Çok uzun zamandan, özellikle 2013’lerden bu yana, ülkemizde yaşanan, yaşatılan, bugünlerde daha bir çekilmez kılınan hava; bir yandan acı, üzüntü ve ıstırapları çoğalttı. Diğer yandan da öfkelerimizi büyüttü.
Ülkede hak, hukuk ve adalet kavramları yerle bir edildi. Eşitlik, özgürlük benzeri insanca yaşamanın temelleri olan değerler tümden yok edildi.
Nüfusumuzun yüzde 90’ını aşan büyük çoğunluk; ekonomik alanda olumsuz koşullara mahkûm edildi.
Ülke de hukuk yok edilmiş, yargı emir alan bir kurum durumuna getirilmiştir.
En son ve önemli, anti demokratik, kabul edilemez örneklerden biri, ‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’ ile ilgili “Cumhurbaşkanı Kararının” Danıştay tarafından onaylanmasıdır.
Bu ıstıraplı, zorlu süreçlerde en başta düşüncelerini değişik biçimlerde itiraza dönüştürenlerin yaşatıldığı ağır zamanları, cezaevlerinde karşılaştıkları acımasızlıkları bir kaç yazıyla dile getirmek istedim.
Ve öncelikle cezaevlerinde yaşanan zorbalıklar ve acılardan söz etmek istiyorum…
Elbette, Ülkemizde özgürlükler alanı hep mayınlı oldu. Demokrasi ve özgürlük savaşçısı gençlerimizin idam edilmeleri, 12 Eylül sonrasında ilerici-demokrat-sosyalist kesimlere, yurtsever aydınlarımıza çektirilen acılar unutulmadı.
Ne var ki. Özellikle AKP iktidarının yaklaşık olarak son 10 yılından bu yana izlediği anti demokratik, hak, hukuk tanımayan politikaları, “Tek Adam” yönetimiyle Faşist bir tırmanışa geçti ve hak, hukuk, demokrasi tümüyle yok edildi.
Bugün ceza evleri; demokrasi ve özgürlükler yanlısı, düşünce ve görüşlerini yaşama geçirmede, bu doğrultuda mücadele edenlere destek verme ve katkı koymada aktif olan kişilerce dolduruldu.
Hastanelerde yoğun bakımlarda bulunması gereken hasta tutuklu ve hükümlüler Adli Tıp Kurumu imzalı raporlara dayanılarak içerde tutuluyorlar. Aysel Tuğluk, HDP Eş Genel Başkan Yardımcılığı görevindeyken, 29 Aralık 2016 tarihinde tutuklandı. 6 yıldır Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Tuğluk’a tutukluluğunun 5'inci yılında ‘demans’ tanısı konuldu.
Aysel Tuğluk, 16 Haziran’da, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın bilimsel mütalaası ile birlikte cezanın infazının ertelenmesi için Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvuru neticesinde Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’na günübirlik götürülmüştü. ATK’nin 22 Haziran 2022 tarihinde hazırladığı bu son raporda da “Cezaevinde kalabilir” denildi.
Hangi adalet anlayışı, hangi vicdan böylesi bir sonuca varabilir...
Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun anti-demokratik ve zorbaca sürdürülmesi nasıl kabullenilebilir..
Gezi Parkı davası 25 Nisan'da tamamlanan duruşmayla hükme bağlandı. İş insanı Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına; diğer sanıklardan Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi de 18'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bu anti-demokratik uygulamalar ile vicdanlarımız ve sabırlarımız mı sınanıyor?