Gazetemizin yazarlarından Recai Şeyhoğlu hocam, 19.04.2022 tarihli “CHP’ye küçük bir uyarı” başlıklı yazısında "Son aylarda CHP, sağ kesimden oy alma hesaplarına yönelik, CHP’ye hiç de yarar sağlamayacak söylemlere kaptırdı kendini.
Yeni bir Ekmeleddin olgusu yaşanmaz umarım! Belli ki Ekmeleddin’den ders alınmış değil."
"Aslı varken kim suretine rağbet eder?" der büyüklerimiz. Yalan mı, yanlış mı?
CHP bu türden söylemlerle AK Parti’den ve MHP’den oy alabileceğini düşünüyor.
Sağda konumlanmış seçmene şirin görünme çabası da bundan!
Laiklik konusundaki ikmale kalmışlık ve ‘helalleşme’ çığlıkları, CHP’yi güvenilir adres olmaktan uzaklaştırıyor" diyor. CHP’nin sol olduğu, hâlâ solda durduğu ancak sağa doğru meyletme niyetinin güvenilir adresten uzaklaştırır tedirginliği yaşattığına inanıyor.
CHP konusunda en çok iktidarın, komünist, dinsiz ve bölücü zalim bir parti CHP haykırışları duyulurken ülkemiz ulusal kanat temsilcileri, Atatürkçü siyasal hareketler onu sağa kaçtı artık sağcı bir parti diye sesleniyorlar.
Aslında 40 yıl öncesi yorumlar dönüp şöyle baktığımızda, Karaoğlan efsanesi sürecinde CHP nasıl bir siyasal saflanışta yer almış bakalım.
Prof. Yalçın Küçük, "Bu ülkede 1940 yıllarında bir imalathane açıldı. Türkiye burjuvazisi, emperyalist kampta yerini alırken kendisine yüksek bir fiyat biçtirebilmek için, demokratlardan sosyalist ya da komünist imal etti. Türkiye, 1950 yıllarının soğuk savaş dönemini büyük bir suskunluk ile geçirdi. Bu ülke, 1960 yıllarında demokratlardan mamul sosyalistlerin öncülüğünde ve hep birlikte Leninizmi keşfetti. Türkiye, 1960 yıllarında kendi sosyalistlerini üretti. Doğal sığlığıyla. Bu toplum, 1970 yıllarında yeni bir imalathane kurdu. Sosyalistlerden demokrat imal etti. Türkiye burjuvazisi bunu kolaylıkla yaptı. Bu toplum 1980 yıllarına kendini sosyalist ya da komünist sanan demokratlarla girdi. Pek çok sayıda." (Sosyalist İktidar Nisan 1980 7. Sayı Sayfa 4)
“CHP hep 'kurtarıcı' rolündedir. CHP hep kurtarır veya kurtaramaz. Ama hep 'kurtarıcı' olduğuna inanır. Unutulmamalıdır, 27 Mayıstan hemen önce CHP Genel Başkanı İnönü, Menderes’e 'Sizi ben bile kurtaramam' diye yeni bir ün yapmıştı... CHP hep 'kurtarır'. Böyle 'kurtarıcı tablolar', biraz da, CHP’nin özgürlüklerin kısılmasına istekli ve razı olduğu zamanlar ortaya çıkarılır." (Sosyalist İktidar Nisan 1980 7. Sayı Sayfa 28) diyordu.
Görüldüğü gibi sosyalist kanatta CHP’nin sol olmadığını, sadece geniş halk kitlelerin umut ettiği, sol yapıların kuyruğuna takıp sürükleyen bir parti olarak gördüler. Sağın milliyetçisi, dincisi korkular saçarak tehlikeli sol diye, devletçi sol diye öcü olarak sunduğu CHP’yi sol yapılarda sol görmüyorlardı.
Prof. Yalçın Küçük, "Şimdi Türkiye son derece sessiz. Türkiye’de herhangi bir şey yok. O dönem çok canlanmıştı Türkiye. Sabahattin gibi bir yığın adam çıkıyordu herkes konuşuyordu, şimdi konuşan yok. Türkiye’de bir muhalefet falan da yok. CHP’nin içinde hiç CHP’li yoktur. Kılıçdaroğlu CHP’li değildir. Örneğin; Ekrem İmamoğlu’nun CHP ile ilgisi yoktur. Üç gün önceye kadar oralardan buralardan alınmıştır. Bunların hiçbiri CHP’li değildir. CHP’li olan bir kişi vardır. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu. Gayet açık, Kılıçdaroğlu dahil hiçbiri CHP’li değildir. CHP, toplama bir partidir." İlan ediyor günümüz CHP’sini. Artık sol parti olmayı bırakın, CHP’li bile kalmamış CHP’de. O yüzden muhalefet olma olasılığı da yok diyor.
Sol olarak görmek isteyen sol kesimde CHP’nin kitleleri artık muhalefet olarak sokağa taşırarak bir muhalefet direnişi örgütlemesini bekliyor, istiyor. İktidar da tam tersine CHP’yi sokakları terörize eden parti ilan ediyor.
Bir beyefendi "Utanmadan sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün 15 Temmuz’da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi evvelallah alırsınız. Bizler Cumhur İttifakı olarak hepinizi önümüze katar, gideceğiniz yere kadar kovalarız. Sokaklara döküleceklermiş, ya siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Cumhur İttifakı sizi gideceğiniz yere kadar süpürecektir" deyince CHP’nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Beyefendi bizim sokağa çıkmamızı istiyor anladığım kadarıyla, çıkmayacağız. Zorlayacak, baskı kuracak, çıkmayacağız. Sandıkta gereğini yapacağız… Özel bir çatışma alanı yaratmak istiyorlar, o tuzağa düşmüyoruz. Onun beklediği, hayal ettiği bu. 15 Temmuz örneğini de bunun için veriyor. Bizim kitabımızda sokağa çıkmak yok ama haksızlığa uğrayan herkesin hakkını arayacağız, demokratik yollardan arayacağız." diye konuştu.
CHP’nin nerde durduğu kadar onu sorgulayanlarında durduğu ve ona baktığı yer önemli. Sol adına konuştuğunu söyleyen Vatan Partisi lideri, iktidar partisini anti-emperyalist ilan ederken CHP’yi ABD işbirlikçisi ilan ediyor.
Recai Şeyhoğlu hocam, sol olarak buluyor ama yalpalamasını, sağa doru el uzatışından tedirgin oluyor. Soldan uzaklaşıyor korkusuna kapılıp uyarma ihtiyacı duyuyor.
CHP içinde mücadele eden sol kişiler, yapılar nasıl bakıyor?
CHP içinde sol kanat temsilcilerinden İlhan Cihaner, Birgün Gazetesi 04.03.2022 tarihinde köşesinde “İttifaklar zaten “benzemezler” arasında kurulur. Bu ittifak da önemlidir. Belki de “masaya” getirilecek eleştiri “çok fazla birbirlerine benzemiş” olmalarıdır.
Masanın büyük bileşeni CHP için ayrı bir değerlendirme şart. Başta açıklama tarihi olarak 28 Şubat tarihinin seçilmesi ve öncesinde Erbakan anmasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Erbakan’ın hayatının, kendilerine nasıl bir gelecek kurmak zorunda olduklarını ve omuzlarındaki sorumluluğu göstermesi açısından da yol gösterici olduğunu, bu yol göstericiliğin en önemli işaretinin de ömrünü vakfettiği, kurucusu ve önderi olduğu siyasi hareketin "milli görüş" adını taşıması olduğunu” belirten konuşması artık “muhafazakâr seçmene seslenmek” amacının aşıldığını “ideolojik teslimiyete” varıldığını gösteriyor.
Tüm süreç siyasal islam ve sağın retorik ve stereo-tipleri ile okunup ona göre pozisyon alınır oldu. Bu durum “masayı bir ara tutmak” için görünse de hep vurgulamaya çalıştığım üzere CHP tabanını da dönüştürüyor. Ama en önemlisi AKP’nin yıllardır inşa etmeye çalıştığı hegemonyayı yeniden yeniden üretiyor. Umarım bu olup bitenleri coşkuyla alkışlayan partimizin anlı şanlı “solcuları” biraz kafa yorarlar bu gidişata!” diye yazarak CHP tabanının aslında sağa dönüştürülme çabalarının olduğu, birbirlerine benzemez denilen partilerin masa etrafında birbirlerine baka baka kararak benzeştiğini ifade ediyor. Çareyi parti içinde ki solcuların durum tespiti ve çözüm üretecek düşünüşler, emekler göstermesini bekliyor.
Yalçın Küçük, Yürüyüş Dergisinin 10 Ağustos 1976 tarihli 70. Sayısında CHP için şöyle bir tespiti vardı: “CHP, Cumhuriyet tarihinde hep umut oldu. Hep umutları kırdı. CHP, hep umut olup sık sık umut kırması Silahlı Kuvvetler yönetimine açılan bir kapı oluyor.”
Bu durumda eski CHP’li kalmamış olması nedeniyle belki artık sosyalistlerinde artık, onun kuyruğuna takılalım yarışına girmeyecekleri ortaya çıktığına göre, askeri darbecilere yol açması, halkında, darbe yapılarak mevcutlardan kurtulma beklentisi kalmadığından, hedeflerin yüksek ve ileri tutulmadığı bir kurtarıcılık işlevi yüklenileceğinden, umutların kırılma süreci olmaz dilerim. Çünkü CHP, tek başına değil motor güç olarak ancak masalar ve ittifaklar kurarak iktidar olma yarışına giriyor. İktidar olabilir mi? Sadece hükümet mi olur? Partide sol kanat düşünüp, emek vererek solda döndürebilir mi? Ya da solda tutabilir mi? Zaman gösterecek.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın…
Ayşe İnkaya 3 Yıl Önce
Çok doğru tesbit etmişsiniz, Solun yanlışları, basiretsizliği, sadece konuşmada idael olması, davranışlarına ve yaşamına gmrüşünü yansıtamaması, bu ülkeyi AKP ye teslim etmiştir. Hatta başkanlık yolunu açmıştır. Çok kritik bir dönemde, nasıl büyük bir gaf ve CHP yi destekleyenlere hainliktir, Ekmelettini aday çıkarmak. Daha bir sürü söylenecek söz var ama sadece yazıklar olsun diyorum.