Her 22 Temmuz’da aklıma bir kişi gelir sadece… Türkiye işçi sınıfının yiğit evladı Kemal Türkler…
İstanbul’daki evinin önünde arabasına binmek üzereyken uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüştü 1980 yılında. Cinayetin bir numaralı faili ve planlayıcısı Ünal Osmanağaoğlu idi.
Cinayetin bir siyasi parti liderinin talimatıyla gerçekleştirildiği haberleri yazıldı, söylendi yıllarca.
Güneş balçıkla sıvanmıyor ki…
DİSK Genel Başkanlığı yapmış olan Kemal Türkler’in; emek ve emekçi düşmanlarınca öldürüldüğü belli… Maden- İş Genel Başkanlığı ve Türkiye İşçi Partisi kuruculuğu, ödünsüz sınıf sendikacılığı, onu işçi sınıfının unutulmaz önderi yapmıştı.
Sorun soruşturun, yıllarca sendikacılık yapmış olan Kemal Türkler’in kaç evi ve arabası olduğunu… Bulduğunuz sonuçlar doğrultusunda da düşünün lütfen.
****
Öte yandan, evlerinde çalıştırdığı kadınlar sayesinde servet sahibi olmuş ünlü genelevci Matild Manukyan’ın servetine bakmayı da unutmayın…
Antalya, Alanya ve Balıkesir’de beşer yıldızlı beş otel.
Kıbrıs’ta beş yıldızlı otel.
İstanbul’da iki fabrika.
Kınalıada’da ve Büyükada’da iki köşk.
İstanbul’da 500 daire, 70 işhanı
Yalova’da yüzlerce daire ve arsa.
Muğla, Kocaeli,Erzurum ve Adana’da onlarca bina ve arsa.
Fransa’daki bir bankada 150 milyon Euro
220 ticari taksi
Toplam 486 taşınmaz, banka hesapları, hisseler ve dövizler...
****
Matild Manukyan,1914’te İstanbul’da doğmuş/Özel Notre Dame de Sion Fransız Lisesi mezunu, 2001’de İstanbul’da doğmuş bir Türkiye Ermenisi.
Kemal Türkler ise, 1926’da Denizli’de doğmuş, yoksul bir ailenin oğlu.
****
İzleyicisi çok olan ve geçtiğimiz günlerde ölümsüzlükle buluşan Seyfi Dursunoğlu’nun (Huysuz Virjin) servetini Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bırakmış olması, cesedinin de bir tıp fakültesi hastanesine kadavra olarak verilmesini istemesi ne kadar da insani… 'Kadın kılığında erkek görmek istemiyoruz' diyen zihniyet, yıllardır onu sahnelere çıkmaktan alıkoymuştu.
Aynı zihniyet, nedense siyasetçi kılığındaki yalancıların/ yanardönerlerin televizyonlarda boy gösteriyor olmalarından rahatsız olmadılar hiç.
Kemal Türkler’i öldüren katille, katile 'vur' emrini veren siyasi, Zeki Müren’in mal varlığının yarısını TSK Mehmetçik Vakfı’na bağışladığını öğrense hangi duygulara sahip olurdu acaba, hiç düşündünüz mü?
Ya, binlerce öğrenciye burs verdiğini öğrenselerdi…
Tarkan ile Haluk Levent’in çocuklar/ yoksullar ve yaşlılar için neler yaptıklarını öğrenince Kemal Türkler’i öldüren katil ile ona vur emrini verenlerin de anlatılası böyle hikâyeleri var mıdır dersiniz?
Benim bildiğim, iki milliyetçi- mukaddesatçı lider öldüğünde çocukları kalan miras başında kavga ettiler. Yardım kuruluşlarına da tek kuruş bağışlamadılar. Bu tür örnekler hiç az değil…
****
Osmanağaoğlu yaşıyor olsaydı, eski Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in belediyenin hafriyat döküm sahaları işini 2015-17 yılları arasında oğlu Ahmet Gökçek’in kurucu başkanlığını yaptığı Osmanlıspor’a verdiğini öğrenmiş olsaydı Melih Gökçek’i cezalandırmayı düşünür müydü dersiniz…
Yoksa bu işten milyarlarca lira nemalanan Gökçek’in kapısında bekçiliğine mi soyunurdu?
Ensar Vakfı’nın Afyon yöneticiliğini yapmış, üç ay önce de Türk Tarih Kurumu Başkanlığına atanmış Prof. Ahmet Yaramış’ın "Darbelerin topluma vermiş olduğu zararı azaltmak için zaman içinde nedamet duyan insanları da bizim kazanmaya çalışmamız gerekiyor." sözü, düpedüz Fetöcülerin affedilmesi isteği… Hatta iki eski milletvekili Metin Külünk- Mehmet Metiner buna şiddetle karşı çıktılar.
Bir yandan FETÖ ile mücadele öte yandan iktidar sahiplerinin onayıyla ataması yapılan bir profesörün Fetöcülere af isteyen konuşması…
Ne anlıyorsunuz siz bu işten?
Keşke Osmanağaoğlu ve ona vur emrini verenler yaşamış olsaydı da sorsaydık onlara bu soruyu.
Belli mi olur, cezalandırırlardı(!) belki.
****
LGS sonuçlarında gördük ki, çocuklar Atatürkçülükle ilgili 10 sorudan ancak 5’ine yanıt verebilmiş. Matematikte 20 sorudan 4 soruya, Türkçeden ise 20 sorudan 10’una yanıt verebilmişler.
Kısaca okuduğunu anlayamayan/ anladığını anlatamayan kuşaklar yetişiyor.
Sorumlu olanlar vicdan azabı çekiyorlar mıdır dersiniz…
Son beş yılda 94 yeni cezaevi yapıldı.
Enteresan değil mi? Günde beş vakit ezanın okunduğu, İslam ahlakıyla - zorunlu din dersleriyle iyilik ve güzelliklerin anlatıldığı, 100 bine yakın camisiyle, çoğunluğu Müslüman olan nüfusuyla 83 milyonun yaşadığı Türkiye’de sürekli artış gösteren cezaevleri utandırmaz mıydı acaba dava adamı olan katil Osmanağaoğlu’nu?
Bu kadar çok suçun işlendiği bir ülkenin yöneticileri niçin engelleyemezler bunu?
****
Ağrı/ Tutaklı Ülkücü Ünal Osmanağaoğlu, 8 Ekim 1978’de Bahçelievler’de Türkiye İşçi Partili gençlerin hunharca öldürülmelerinden sorumlu kişi olarak belleklerde yer almıştı. Kemal Türkler’i öldürdükten sonra bir yolunu bulup Avustralya’ya gidip yerleşmişti. Yaptığı pis işler nedeniyle oradan da sınır dışı edildi. Güzelçamlı/ Kuşadası’ndaki milli parkta işletmecilik yaptı.
Yaptığı işler ve belki duyduğu vicdan azabı nedeniyle 30 Haziran 2014'te kalp krizinden öldü.
****
Kemal Türkler öldürüldü.
Ünal Osmanağaoğlu öldü.
****
Her 22 Temmuz’da Kemal Türkler'in mezarı çiçek bahçesine dönüşüyor. Mezarı başında onlarca/ yüzlerce seveni/ sayanı bir araya geliyor.
Osmanağaoğlu’nun mezarı başına gelen yüzlerce dostu oluyor mu dersiniz? Mezarı çiçek bahçesine dönüşüyor mudur dersiniz?
Birisi için 'Sendikacı- Emek ve emekçinin dostu' diyorlar.
Diğeri için ise katil!
Sahi…
Kemal Türkler sizce öldü mü?