Ajans Bakırçay
2023-09-08 14:14:31

‘Türkiye yüzyılı’ mı, yoksa ‘Duyunu Umumiye’ ya da IMF kapısına gidiş mi?

Hüseyin Öge

08 Eylül 2023, 14:14

‘Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır.’

AKP, 2011 yılında 2023 hedeflerini açıklamıştı. Daha sonra yanına küçük ortağı MHP’yi almış, 2023 yılını ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak ilan etmişlerdi. ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflerinin hiç birisi tutmadı. Verilen sözlerin hepsi havada kaldı. Kişi başına Milli Gelir 15.000 Doları aşacaktı, 8 bin- 9 bin Dolar aralığına geriledi. Enflasyon tek haneli rakamlara düşecekti. Merkez Bankası tahminlerine göre %40’lar seviyesinde olacak, bağımsız ekonomik kuruluşlara ve sendikalara göre % 100’leri aşacak. İşsizlik tek haneli rakamlara düşecekti, geniş tanımlı işsizlik oranını sendikalar, bağımsız kuruluşlar %20-25 arasında olduğunu açıklıyor. İhracat artacak, ithalat düşecekti. İthalat katlanarak arttı, ihracatı geride bıraktı. Dış ticaret açığı her geçen ay daha da arttı.

‘Türkiye Yüzyılı’nda ekonomik kriz daha çok derinleşti. ‘Türkiye Yüzyılı’, ‘Yoksulluk Yüzyılı’ olmaya başladı. Çalışanların üçte ikisi açlık sınırının altındaki ‘Asgari Ücret’le çalışıyor. 7 milyonu aşkın emekli 7.500 TL ile geçinmek zorunda. Ev kiraları almış başını gidiyor. Ev sahibi ve kiracılar arasında kavgalar ölümle bitmeye başladı. Çarşı, pazar, market fiyatları el yakıyor. Marketlerde bazen günde üç sefer fiyatların değiştiği haberleri medyaya yansıyor. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin eylem haberleri her gün medyada yer alıyor. Agrobay’da çoğunluğu kadın olmak üzere 40’a yakın işçi sendikalaştıkları için işten atıldı. Günlerdir kazanılmış haklarını ve tazminatlarını alabilmek için Agrobay önünde direniyorlar. Buna benzer direnişler Gaziantep Başpınar Sanayi Bölgesinde de oluyor. Metal işçileri ile MESS arasında toplu sözleşme pazarlığı başladı. Metal işçilerinin tekrar 2015 yılında olduğu gibi grevlere hazırlandığı haberleri gazetelere yansıyor. İşçiler, emekçiler, emekliler huzursuz ‘Geçinemiyoruz’, ek zam istiyoruz’ feryatları her yanı kaplıyor. Üretici köylü ve esnaf kan ağlıyor. Üreticiler zarar ettikleri için tarlalarını, traktörlerini satmak zorunda kalıyor. Tarım krizi kapıda. Üretim düştüğü için sebze, meyve fiyatlarının daha da artacağı söyleniyor. Sözün özü kara kış kapıda.

AKP-MHP destekli ‘Tek Adam İktidarı’ ise zengini daha zengin etme adımlarını atıyor. Ülke kaynaklarının büyük bölümü faiz ödemelerine ve yandaş şirketlerin yaptığı geçilmeyen, gidilmeyen yollara, köprülere, hastanelere, havaalanlarına aktarılıyor. Ekonomistler bütçenin üçte birinin buralara aktarıldığını açıklıyorlar. Siyasal iktidarın felsefesi; ‘İşçiye, emekçiye kaynak yok. Sermayeye, yandaşlara kaynak çok’ a dayanıyor. Kemerleri sıkma görevi hep kemerlerinde sıkılacak yer kalmayan işçilere, emekçilere düşüyor.

Siyasal iktidar tercihlerini hep zenginden, sermayeden yana yapıyor. ‘Türkiye Yüzyılı’nda yandaş zenginleşen şirketlerin sayısı hızla arttı. Bu süreçte emek yoksullaştı, ekonomi büyüdü.TÜİK 2022 yılı Yurt içi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Bu verilere göre; emeğin payı 2018 yılı rakamlarına göre %7.2 geriledi. Emeğin milli gelirden aldığı pay 2021 yılında %30 iken bu oran 2022 yılında %26.3’e geriledi.Bu süreçte ekonomik büyümenin ise %5.5 arttığı belirtildi. Yoksul daha fazla yoksullaşırken, zengin daha da zenginleşti.

Sermayeye ve yandaşlara zenginleşmelerinin kapıları sonuna kadar açılıyor. 4734 sayılı Kamuİ ihale Kanunu 191 kez değiştirildi. Bu süreçte kişiye özel ihaleler açıldığı iddia edildi. Siyasal iktidarı destekleyen yandaş şirketlerin sayısı bu kanun sayesinde hızla arttı. Kamuda açık olmayan ihale oranının %40 arttığı haberleri medyada yer alıyor. Kamu İhale Kurumu raporlarına göre bu yılın ilk altı ayında 40 bine yakın ihale yapılmış. İhalenin toplamı 900 milyar TL. Yine bu rapora göre, geçen yıl aynı dönemde yapılan ihale bedeli ise 230 milyar TL’ymiş. Tam 4 kattan fazla artış olmuş. Bu ihalelerin kime verildiği, nasıl verildiği, kimlerin ne kadar para kazandığı açık olarak bilinmiyor. Çünkü belli şirketler çağrılmış ve pazarlık usulü yapılarak ihaleler onlara verilmiş. İhaleler, şeffaflık ve liyakat (şirketlerin bu işi yapıp yapamıyacağı, yeterliliği, ekipmanlara sahip olup olmadıklarına bakılmamış) olmaksızın verilmiş.

Siyasal iktidar, ‘Türkiye Yüzyılı’ dediği bu süreçte bununla da yetinmedi. Ormanların içinde bulunduğu binlerce hektarlık alanı maden ve enerji şirketlerinin insafına terk etti. Bir kaç zenginin rant sağlaması için Türkiye’nin akciğerleri olarak bilinen ormanların tahrip edilmesinin önü açıldı. ‘Yenilenebilir Enerji’ yapıyoruz adı altında tarımsal alanlar istimlak ediliyor, enerji şirketlerine peşkeş çekiliyor. RES (Rüzgâr). HES (Hidrolik), GES (Güneş) santralleri pıtrak otu gibi her yerde çoğalıyor. Göller, dereler kuruyor, güneş panelleri her alanı kaplıyor, doğanın dengesi tahrip ediliyor. Dünyada iklim krizi kapıda iken rant uğruna bunların yapılması düpedüz doğa cineyetidir.

‘Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye borç batağında yüzüyor. 2023 Haziran ayı itibariyle dış borcun 476 Milyar Dolar olduğu açıklandı. Kısa vadeli dış boç tutarı ise 162.8 Milyar Dolar. Bu tutar bir önceki aya göre %9.2 artmış. T.C Merkez Bankası rezervlerinin eksilerde olduğunu ekonomistler açıklıyor. Siyasal iktidarının temsilcileri başta Suudi Arabistan, Katar, BEA, Çin ülkeleri olmak üzere batılın ülkelrin kapısını sık sık çalıyor, borç para arıyor.

Bu gidişat Osmanlı’nın son dönemlerini hatırlatıyor. Osmanlı Hazinesi yabancı sermayenin kontrolüne bırakılmıştı. Hazinedeki paranın nereye harcanacağına onlar karar veriyordu. Yada 1980 24 Ocak Kararları yada 2001 krizinde IMF’ye teslim olunmuştu. IMF’nin koyduğu kurallara göre hareket ediliyordu. Ekonomik krizin ‘Acı Reçetesi’ işçilere, emekçilere kesiliyordu. Sermayenin daha da büyümesi için özelleştirmeler teşvik ediliyor, Bankaların, sermayenin daha da büyümesi için yasalar bir biri peşi sıra çıkarılıyordu. İşçilerin örgütlenmesinin önü kapanıyor, sendikal haklar bir bir budanıyor, sendika bürakrasisinin gelişmesinin önü açılıyordu.

Kilit soru şu. ‘Bu devran böyle gidecek mi?’

‘Acı reçete’ geçmişte olduğu gibi tekrar işçilere, emekçilere,

ezilenlere içirilecek mi?

Ya da bu gidişe işçiler, emekçiler, emekliler, üretici köylüler, esnaflar, kadınlar, gençler dur diyecek mi?

--------------

*Duyunu Umumiye: 1881-1923 yılları arasında Osmanlı’nın dış borçlarını denetleyen kurumun adıdır. II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. ’Genel Borçlar’ anlamına gelmektedir.

Yorumlar (1)

Necati Uygur 1 Yıl Önce

Kalemine yüreğine sağlık

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.