Geçmişinde her yanı su gölleri, dereleri, çeşmeleri hele hele üç yanı denizle çevrili Anadolu’ya gelmişiz uzak Asya’dan. Su ve bereketi için yurt edinmişiz. İnsan vücudunun büyük bir kısmı sudan oluşuyor olmasına karşın ne yazık ki ne suyun ne de kıymetinin farkındayız. İngilizler“ Su akar Türk bakar “dememişler bizim için. 22 Mart Dünya Su Günü sessizce geçiştirildi. Herkes bir ucundan o gün için bir şeyleri, birilerini andı ancak bu yılki “yer altı suları” temalı Dünya Su Günü içinde ayrımsız hepimizin yaptığı es geçmek oldu. Sadece birkaç iyi niyetli köşe yazarının kaleminde, uyarıcı ve hatırlatıcı yazılar dışında, özen göstermek, bilgi almak – vermek maalesef olmadı. Hem de insanın hayatta kalabilmek için suya bu denli bağımlıyken.
Neden su önemli:
1.İçerek ihtiyacımızı gideriyoruz.
2.Temizlenmekte kullanarak hijyeni sağlıyoruz
3.Tarımda ve hayvancılıkta kullanarak, en önemli yaşam girdilerimizi üretiyoruz.
4.Deniz, buzul vb. su kaynaklarıyla iklim koşulları şekilleniyor ve turizmden ulaşıma kadar en önemli kaynağımız oluyor.
***
Yağmur yağmayınca barajlarda ki doluluk oranını haberi yapılır. Bu bize sadece bu yıl içeceğimiz su sıkıntılı mı olacak kaygısı dışında hiçbir tedirginlik yaratmaz. Örneğin Çandarlı’nın en temel sorunlarından biri su, temiz su. Her yaz, sitelerin en çok şikâyetçi olduğu bu sorun en yakıcı şekliyle insanımız hissederdi.
Kontrolsüz ve plansız yapılaşma, yerleşim alanı oluşturma sonucunda yeraltı sularımızın azaldığı, yeraltı sularını besleyen akışların bozulup, gerek yeraltı sularının gerekse yerüstü sularının kirlenmesine yol açtığı belirleniyor. Yağışlar sonrası yağmur sularının yeraltına inmeden direk denize ulaşması yeraltı kaynaklarının cılızlaşmasına yol açıyor.
BM çevre programının verileri vahim bir tablo sergiliyor. Araştırmaya göre yeryüzünde yaklaşık 884 milyon insanın temiz ve içilebilir suya erişimi bulunmuyor. 2 milyar 700 milyon insan tuvalet ve diğer sıhhî şartlardan uzak yaşıyor. BM’ye göre “İçme suyu eksikliği ve sıhhi olmayan koşulların neden olduğu hastalıklar, savaşlarda olduğundan daha fazla insan kaybına sebep oluyor.
Artan nüfus, elde ettiğimiz yeni alışkanlıklar kullandığımız kişi başına su tüketiminin daha da arttığını öngörmektedir. Artık atlara bini uzak diyarlara gideceğimiz dünyada kalmadı. Her bir köşesi teknoloji ve sanayi devi sermayederlerce kapışılmış, bize yer tutun diye hoş görü göstermezler. Ve bizde gönül fethetmeğe geldik desek de bunun çözüm olma ihtimali yok.
O nedenle Anadolu üzerinde sorumluluğumuz derin. Su satmak dışında çözüm bulması gerekmekte olan kurumlarımız bir an evvel toplumun bilinçlendirilmesinden çok imar planları ve yerleşim yerlerinin seçiminin planlanması üzerinde yoğunlaşmaları doğru olur.
*******
Bir şiirimle yazıyı sonlandırıyorum:
ÖZLEM
Bütününü yüklenince, tek başına zorlandım.
Bir su kenarına sıyırıp koydum acılarımı
Yazgımı sıyıramadım.
Ne mutluluklar ummuştum; el değmemiş
Kahırlardan sıyıramadım.
Daha öpmeye doyamadan iki kuzumun
O küçük parmaklarını öperken ki; kokularına
Bakışlarına
Gülüşlerine
Ne ayrılığımı ne de özlemimi sıyıramadım.
Dayan bile demem kalan ömrüme
Dünyanın kahpeliklerinden sıyrılamadım.
Sevgiyle, sağlıcakla kalın…
Yasemin Özbek 3 Yıl Önce
Kalemine sağlık.Suyu çıkar Dünyadan, geriye viran kalır.