Ajans Bakırçay
2021-01-04 19:52:04

Yeni Yıla Girdik...

Sedat Özgüven

04 Ocak 2021, 19:52

Evet, yeni yıla geçtik. Bütün dünya ülkelerinde ve ülkemizde var olan ve insanların büyük çoğunluğunu boğan sıkıntılara eklemlenen pandemi saldırısı ile çok kötü zamanları yaşatan eski yıl, geride kaldı.

Evet, tarih olarak şimdi yeni bir yılın ilk günleri yaşanıyor...

Ne yazık ki, büyük çoğunlukların yaşamlarını iyileştirici bir yeniliğin işaretleri görünmüyor. Ve tersi, alışılmış uygulamalar gecikmeden yaşantılarımıza girmeye başladı.

Hele, Boğaziçi Üniversitesi’nde, Kayyum olarak atanan Rektör nedeniyle, öğrencilerin demokratik-barışçıl protesto gösterileri sırasında Üniversite kapısına takılan kelepçe unutulamayacak, kötü-utanılası bir anı olarak hatıralarımızda yaşayacak.

İnsan Onuruna uygun bir yaşam şansı sunmayan, yetersiz asgari ücret kâbusu henüz sonlanmamışken, elektrik, havagazı ve köprü geçişlerine gelen zam haberi, iyi dileklerin ve kutlamaların üzerini erken zamanda örtüyor.

Kovid-19’un yeni versiyonu, "Biz de henüz yok" derken, alınmayan önlemler nedeniyle, Ülkemizde de yayılmaya başlıyor. İşsizlik, geçim sıkıntıları, açlık, yoksulluk ve pandemi benzeri saldırıların sınıfsallık taşıdığı gerçeği kimilerince reddediliyor.

Oysa yaşanan gerçekler o denli açık olarak gösteriyor ki, virüsün etkileri en başta işçi-emekçi ve korunma olanakları zayıf kesimleri vuruyor. Sağlık emekçilerini vuruyor.

Bilim insanlarının en başından beri haykırdıkları tam kapanmayı uygulamaktan kaçınanların, gerekli kesimlere gerekli destekleri vermeyenlerin gözü, çalışmak zorunda bırakılanları, otobüste kurallara uyamadan yolculuk yapmak zorunda kalanları bir türlü görmüyor ya da görmek istemiyor.

Kadınlarımızın "Vitrin Mankeni" olarak değerlendirildiği, iş bulamadıkları için aldıkları bursları ödeyemeyen gençlerimizin sayısının hepimizi üzdüğü bir ülkede yaşamak zorunda bırakılıyoruz.

SMA’lı çocuklarımızın tedavileri için iyilik-destek dilekleri sunanların yetkililerce aşağılandığı bir ülkede utanarak yaşamak zorunda bırakılıyoruz.

Tüm bu ve daha birçok kötülük yaşanırken, yüreklerimizi ve akıllarımızı paramparça ederken, üzülür, kahrolur ve utanırken, unutmadığımız, unutulmaması gereken bir gerçek var.

UMUT EN SON ÖLENDİR...

Eski-yeni, yaşam devam ettiğine göre, olanı ama hiç bitmeyenleri elbette unutmadan, kötülüklerin, sömürünün, adaletsizliklerin geriletilmesi ve son bulması için, her tür demokratik-barışçıl çabanın içinde olmalıyız, olacağız. Her alanda ve kime yapılırsa yapılsın tüm haksızlıklara karşı olmalı, bizi ilgilendirmiyor tutumları terk edilmelidir.

Unutulmamalı ki, bize dokunduğunda, arkamızda hiç kimse kalmayabilir.

Mahallede, sokaklarda, kahvede, fabrikada, tarlalarda toplumsal yaşamın her alanında sessizlikler aşılmalı, hakkın, adaletin, emeğin, gerçek anlamda insan olmanın sesi duyulmalıdır.

EMEĞİN, DEMOKRASİNİN VE İYİLİĞİN birliği haykırılmalı, özgürlüklere ve daha iyi yaşanabilir yarınlara yol açmalıdır.

Kötüler ve kötülükler ancak DEMOKRATİK ve BARIŞÇIL ortak bir mücadele ile geriletilebilir, yok edilebilir.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.