Ajans Bakırçay
2020-12-12 20:20:14

Taciz, İfşa ve Linç

Aysel Korkut

12 Aralık 2020, 20:20

Taciz Arapça bir sözcük. Rahatsız etme, tedirgin etme anlamı taşıyor.

İfşa, yine Arapça bir sözcük, gizli bir şeyi açığa çıkarmak, yaymak demek.

Linç İngilizce kökenli bir sözcük. Birden çok kimsenin, kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi demek oluyor.

Tacizin türlü türlüsü var. Dünyanın en rezil işidir taciz ki, tacizi yapanın öncelikli derdi eğlenmektir. Tacizci, tacizinden zevk alır ve galiba taciz ettiği kişinin de bundan zevk aldığını düşünür-zanneder. Bu zan empati eksikliğinden, toplum tarafından şişirilmiş egonun daha da şişip şuurunu kaybetmesinden, fikir fakirliğinden vb. kaynaklanan son derece zavallı ve salak bir zandır.

Diğer yanda, taciz edilen ya korkar siner ya “Bana böyle davranma cesaretini ona ben mi verdim?” diye kendini sorgular, kendini suçlar, yıllarca bunun etkisinden kurtulamaz ya da tepki verir.

Taciz edilenin etkilenme derecesi, birçok etkene göre değişiklik gösterir. Bu etkenler, yetiştirilme tarzı, özgüveninin durumu, kişinin yeterliliği, yetersizliği, yaşı, olgunluğu, bilinç düzeyi vb. şeklinde sıralanabilir. Etkilenme derecelerinin nelere bağlı olduğunu daha geniş açıklamaya çalışmak benim işim değil, çünkü uzman değilim. Bunu ancak psikologlar yapabilirler.

Ancak kendi yaşamımdan örnek verebilirim. Örneğin gençliğimizde dört arkadaşımla birlikte yaşadığımız bir taciz olayı bende bugün bile kabuk bağlayamamış bir yara iken, diğer bir arkadaşım bugün bunu gündeme getirdiğimde olayı hatırlamakta zorlanabilmiştir.

Susma ve ses çıkarma davranışları kadın nesiller arasında da bir hayli farklı. Buradaki farkı anlayıp anlatmak da uzman işi ama ben de kendi kavlimce bir şeyler söylemek isterim. Şöyle:

Bugün çıkabilen sesler, kan tükürüp kızılcık şerbeti içtiğini söylemeye ve hep susmaya şartlandırılarak yetiştirilmiş kadınların, o anlayışa isyanla yetiştirdikleri kızlarının ve torunlarının sesleridir. Eski nesil kadınları ses çıkarmamakla, hallerinden memnun olmakla suçlamadan önce bunun farkında olmak ve ona göre konuşup yazmak iyi olabilir.

Bunun yanı sıra tacizden de halinden de memnun olanlar elbette vardır. Bu durumu kârlı hâle getiren, bir yerlerden bir şeyler kapmanın aracı olarak kullanan kadınlar. Bilmem kimin kendisinden kırk yaş küçük sevgilisi gibi haberleri bulup ortaya serebiliriz. Ayrıca taciz eden kadınlar da vardır. Mobbing uzmanı olanlar da. Ama bütün bunlar şimdilik konu dışı.

Konumuz taciz, ifşa ve linç.

Çocuk tacizi var, kadın tacizi var, oğlancıların erkek çocukları tacizi var, hayvan tacizi var, teşhircinin tacizi var, sözle taciz var, elle taciz var, telefon sapıklarının tacizleri var, sonu tecavüzle biten taciz var, küçük düşürmeye yönelik tacizler var; düşmana taciz ateşi-atışı-uçuşu var. Var da var.

Lincin sözlüsü, taşlamalısı, sopalısı, dövmelisi, yakmalı yıkmalısı, dumanda boğmalısı, recm etmelisi var. Şimdilerde bir de sanalı var.

Sanalı son zamanlarda pek sık yaşanır oldu.

Çünkü artık hayatlar sanal. Kavgalar sanalda yapılıyor, tacizler sanalda gerçekleşiyor ve insanlar birbirlerini artık sanalda ifşa ve ardından linç ediyorlar. İfşa bir anda lince dönüşebiliyor. O aşamaya gelindiğinde sanala atılan her söz, recmedenin attığı taşla eşdeğerde olabiliyor. Yangına taşınan ateşle, benzinle; kalbe saplanan bıçakla vesaireyle; kafa kesmeye davranan kılıçla eşdeğerde olabiliyor tek bir söz. Ve sanal linç, hedef alınan kişiyi yere yapıştırmadan, yok etmeden durulmuyor. Çünkü linç, kendilerini maskeleyen birden çok kimsenin, kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi demek… Öl-dür-me-si demek…

Biz kadınlar öfkelenmekte haklıyız, yerden göğe haklıyız, aksini söyleyen halt etmektedir ama linç başka bir şey. Yazarına düşman olurken kitabına da düşman olmak daha başka bir şey. Vurun abalıya ölene kadar durumları, tehlikeli durumlar. “Sinirliyiz’ ile başlayan cümlelerle ifşaya başlayanlar, bu olay lince evrildiğinde, eşini öldüren sinirli kocaları haklı çıkarmak gibi bir hatanın içine düşebiliyorlar. Beğenmediği şairleri otele doldurup yakan sinirlilerle benzer bir ruh haline girebiliyorlar. O zaman da “Demek sinirlenen her şeyi yapabilir, sinirlendiren de her şeye müstahaktır, öyle mi?” diye sormak gerekiyor.

Hayır, öyle değil.

Linç, hiçbir koşulda hiç kimse için doğru bir davranış olamaz.

Peki, linç etmeyelim de ne yapalım?

Ne yapılabileceğini tartışalım ve en doğru yolu bulalım.

Her sabrı taşan lince mi girişmeli?

“Uykuların Kaçsın” eylemi iyi değil mi? Herkesi davranışlarına dikkat etmeye mecbur bırakacak, artık hiçbir erkek, bir kadını öyle rahat rahat taciz edemeyecek. Bu yetmez mi? İçimizi soğutmaz mı?

Değilse lince devam ama ben linçte yokum.

Yok etmek hiçbir zaman çözüm değil. Linç, kadınları, karısını öldüren sinirli kocalara, sinirli otel yakıcılara benzetiyor, gerçekten benzetiyor. Durun, soluklanın ve uzaktan halimize bakın. Bu benzerliği ben görebiliyorsam herkes de görebilir.

Uçkuruna sahip olamayan yazarlarımızın, yayıncıları tarafından çöpe atılıvermeleri ayrı bir konu. Tecavüzler, tecavüzler yazıp bununla meşhur olan yazarların ve onların yayıncılarının durumları da ayrıca üzerinde durulması gereken bir başka konu. Çekip alsak bütün yazarları ortamdan, yayıncılar ne yaparlar gibi bir soru üzerinde etraflıca yazmak da… daha daha başka bir konu…

Şimdi lahananın en üstteki kabuğu alındı. Sırada bana göre iki yol var. Lahananın her yaprağının tek tek alınıp bol ışıklı mutfakta musluğun altına tutulması, yıkanması, paklanması, yapılabiliyorsa tamamen arındırılması ve eğer yeterince temizlenmişse, o yaprağın lahana süzme kevgirine bırakılması.

İkinci yol, lahana tarlasına dalıp bütün lahanaların yolunması, toplanan lahanaların keskin ve büyük bir bıçakla ikiye, üçe, beşe ayrılması, öbekler halinde su dolu havuzlara atılması, karman çorman edilerek yıkanmaya, paklanmaya çalışılması.

Belki başka yolları da vardır. Benim aklıma gelenler bunlar.

Tacizciler arasında, yazılıp imzalanmamış ama hep geçerli olan ortak bir sözleşme var. Son derece işler bir sözleşme bu. Dün gece görmüşsünüzdür, ifşa hareketini boşa düşürmek için o etiketin altına porno videolar yükleyivermelerini. Tacizin ifşasını önlemek için tacizin en pisini ortaya sürmelerini.

Tacizciler bu denli birbirlerini destekler, hareketin önünü kesmek için aynı sessiz ortaklıkla yeni ve bu kez daha da çirkin tacizlere yönelirlerken tacize uğrayanların da -ki bu bütün kadınları kapsar, tacize uğramamış tek bir kadın bile yoktur- saçma sapan suçlamalarla birbirlerine düşmemeleri; kişilerin, kendilerini, kendi içlerindeki “ben” sivrilmelerinden kurtarmaları; ifşa ve linç arasındaki ince hattın tuzaklarının farkında olarak davranmaları; ifşayı kitap ve devamında sanat düşmanlığına dönüştürmemeleri ve kendilerinden, orasından burasından çatlatılıp yarılamayan, parçalanamaz bir birlik oluşturmaları gerekir.

Daha diyecek çok sözüm var ama onları başka bir yazıya bırakayım.

İfşa ile linç arasındaki ince hattın geçilmemesini diliyor, bu büyük cesaretin, bu büyük eylemin önünde saygıyla eğiliyorum.

Yorumlar (1)

Alev Subaşı 4 Yıl Önce

Sanat ile sanatçıyı birbirinden ayırmayı doğru bulmuyorum. Kitaplarında okuduğumuz derinliğe "O halde bu elbiseyi neden giydin" sığlığını duyan insanın yaşadığı şoka saygı duymalı. Hasan Ali Toptaş denildiğinde artık kitaplarından söz edinilmeyecek oluşu ne acı! Ancak kitapları kadar bu da onun eseri. Tacizcilerin eril iktidarı sürdürülmemelidir. Kanaatim budur.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.