Yaşamın her alanında, İktidarın hukuksuz ve adaletsiz uygulamaları, yaptırımları artarak ve zalimleşerek sürüyor.
Teknolojinin sunduğu olanaklar, birçok olayı, gelişmeyi, haksızlığı, acıyı gizlenemez kıldı.
Acı ve sıkıntıların böylesi duyulur, bilinir ve hissedilir kılınır olmasının, gerçek anlamda insan olma çabasında olanlarda, vicdanlı insanlarda sarsıntılar oluşturduğu açıktır. Bu gerçeğe rağmen, bu sonucun iyi yanlarından da söz etmek mümkündür.
Zira, haksızlıklarla ve eşitsizliklerle mücadele de yol açıcı işlev gördüğü, kontrollü bir karşı duruş ve öfke birikimine yol açtığı da gözden kaçırılmamalıdır.
İktidar ülkeyi yönetemez duruma geldi.
Evet, İKTİDAR sahiplerinin, yaşamın her alanında yaptıkları uygulamalar, büyük çoğunluklar açısından, yaşam alanlarını çekilmez durumuna getirdi. Süreçle ilgili çeşitli açıklamalar ve yorumlar yapılıyor. Zaman zaman, gündem değiştirme, demokrasiyi tümden bitirme ya da korku iklimini daha da yoğunlaştırma ve benzeri değerlendirmelerle, gerçeğin değişik yanları dile geliyor.
Ne var ki, iktidar uygulamalarına ve birçok yargı kararına bakıldığında, artık hak, hukuk, adalet gibi değerli kavramlarla yorumlar ve açıklamalar yapmak anlamsızlaşıyor. Elbette umutların tükendiğini belirtmek gibi bir amacım yok. Ve de altını çizerek bağırmalıyım ki, “umutlar en son ölendir”.
Mesele artık ne ‘yapılmalı’ya, yaşama geçirilebilir cevapların gecikmeden verilmesi ve gerici-faşist anlayışların geriletilmesi, yok edilmesidir.
Ülkemizde, bu hedefin güçleri vardır. Devletin birçok kurumu iktidarın sopası durumuna getirilmiştir. Her gün, somut örneklerle bu sopanın vurduğu yerleri görebiliriz. HDP ne yönelen saldırının hiçbir izahı yoktur. 6 yıl önce yaşanmış Kobane olaylarından sonra açılmış dosya tekrar gündeme alınıyor ve içlerinde eski milletvekilleri ve belediye başkanı da olan 82 HDP yöneticisinin evleri basılıyor, gözaltına alınıyorlar.
Kars’ın seçilmiş Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in daha önce tutuklandığı ve Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali verdiği ve tazminat ödendiği dosyadan yeniden gözaltına alınması nasıl açıklanabilir.
Mevcut TV kanallarının ve yazılı basının %90’ından fazlasının iktidar yanlısı ve borazanı durumuna geldiği günümüzde, farklı yayın yapabilen haber kanallarından biri olan HALK TV’nin, RTÜK sopasıyla, ekranları 5 gün karartılıyor.
Ülkemizin demokrasi mücadelesine önemli katkıları olan Demokratik meslek örgütü barolar parçalanmaya, dağıtılmaya, etkisiz kılınmaya çalışılıyor. Bu nedenle Devletin tüm araçları kullanılıyor.
Pandemi sürecinde canları pahasına sağlık alanında mücadele eden sağlık emekçilerimizin önemli bir parçası olan Doktorlarımızın demokratik kitle örgütü TTB’nin, kapatılması çağrısı yapılıyor.
“Cezasızlık” yargının alışkanlığı durumuna getirildi.
İşsizlik, yoksulluk ve hayat pahalılığı her geçen gün yaşamları çekilmez kılıyor.
Yaşadıklarının artık “Yaşamını Anlamsızlaştırdığını” belirterek intihar eden genç insanımızı, evine ekmek götüremeyen işsiz insanlarımızı düşünün…
Vicdanlarımızı karartan o kadar çok yaşanmışlık, bilgi ve olay var ki… Gelinen yerde, bağıran-haykıran soru “Ne yapılacak”. İşte TEMEL MESELE burada.
Üzülünecek, sıkılanacak, kimi zaman ağlanacak ya da öfkelenilecek. Belki düşülecek. Ama umutlar yitirilmeyecek. Umutların en son öleceği ilkesi unutulmayacak. Ve tekrar kalkıp yürümeye devam edilecek.
Gerici-faşist bir saldırganlığın temsilcisi olan iktidar yapısının karşısında, iyilik yanlıları… Demokrasi yanlıları… Emek yanlıları… Barış yanlıları… Farklı ideolojik-politik anlayışları, farklı hedefleri olan, uzun yolculuğun farklı duraklarında inecek görüşlere sahip olanlar birlikte yer alacaklar.
Ortak hedef, barışçıl, demokratik ve şiddetten uzak olan, her tür olanak kullanılarak AKP-MHP diktasından kurtulmak olacaktır, olmalıdır. Sonrasında, demokratik koşullarda, herkesin İdeolojik-politik hedefleri için mücadelesine devam süreçleri yaşanacaktır.
Hiç kimsenin kendisinden vazgeçme zorunluluğu olmadan, elbette kendi aralarımızdaki dil ve üsluba dikkat ederek, Demokratik ve şiddet içermeyen her yolun kullanıldığı, hedefi belli olan bir ortaklık ve mücadele. Hedef… Gerici-Faşist iktidarı geriletmek ve yok etmek… Başka çare ve yol yok.
Şimdi hep birlikte, basın açıklamalarıyla, sosyal medya araçlarıyla, ziyaretlerle, pandemi koşullarına uyan destek eylemleriyle HDP ve TTB, TBB, TMMOB gibi demokratik meslek örgütlerimize sahip çıkmayı görev edinmeliyiz…