Ajans Bakırçay
2020-01-06 15:17:41

Kasım Süleymani

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 06 Ocak 2020, 15:17

Ortadoğu’da ABD ile savaşan gruplara komuta eden, Irak’ta ABD ile İran arasındaki pazarlıklarda söz sahiplerinden biri olan İranlı General Kasım Süleymani, Donald Trump’un talimatıyla Bağdat’taki füze saldırısında paramparça edilerek öldürüldü.

Kasım Süleymani, İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanıydı.

Bağdat’ta Şiilerle de Sünnilerle de arasının çok iyi olduğu söylenen Süleymani’nin katledilmesinden sonra İranlılar ayağa kalktı. Binlerce, milyonlarca İranlı işlenen cinayeti protesto için alanlara dökülüp intikam yemini etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, suikast sonrasında İran Cumhurbaşkanını aradı.

TRT’nin İngilizce yayın organı TRT World’ün resmi twitter hesabından yapılan bir bilgiye göre Erdoğan’ın Hasan Ruhani ile yaptığı telefon görüşmesinde ‘Şehit’ sıfatını kullanmadığı öne sürüldü.

Doğruluğu henüz teyid edilmeyen bu konu, insanı düşündürüyor.

Libya’da çarpışan iki grup arasında Müslüman Kardeşler Örgütü’nün/Sarrac’ın tarafını tutan ve ona destek olmak üzere harekete geçen RTE, Trump’un talimatıyla katledilen General Kasım Süleymani için 'Şehit' sıfatını kullanmadıysa bu bizi şaşırtmaz.

Umarız, katledilen general için 'şehit' sıfatını kullanmıştır.

Milyonlarca İranlının Şehit Süleymani için ayağa kalktığı şu günlerde RTE’nin içinden gelmese de 'şehit' sıfatını kullanması en azından karşılıklı komşuluk ilişkileri gereği zorunluluktur.

Aksi ise problem yaratmaktır.

Bu, hassas bir konudur ve RTE, bunun ayrımında olmalı. Olmalıdır.

Yoksa… Türkiye’yi ve Türkleri-Kürtleri çok sevdiğini bildiğim İranlılar, hiç de uzak olmayan bir tarihte Libyalılaşacaktır. Türkiye karşıtı olacaktır.

İranlıların; ulusal onurları konusunda, edebiyat ve sanatta olduğu gibi Amerikan Emperyalizmine karşı dik durma ve mücadele konusunda ne kadar militan ruhlu olduklarına Tahran günlerimden tanığım.

Amerikan Büyükelçiliği binasının önünden geçiyorken görmüştüm duvarlarındaki antiemperyalist ruh taşıyan o sloganları ve afişleri.

Konuştuğum genç yaşlı, erkek kadın her Tahranlı “Amerika, bize bir yanlış yapacak olursa hepimiz meydanlara çıkarız. Çoluk çocuğumuzla, annemiz babamızla… İnsanımıza ve toprağımıza yan gözle bakanı cezalandırırız biz. Ölüm pahasına!”

Antiemperyalist bilinç ve özellikle de Amerikan karşıtlığı çok açık görülüyor İran toprağında.

Giden, illâ ki görür bu gerçekliği.

Ortadoğu ve Yakın doğudaki İran gerçeğini en iyi bilenlerden biri de Donald Trump olmalı.

Dolayısıyla bu saldırı, İran halkına yapılmış bir saldırıdır.

İranlı bunun ayrımında. Bu nedenle de şimdi intikam ateşiyle yanıyor.

Nitekim Trump için “IŞİD gibi, Hitler gibi, Cengiz gibi, hepsi kültürlerden nefret ediyor. Trump, takım elbiseli bir terörist!” açıklaması yaptıkları gibi, öte yandan da Kum şehrinde yer alan ve Şiiler için son derece önemli olan Cemkeran Camisi’nin kubbesine 'intikam' anlamına gelen kırmızı renkli savaş bayrağını çektiler.

Görünen o ki çok da uzak olmayan bir zamanda, belki yarın/belki de iki gün sonra İran, şehit generallerinin intikamını alacağa benzerler.

İntikam, ilkel bir duygu olsa da…

İran’daki ve Irak’taki Amerikalıların diken üstünde yaşadıklarını Trump kesinlikle biliyor. Oğlu, damadı ya da herhangi bir yakını her iki ülkede paralı asker olmadığından dökülecek kan umurunda değil Artiz Trump’ın.

İran’ın intikamından rahatsız olacağı da yok. Çünkü Trump’u savaş, saldırı, gözyaşı ve kan besliyor. Satılacak tank, top ve uçak onun hesabı… Trump, dünyanın jandarmalığını yaptığı için bunu hep yapacak.

İranlıların damarına dokunur gibi, telefon görüşmesinde katledilmiş generalleri için 'şehit' sıfatını kullanmadığı söylenen RTE’ye ne buyrulur…

İran, yüzyıllardan bu yana komşumuz.

Ayrı dil konuşuyorsak da dinimiz aynı. Kültürü, bildik bir kültür.

RTE, zor durumda…

Şehit dese, çocuklarını okuttuğu ülkenin jandarması kızacak.

Demese, İranlı kardeşlerimizi, karşısına alacak.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı/Sosyoloji Profesörü Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yozgatlı İşletmeci Fuat Oktay bir açıklama yapsa da öğrensek şu işin gerçeğini…

Şehit dedi mi demedi mi?

****

7. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ince ruhlu ve bir hukukçu.

Tahran Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Ardından Büyük Britanya’ya giderek İskoçya’daki Glasgow Caledonian Üniversitesi’nde dirsek çürütmüş biri.

Hukuk alanında hem master hem de doktora yapmış bir bilim insanı.

Üstelik iyi derecede Fransızca, Almanca, İngilizce, Arapça ve Rusça biliyor.

Amerika’da meme kanserinden ölen İranlı Kadın Matematikçi Prof. Meryem Mirzakhani için 'Yüce İranlı' sıfatını kullanan ve onun ölümünden büyük üzüntü duyan Ruhani’nin ülkesinde bu ölüm İran’ın bütün gazetelerinde başı açık Mirzakhani olarak gösterilmiş ve duyurulmuştu.

Giyim kuşamdaki katı uygulamalara karşın…

Mirzakhani, ‘Matematiğin Nobeli’ olarak bilinen Fields Madalyası sahibiydi ve henüz 31 yaşındayken matematik profesörü olmuştu.

Ruhani, ölümüne çok üzülmüş ‘Mirzakhani’nin ölümü yürek parçalayıcı’ demişti.

 Hasan Ruhani ne de olsa üniversite bitirmiş/doktora yapmış/çok dil bilen bir bilim ve siyaset adamı.

Karşısındakinin halinden anlayan biri…

RTE, öldürülen general için 'şehit' sıfatını kullanmamış bile olsa Ruhani, aldığı terbiye ve eğitim gereği bunu sorun yapmaz herhalde.

82 milyon İranlı?

Bilemem.

İnsan konuşurken diline dikkat etmeli.

Eline, diline ve beline sahip çıkmalı insan.

****

Cumhurbaşkanımız, “Site kültürü bizim kültürümüz değil ama maalesef şu an bir site kültürü ülkemizde egemen olmaya başladı. Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız.” dedi birkaç gün önce.

Ne diyeceğini bilemiyor insan. Sayın Cumhurbaşkanı, etrafı duvarlarla çevrili yedi villanın olduğu bir sitede oturmuyor mu? (Saray’ın dışında kalan günlerinde)

Hem o kibrit kutusu gibi binaların yüzde 80’ini devlet eliyle TOKİ yapmadı mı?

****

Cumhurbaşkanı, Şehir ve Güvenlik Sempozyumunda konuşuyor:

“Hollanda ve Paris’te polisler kadınları yerlerde nasıl sürüklüyorlar, ellerindeki coplarla bayanları nasıl dövüyorlar, insanları nasıl dövüyorlar. Bütün bunlar oralarda yaşananlar… Ekranlarda izledik. Türk polisi buna benzer bir şey yapsa bunlar dünyayı ayağa kaldırırlar.”

Birkaç saat sonra mı…?

İstanbul Üniversitesi’nde indirimli öğün sayısının düşürülmesi ve kahvaltının kaldırılmasını protesto eden öğrenciler polisler tarafından tekmelerle, tokatlarla ve coplarla dövüldüler.

İçişleri Bakanının/devletin talimatıyla…

****

Cumhurbaşkanı hiç konuşmasa mı acaba…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.