaklara aktaracağı bir simge olarak aktarılır.

Diyor ki albayım: “Meslek hayatımda bir çok üst düzey bürokrat ve üst düzey komutanlarla çalıştım. Çok sayıda siyasetçi ve iş adamı tanıdım.

Arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde yaşadıklarımızı konuşur, değerlendirmeler yaparız. Maalesef anılarını yazan da çok azdır.

Keşke yazabilseler...

Şimdi ben bir anımı yazmak üzere kalemi elime alıyorum.

Ve yazmaya başlıyorum. Keyifli okumalar dilerim.

1985-1989 yılları arasında Burdur İl Jandarma Komutanlığında asayiş ve istihbarat şube müdürlüğü yaptım.

Küçük ve şirin bir şehirdir. Hemen hemen herkes birbirini tanır. Antalya’ya çok yakın bir ilimizdir.

O zamanlar yaz sezonunda Türkiye’nin başkenti Antalya derlerdi.

Tüm başbakan ve bakanlar sıkça Antalya’ya gider ve dönerlerdi. Zorunlu olarak da Isparta-Burdur -Antalya karayolunu kullanırlardı.

Bizim görevimizde devlet büyüklerini kendi sorumluluk bölgemizde karşılayıp, emniyetli bir şekilde komşu ilin sorumlularına teslim etmekti.

Bu şekilde çok bakan ve başbakan karşılayıp, uğurlamıştık. Karşılama esnasında ilginç olaylar yaşamıştık.

Şimdi bunlardan sadece bir vali ve 2 bakanımızla ilgili anımı anlatmaya çalışacağım.

Son günlerde liyakat ve sadakat mevzusu basında sıkça tartışıldığından aklıma geldi yazayım dedim.

Yorum ve değerlendirmeyi de size bırakıyorum.

O yıllar ilimizin valisi Sn. İsmail Günindi’ydi.

Tecrübeli, biraz otoriter ve devletin kuralları neyse, tavizsiz uygulayan bir valiydi.

Çoğu yere giderken beni yanına alırdı. Bu yakınlık bazıları tarafından normal karşılanmasa da, hiç umursamaz ve bildiğinden şaşmazdı.

Bir gün beni yanına çağırarak, “Binbaşım yarın bakan Sn. Sudi Türel ve Semra Özal Hanım Ankara’dan gelip Antalya’ya geçecekler, seninle saat 13 00’de buluşup, karşılamaya gidelim. Diğer il protokolü de bizi takip eder” dedi.

Olur dedim ve yanından ayrıldım.

İkinci gün saat 13 00’e doğru Valilik makamına çıktım kısa bir konuşma yaptı.

Sonra Vali beyle binadan aşağı inip, gelenleri karşılamak üzere, kendi arabasıyla il sınıra hareket ettik.

Karşılama yerimize vardık ve protokol sırasına göre yerimizi aldık. Gelecek olan Bakan ve eskortu bizi kolayca görsün diye valimizin bayraklı arabasını ve trafikçilerimizi de biraz ilerimize bıraktık.

Biz yerimizi aldıktan 20 dakika kadar sonra, son model bir çok araba bulunduğumuz yere geldi. Kimdir diye yanlarına gittim. Kim olduklarını sordum, “Biz Isparta’dan geliyoruz, Semra hanımın papatyalar gurubundayız, karşılamaya geldik” dediler.

İyi yapmışsınız dedim. Yalnız önümüzü kapatıyorsunuz sizi biraz ileri alalım dedim.

İtiraz etmediler, görevli polisler onları 50 metre kadar ilerimize yerleştirdiler.

10 dakika sonra da Antalya yönünden çok daha kalabalık bir araba konvoyu geldi. Ağırlıklı olarak hep kadındı. Saç ve kıyafetlerinden Antalya’nın papatyaları olduğu anlaşılıyordu.

Onları da polisler karşılayıp, önce gelen hanımların yanına yerleştirdi.

Artık biz bakanın geliş istikametine göre en baştaydık. Papatyalar bize biraz daha uzak mesafede Semra hanımı bekliyorlardı. Bir sıkıntı yoktu. Protokol görevlileri düzeni istenildiği şekilde sağlamıştı.

Artık bakan ve Semra hanımı gönül rahatlığıyla beklemeye koyulmuştuk.

Polis telsizleri sürekli bakan eskortuyla görüşüp, bulundukları yeri bize bildiriyorlardı.

Çok geçmeden telsiz ekibi, 10 dakikaya kadar bakanın sınırımızda olacağı bileğisini verdi. Bunun üzerine

Vali beyle birlikte tüm protokol iki adım öne çıktık. Vali beyin arabasıyla, trafikçilerimizin arabası da gelenler tarafından kolayca görülebilecek bir konumdaydı.

Derken 10 dakika sonra bakan ve Semra hanımın arabası uzaktan göründü. Vali beyle birlikte, kolayca bizi görsünler diye, geldikleri yöne doğru hafif bir şekilde hareketlendik.

Ancak en başta bakanın arabası olmak üzere, onun arkasındaki tüm son model arabalar önümüzden gelip, geçtiler. Bizi görmezden geldiler.

Haliyle hem şaşırdık, hem de bozulduk.

Anlayacağınız yerimize çakılıp kaldık.

Demiştim ya, valimiz tam devletin valisiydi, protokol kurallarını iyi bilir ve ödünsüz uygulardı.

Ne olacak diye bakanı bulunduğumuz yerden kıpırdamadan takip ediyoruz.

Bir baktık, devlet protokolünü hiç takmayan ve tanımayan sayın bakan ve Semra hanımın takımı, kendilerini karşılamaya gelen papatyaların yanına gidip orada durmaz mı!

Biz ise deyim yerindiyse, orada sap gibi dikili kaldık.

Arabalardan inenlerin, kendilerini bekleyen papatyalarla çok samimi tokalaşmaları, selamlaşmaları, sarılmaları, bağırışları gırla...

Kimse bakan filan da takmıyor. Varsa yoksa Semra hanım.

Biz ise hala beklemedeyiz.

Vali beye döndüm, “Sn. Valim bakan orada yalnız kaldı ne yapalım” dedim.

“Binbaşım” dedi, “Bak devlet protokolu burada onu bekliyor, gelene kadar beklerim, gelmez ise biz de döneriz” dedi.

Ve gitmedi.

Onların da selamlaşma ve kucaklaşma merasimi bittikten sonra, uzun bir konvoy halinde Antalya’ya hareket ettiler.

Bunun üzerine biz de Burdur’a döndük.

Vali beyin makamında oturuyoruz. Canımız sıkkın. Vali bey, “Haydi bir kahve içelim de sakinleşelim binbaşım” dedi. Kahvelerimizi içtik.

Biraz rahatlayınca kendisine, “Biliyorsunuz Sn. Valim bakan Sudi Türel Antalyalı, Başbakan’a çok yakın bir isim. Ayrıca yakinen de gördük, Semra hanımla araları çok iyi, sizin için kötü bir şey düşünmezler inşallah” dedim.

“Ne yaparlar binbaşım?” diye sordu.

Ben de, bazıları böyle yüksek bir makama gelince kendisini “Kuyruklu Yıldız” sanıp,dilediğini çarpacağını düşünür. Dikkat etmek gerekir cevabını verdim.

“Vallahi binbaşım” dedi. “Ben bu ilin valisiyim, devletin saygınlığı ve onuru vardır. O değerleri korumakta benim görevim. Ne yapacakları da hiç umurumda olmaz, ben üzerime düşen görevi yaparım” dedi.

Ve kendisiyle çalıştığım süre içerisinde hep öyle oldu.

8 ay kadar sonra da Kastamonu Valiliğine tayini çıktı.

Yerine Memduh Oğuz İsimli bir valimiz geldi.

O da yıllar sonra maalesef Fetö’cülükten ağır bir ceza aldı. Şimdi cezaevinde yatıyor.

Şimdi geliyorum ikinci bakana...

Demiştim ya, tüm bakanlar yazın başkent olarak kabul edilen Antalya’ya sık sık gelirler diye.

Gösteriş olsun diye bazıları da çok kalabalık ve şatafatlı bir karşılama ister. Öyle olunca da bir çok görevlinin işi aksar. Çünkü beyefendiler dedikleri saatlerden çok sonra gelirler.

Böyle olunca o gün, bizim için bir iş yapmadan gelir geçer.

Keşke böyle olmasa...

Ama her siyasetçi böyle mi davranır?

Tabii ki hayır.

İşte size bir örnek.

Anlattığım bakan Sudi Türel olayından 15 gün kadar sonra Valilikte, Vali bey, Em. Md. ve ben asayiş saatindeyiz. Görüşme bitti, artık kalkacağız.

Ama Vali bey, “Arkadaşlar yarın Bakan Tınaz Titiz geliyor, Antalya’ya geçecek. Burada saat 13 00’de buluşalım birlikte karşılamaya gideriz” dedi.

Olur dedik ve ayrıldık.

İkinci gün oldu ve öğleden sonra bakanımızı karşılamaya gideceğimizden hazırlık yapacağım.

O nedenle sabah erkenden mesaiye geldim çalışıyorum. Vali sekreteri beni 09 00 gibi aradı. Telefonda, “Binbaşım Valimiz saat 10 00’da sizi bekliyor.” dedi.

Ben de herhalde bakan geliş saatini erkene aldı, onun için çağırıyor diye düşündüm. Aceleyle hazırlığımı yaptım.

Ve saat 10 00’da Emn. Md.ile birlikte Vali beyin odasına girdik. Haline, tavrına baktım gayet sakin. Bir yere gidecekmişiz gibi bir durum da sezmedim.

Bize çay söyledi. Çayımızı beklerken, Vali bey, “ Size Sn. Tınaz Titiz’i bugün karşılamaya gideceğimizi söylemiştim. Ama gidemiyoruz. Çünkü Sn. Bakan istemiyor. Şimdi size Sn. Tınaz Titiz’in yol güzergahındaki illere gönderdiği mesajı okuyayım.” dedi.

Ve başladı okumaya.

Sn. Bakan Tınaz Titiz mesajında şunları yazmış.

1.Valiler karşılamak anacıyla yola çıkmayacak. Ben doğrudan Valiliğe geleceğim.

2.Şehir girişinde sadece bir trafik aracı yol göstermek amaçlı bulundurulacak.

3.Bakanlığım ile ilgili hazırlanmış dosya varsa o dosya teslim alınacak.

4.Vali beyden şehir ile ilgili kısa bir brifing alınacak.

0.Brifing sonrası Antalya’ya hareket edilecek.

Mesajın özeti bu.

Mesajı okuduktan sonra aramızda her iki bakanın tutum ve davranışını aramızda konuşup değerlendirdik.

Size bir vali ve iki bakanın devlet anlayışını ve davranışını anlatmaya çalıştım.

Bugünle de kıyaslayabilirsiniz.

Yorumunuz da benim için kıymetlidir.

Başta liyakat ve sadakat dedik ve sözün sonuna geldik.

Saygılarımla...

Lütfi Algün

E. J.Alb.

***

Sevgiyle, sağlıcakla kalın…

Yorumlar (1)

Hatice Yıldız 6 Ay Önce

Anlattığınız olay çok etkileyiciydi Sayın Vali Ismail Günindi 'nin Bakan Sudi Türeli karşılama olayında sergilediği dirayetli ve takdire şayan tutumu günümüzde de gösterebilecek ayarda liyakatli ve mesleki kişiliğe sahip üst düzey bürokratları görevlerde görebilmeyi canı yürekten diliyorum

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.