Plastik Cerrah ne dedi?

Hekimlere olan aşkım bir başkadır. Her zaman söylerim bunu.

Lise sonrasında çok istedim tıp fakültesinde okumayı… Hatta tıbba girmeden branşımı bile seçmiştim: Göz doktorluğu…

Şimdi okuyor olsam herhalde plastik cerrahiyi tercih ederdim.

Çünkü doğuştan gelen ya da herhangi bir kazada ortaya çıkan sevimsiz fiziki kusurları düzeltmek ve hastalarımı mutlu etmek beni çok mutlu ederdi.

Kaşı gözü, saçı, boyu postu çok güzel olup da bu güzelliği gölgede bırakan Fatihimsi bir buruna sahip kızlara ise öncelik tanırdım. Sevimsiz burnu nedeniyle hep gerilerde durmaya çalışan kızlara kıyamıyorum zira…

Tebriz’de dolaşırken caddede, sokakta çok sayıda burnu bantlı kızlar görmüştüm. Meğerse özellikle burun estetiği konusunda Tebriz Üniversitesi Tıp Fakültesi markaymış.

Burunları hokka gibi güzel kadınların çokluğu, plastik cerrahide bu üniversitenin başarısındanmış. Almanya’dan, Fransa’dan gelenler bile oluyormuş.

***

İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olan Dr. Cemil Tugay’ın bir televizyon programında "Plastik cerrah olmamdan gelen şöyle bir katkım olabilir: Kentsel, kamusal alan tasarımında çok yenilikçi bir bakış açım olduğunu düşünüyorum. Ben plastik cerrahlık yaparken hep doğallık taraftarıydım. Yaptığımız işin doğal görünmesi gerektiğini çok önemsiyordum. Öyle bir iddiam vardı ki- hastalarım bilir bunu- ameliyat olmuş insanın ameliyat olduğu belli olmasın diye çok uğraşırdım. Bu doğallığı belediye başkanlığımda doğayı kentle buluşturarak, yani kentin içerisinde daha fazla doğanın olmasını da sağlayacağımı, aynı anlayışı belediye başkanlığımda sürdüreceğimi ifade etmek istedim" deyişi, keşke belediye başkanları hep plastik cerrah olsa dedirtti bana.

Yeşil alanları imara açan, dere yataklarına bina inşa edenler kentin estetik dokusuna ne kadar zarar verdiklerini bilseler de rant uğruna kentleri talan etmeye devam ediyorlar ve buna da siyasi iktidarın göz yumduğunu bilmeyen yok!

Etik, güzel ahlak, empati sözcüklerinin ne anlama geldiğini bilmeyenler için arada bir Cemil Tugay’ı televizyonlara çıkarmakta sayısız yarar var. O programda şöyle devam etmişti sözlerine: "… Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Cumhurbaşkanından en alt kadrosuna kadar şu anda Türkiye’de yaratmaya çalıştığı bir şey var. O da şu: Genel merkezle, daha doğrusu merkezi hükümetle uyumlu olan adayları seçin. Yatırım alabilmeniz için buna ihtiyaç var" gibi bir söylem içindeler. Bunu etik bulmuyorum. Bu, demokrasiye ihanettir açıkçası. İnsanları bırakacaksınız, kendi yerel dinamikleri içerisinde doğru buldukları adayları tabii ki kendileri seçecekler. Onlara böyle bir tehditle rüşvet karışımı bir şey söylememeniz lazım. Çok ayıp!

Hekim siyasetçinin farkı!

İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Bergama Belediyesi’ne başkanlık için iki hekim tercih edildi.

Rakipler bazı yerleşim merkezlerinde birbirlerini yercesine siyaset yapıyorken Bergama’daki çocuk hastalıkları profesörü olan Tanju Çelik, "Ben yapacaklarımı anlatırım. İşimle ilgili konuşurum" diyor sadece. Pollyanna’yı üç dört kez okumuş olmalı…

Cumhurbaşkanı ne yapıyor?

Söylemeye gerek var mı?

İkide bir ekonomist olduğunu söylüyor fakat ülkenin ekonomisi yerlerde sürünüyor. Pazar yerleri akşam olunca yerlere dökülen yiyecek artıklarını toplayan yaşlı kadınlardan geçilmiyor. Kadıköy’deki bir pazar yerinin görüntüsü yürek parçalayıcı.

Her iki hekim ise sorulmadıktan sonra hekim olduklarını bile söylemiyor.

Gönül istiyor ki Cumhurbaşkanı ile Cemil Tugay bir televizyon programında karşı karşıya gelip konuşsunlar. Seçmenler de farkı görsünler.

Bu arada ben de plastik cerrahların kulaklarına kar suyu kaçırmış olayım: Hep burun estetiği, hep dudak dolgusu ve botoks ile zaman geçirmeyin, biraz da ağzını açtığında hep kötü/ kaka sözcükler dökülen siyasilerin ağız ve dil estetiği konusunda düzelmeleri doğrultusunda çabalarınız olsun.

Kulaklarımız kötü sözcüklere doydu artık!

Ezcümle, memleketin dört bir köşesinde Cemil Tugay ve Tanju Çelik gibi başkanlar görmek istiyorum ben.