Ajans Bakırçay
2021-09-06 05:15:15

Çocuklar..

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 06 Eylül 2021, 05:15

Ülkemizde yaşanan cinsel istismar vakalarının yüzde 42’si çocuklara yönelikmiş.

Karaman’daki Ensar Vakfı yurdunda, Sakarya’daki Uşşaki Tarikatı liderinin yaptığı pisliğin altında kendisini savunmaktan aciz, yaşça küçük olanların varlığı şunu gösteriyor; taciz ve tecavüzlerde tercih edilenler kendilerini koruyamayacak/ savunamayacak kadar küçük olanlar…

Bu da gösteriyor ki taciz ve tecavüz olaylarının aktörleri ahlaksız/ namussuz ve kişilik bozukluğu olanlar…

Kendilerini savunamayan/ itiraz kültürüne değil de biat kültürüne tabi olanları ezenler, 20 – 25 yıl önce bu topraklarda yok gibiydi.

Milyonlarca insanın sırtından para kazanıp zenginleşmek isteyenlerin, iktidar olmaları halinde öncelik verdikleri tek konunun halkı cahilleştirmek olduğunu artık bilmeyen kalmadı.GİBİ

Cahili susturmanın yolu yöntemi konusunda her biri master yapmış gibi.

Biliyorlar ki cahilleştirilen kitleler ne yaparlarsa yapsınlar kendilerine biat etmekten vazgeçmeyecekler.

1 Temmuz itibariyle elektriğe ve doğalgaza yüzde 15 zammın gelmesi bundan!

Zam sağanağının durmaması bundan!

Tacizler- tecavüzler bundan!

Her zam, sofradan etin / sütün / elmanın / zeytinin azalması demek.

Her zam, beslenmek için değil, karın doyurmak için ekmeğe yüklenmek demek.

Her zam proteinin azalması, karbonhidratın çoğalması demek.

 Her zam, beynin zihinsel fonksiyonlarının yavaşlaması demek.

Her zam, sömürünün artması demek.

Her zam, boyun eğenlerin çoğalması demek.

Şu işe bakın ki siz; halkı cahilleştirme/ yoksullaştırma politikalarının ana üssü demek olan Saray, ülkede en büyük masrafın adresi…

Ve o Saray…

Saray ve TBMM’yi kapsam dışı bırakarak kamunun tasarruf etmesini istiyor. Genelgeye göre kamu hizmetleri bütçeyi aşmayacak, araç saltanatında yüzde 20 azaltmaya gidilecek, lojman ve kreş gibi tesisler yapılmayacak.

Kamu kurum ve kuruluşlarının basını izleme ile ilgili birimleri ve kütüphane dokümantasyon merkezleri hariç, hiçbir şekilde günlük gazete alımı yapılmayacak.

Bunun adı, halkı cahilleştirme!

Kimseler okumasın / öğrenmesin.

Bilgilenmesin!

Halkı cahilleştirme/ yoksullaştırma politikalarının yönetim merkezinin başındaki kişi için Can Ataklı’nın "Türkiye’de ilk kez bir siyasetçi çok açık biçimde yabancı ülkelerin haklarını korumak için muhalefete ağır sözlerle yüklendi" deyişi, bir başka siyasetçinin "Sömürge Valisi gibi" şeklinde konuşması karşısında söyleyecek başka söz bulamıyorum.

Açık açık Cumhurbaşkanı "Söke söke alırlar" dedi. Yabancıların tercümanlığına soyunmuşçasına…

Azıcık Türkçesi ve mantığı olanlar "Söke söke alırlar"ın ne anlama geldiğini bu şekilde yorumlarlar çünkü.

Beslenemeyen/ geçinemeyen halkını bir yana bırakıp dünyanın dört bir köşesine yardımlar yağdıran Cumhurbaşkanından da başka bir şey beklenmez zaten…

Kanal İstanbul’la ilgili olarak itirazlarını sürdüren muhalefet liderlerine öyle öfkeli ki, ağzından çıkanı kulağı duymuyor adeta…

Kılıçdaroğlu, bilindiği gibi şöyle demişti: "Ülkemin çıkarlarına hizmet etmeyecek Kanal İstanbul’a finansal destek sağlayacak kuruma hazineden ödeme yapılmayacak. Projenin doğamızda yaratacağı yıkımda ise tazminata başvuracağız."

Bunu da beş ayrı dilde dünyaya ilan etmişti.

Cumhurbaşkanı mı…

"Söke söke alırlar!"

Üstelik Kılıçdaroğlu’nu 'ruh hastası' ilan etti. Ona ayıracak tek saniyesi yokmuş.

Diktatör denilince de kızıyor. Dünyanın neresinde muhalefetin eleştirilerine tek saniye ayırmayan iktidarlar var?

Her şey bir yana…

Bir tören esnasında küçücük çocuğun kafasına vurmasına ne dersiniz?

Sevgi, iman, güzel ahlak, ezan, İslam diye nutuklar atan Cumhurbaşkanı, küçücük çocuğun kafasına 84 milyonun da gördüğü gibi üç kez tak tak diye vurması, bu milletin hafızasından silinmeyeceğe benziyor.

O tak tak vuruşu görünce ülkemdeki çocukların geleceğini iyi görmüyorum doğrusu.

Dincilerin yurdunda tecavüze uğrayan küçücük çocuklar…

Cumhurbaşkanınca kafasına vurulan küçücük çocuklar…

Dilenen çocuklar…

Güneşin altında tarlada toprakta çalıştırılan çocuklar…

BUGÜN 6 EYLÜL 2021

Okullar açılıyor!

Milyonlarca çocuk okula başlıyor.

Milyonlarca çocuk, taşımalı eğitim denilen işkenceyle kendi köylerinde okul varken dere tepe aşıp/ yorgun argın derslere girecek.

20 yıl önce çocuklara bu işkenceyi yapan milli eğitim bakanları yoktu, Cumhurbaşkanları yoktu bu ülkede.

Eziyetin asıl nedenine gelince…

Kırsalı, cehaletin kucağına teslim etmek!

Kırsalı; derdi olduğunda/ sorununu çözemediğinde öğretmene başvuran köylüyü öğretmenden uzak tutmak.

Köyde kutlanan ulusal bayramları unutturmak, ulusal bilinçten ırak tutmak, Cuma akşamları asılan bayrağımızı yok saymak…

Okulun alnına çakılan T.C. ibareli tabeladan kurtulmak…

İktidarın asıl derdi Victor Hugo’nun o unutulmaz sözünün anlamında…

Ne diyordu o büyük adam:

"Her köyde ışık saçan bir öğretmen ve o ışığı söndürmeye çalışan bir papaz vardır."

Türkiye’nin kırsalında 2002’den bu yana kapatılan okul sayısı, 2020 itibariyle 20 binin üstündeydi.

Ey okur! Lütfen 2021 Eylül ayı itibariyle kapatılan köy okulu sayısını sen de araştır/ öğren!

Köylerin okulsuz- bayraksız- cıvıl cıvıl öğrenci seslerinden yoksun bırakılması kimlerin işine yarar, düşün lütfen!

"Vergi kalkınmanın temelidir" sözünün doğru olup olmadığı da sorgulanmalı.

Çünkü o okullar bizden toplanan vergilerle yapılmıştı.

Şimdi ise çürümeye terkedildi.

Vergilerimiz, çürümeye terkedilen binalar için mi toplanmıştı?

Vergilerimizi çarçur eden iktidarın buna yanıt vermesi gerek!

Ve çocuklar…

Umudumuz olan yavrularımız…

Hiçbir şeyin ayırdında olmayan o masum çocuklarımız…

Okulların bahçelerinde cıvıl cıvıl koşuşturacaklar bugün.

Her şeyden habersiz…

Selam olsun, sevgi olsun onlara!

Asitli içecekler içmeyin kuzularım!

Yollarda size dokunmak isteyen tanımadığınız büyüklerle hiç konuşmayın, onların uzattıkları yiyecek ve içeceği sakın almayın, maskenizi sakın çıkarmayın…

Terliyken soğuk sular içmeyin, bahçedeki çiçekleri sakın koparmayın, yeşili koruyun, bilemediğiniz her şeyi sorun öğrenin, şiddetten uzak durun, derste de pür dikkat öğretmeninizin anlattıklarını dinleyin ve akşamları öğrendiklerinizi tekrarlayın.

Akşam saat 10.00 dedi mi cumburlop yatağa girin lütfen.

Dediğim gibi, sakın tanımadığınız birinin uzattığı parayı/ şekeri/ çikolatayı ya da oyuncağı almayın ve size dokunmasına izin vermeyin. Paydos saatinden sonra hiçbir yere takılmadan doğruca evinize gidin.

Evinize yakın bir yerde kütüphane varsa annenle ya da babanla gidip oradaki yöneticilerle tanış. Aytül Akal, Feyza Hepçilingirler, Gülten Dayıoğlu, Muzaffer İzgü, Fatih Erdoğan, Mehmet Atilla gibi yazarların kitaplarıyla tanış. Grimm Kardeşler, Andersen Masalları ilgini çeker belki, onlara göz at… Ülkemizin ve dünyamızın adı en çok bilinen şair ve yazarlarını öğrenmeye çalış.

Okuduktan sonra notlar al, "Ben de ileride yazar olabilir miyim acaba?" diye düşün.

Sevdiğin yazarların özgeçmişlerini mutlaka öğren.

Eğer bir kitapta "Bir sürü insan" diye bir tümce görürsen o tümcedeki 'sürü' sözcüğünün yanlış kullanıldığını, doğrusunun "Birçok insan" olması gerektiğini bunu bilmeyen arkadaşlarına da anlat lütfen. Çünkü insanlar için 'sürü' sıfatı kullanılmaz. O hayvanlar içindir.

Bir de… Her yazılmış olan metni ezberlemeye değil, düşünerek anlamaya çalış.

Bunun yanında bol bol şiir ezberle.

Sabah okula gidiyorken ya çorba iç ya da peynir- zeytin ye. Her sabah bir yumurta yemeyi de unutma bence. Coca Cola gibi içitlerden uzak dur lütfen.

Ellerini sık sık sabunlu sularla yıkarsan koronadan zarar görmeyeceğini bil. Tırnaklarının kirli olmamasına özen göster. İçindeki o siyahlık çok tiksinti verici oluyor çünkü.

Büyüklerinle konuşuyorken de hep 'siz'li konuş lütfen.

Bahçede diyelim ki bir kalem buldun. Ya da para… Ne yapacağını biliyorsun değil mi? Doğruca nöbetçi öğretmene…

Sokakta bulursan ya ne yapacaksın?

Bence bu soruyu da öğretmenine sor. O, daha doğru bir adres verecektir sana.

Sahi… Söylemeyi unuttum. Evinin adresini biliyorsun değil mi?

Muhtarınızın adını öğrenmeyi de unutma sakın.

Hiç müzeye gittin mi bilmiyorum. Gitmediysen lütfen annenle babanla birlikte etnoğrafya müzesi, arkeoloji müzesi ya da herhangi bir tematik müzeye giderek oradaki objeleri/ yapıtları incele. Bunun çok yararını göreceğine eminim. Hatta bir de anı defterine not al. "Bugün annem ve babamla ilk kez müze ziyareti yaptık."

Ben pırasa yemezdim çocukluğumda. Kereviz de…

Yanlış yaptığımı yıllar sonra öğrendim. Her çeşit sebze ve meyveyi yemelisin. Doğada ne varsa insanlar için… Ne diye yemeyelim ki… Sağlıklı beslenme dedikleri bu çünkü! Elmayı yıkamadan yeme sakın! Üzüm yerken de çekirdeklerini çıkarayım deme. O çekirdekler bir ilaç…

Evinize gazete giriyor mu bilmiyorum. Giriyorsa gazetenin en azından başlıklarına bakmanı/ okumanı dilerim. Kendini sınamak için pekâlâ bulmacasına da göz atabilirsin. Canını sıkarsa boşver!

2004 yılında istemeye istemeye emekli oldum. 25 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra…

Aklıma öğretmenliğim geldi gene. Bunları yazmamın nedeni bu!

Öğretmenler yol gösterici olmalı. Çünkü onlar bu toplumun ışıklı öncüleridir.

Sizlere 6 Eylül’de bir şeyler söylemezsem çatlardım.

Sahi… Bugün aynı zamanda şair-yazar Hidayet Karakuş’un da doğum günü. Biliyor muydunuz?

Son sözüm de şu:

Sizleri çok seviyorum.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.