Döviz rezervlerini neden sattıklarını, Merkez Bankası Başkanı şöyle açıkladı:
"Diğer merkez bankaları yapınca TCMB hiçbir şey yapmadan mı duracaktı? Öyle yapıldı, böyle yapıldı, sonucuna bakalım. Sonucunda Türkiye vatandaşı, reel sektör, kimsenin burnu kanamadan, pandemi krizi atlatılmıştır."
Daha başka…
"Türkiye’de 83-84’ten sonra rezerv birikmeye başlıyor. 2020’ye geldiğinde 15-20 milyar rezervi var. Daha sonra 30 milyara kadar oluşan rezerv var" dedi.
Demek istiyor ki; ‘’ Merkez Bankamızın hiçbir zaman 132 milyar dolar döviz rezervi olmadı.’’
Recep Tayyip Erdoğan ise başkandan iki gün önce, "Ben Başbakanlığı bıraktığımda 132 milyar dolar döviz rezervimiz vardı. Bugün 95 milyar dolar… 132 milyar dolara nasıl çıkardıysak yine çıkarırız" demişti.
İki arkadaşın sözlerini yan yana getirin, bana da Türkçe mealini bir anlatın lütfen…
Ekonomiden hiç anlamayan bana düşüncemi soracak olursanız:
"Ederen ralod raylim 821?"
Henüz bu soruya yanıt veren olmadı. Ne Türkçe ne de bir başka dilden…
Nedense çok kızıyor Sayın Cumhurbaşkanı 128'le ilgili sorulara…
"128 milyar dolar satıldı yaygarası yapılıyor. Bu, vatan haini bir kampanyadır!"
Anadolu’nun dört bir köşesinde birbirine çok kızdı mı insanlar, hep 'şerefsiz', 'namussuz' derler ya…
Bizim gibi düşünmeyenlere ya da aykırı tiplere veyahut ideolojisi bizimkine uymayanlara kolayına 'vatan haini' deyiveririz ya…
Örnekleri çok!
Dünyanın tanıdığı büyük şairimiz Nazım Hikmet’e, o büyük yurtsevere de dememişler miydi 'vatan haini'?
Cumhurbaşkanımız o sözcüğü kullanmakla çok yanlış yaptı.
'Alanım ekonomi' diyor ya…
Bakın, alanı ekonomi olan ekonomistler ne diyor o malum 128 konusunda
"Politik hatalar nedeniyle 128 milyar dolar kaybedilmiştir."
Ne yapacağız şimdi? Yalan yanlış konuşacak değiller ya… Var bir bildikleri ki böyle konuşuyorlar.
Ekonomistler yalan mı söylüyorlar yani?
Vatan haini mi diyeceğiz onlara?
***
20 Nisan 2021'de Türkiye’de çok ilginç bir olay yaşandı.
Daha doğrusu, ülkemizin en büyük vurgunlarından biri yaşandı.
Thodex isimli 'Kripto Para Borsası'nın kurucusu, 28 yaşındaki Faruk Fatih Özer 2 milyar dolarlık kripto para ile Arnavutluk’un başkenti Tiran’a kaçtı. 391 bin vatandaşımızı tokatlayarak…
Tiran’a uçan Faruk Fatih, hiç mi okumadı zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersini de 391 bin Müslüman kardeşini/ amcasını tokatlayıp kaçıp gitti buralardan?
Hiç mi acımaz insan din kardeşlerine?
FETÖ’cü müydü yoksa… Sakın bölücü eşkıyanın teki olmasın?
Ama mümkün değil… Çünkü içişleri bakanının makamına kadar girecek cesareti bulamaz bölücü eşkiya olsa…
Muhtemeldir ki FETÖ’cü olabilir. Çünkü onların devlette staj yapmışlıkları var… Hem de yıllardır…
***
Dün Sülün Osman vardı. Banker Kastelli vardı. Banker Bako vardı. Titancı Kenan Şeranoğlu vardı. Jet Fadıl vardı. Deniz Feneri vardı. Çiftlik Bank kurucusu Tosuncuk vardı…
Bugün, dışişleri bakanıyla – içişleri bakanıyla birlikte fotoğraf çektirebilecek kadar sosyal çevresini siyasileştirmiş Faruk Fatih’imiz…
Dışişleri Bakanıyla fotoğrafı gazetelerde yer alsa da dışişleri bakanı kendisini tanımadığını söyledi. Dedi ki "Şahsın sosyal medyada dolaşan fotoğrafı 2019 yılında Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın oğlu Mert Sancaklı’ya verdiğimiz randevuya eşlik ettiği ziyarette çekilmiştir."
Hiç mi merak etmemiştir sayın bakan bu delikanlının kim olduğunu da kabul etmiştir makamına, diye sorsak ne yanıt alırız acaba…
Dağdaki/ mağaradaki terörist sayısını bilen içişleri bakanı, yeğeniyle birlikte kendisini ziyarete gelen Faruk Fatih’in nasıl bir dolandırıcı olduğunu anlayamıyor/ bilemiyor.
Memleketin en büyük vurguncusu içişleri bakanının makamında…
Nasıl oluyorsa…
Gazeteciler de haklı olarak kendi aralarında konuşuyorlar: "İçişleri Bakanının neden Boğaziçi ya da ODTÜ öğrencileriyle çekilmiş fotoğrafları yok?"
Fotoğraftaki ikinci kişi için önce 'yakınım' demişti sayın bakan. Neden 'yeğenim' dememişti?
Yeğeni için insan 'yeğenim' demeyip de 'yakınım'mı der?
Başka bir konu…
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile kocasına ait şirketin Ticaret Bakanlığı’na sattığı dezenfektan nedeniyle Cumhurbaşkanımız sayın bakanı görevden almıştı. Bakanlık, dezenfektanı "Bakanımızın şirketinden piyasa fiyatının çok altında aldık" demişse de sonradan bunun doğru olmadığı ortaya çıktı. Yüksek fiyattan satış yapılmış meğerse… Bakanlık yalancı çıktı yani…
Eski Türkiye’de böylesi pislikler yaşanıyor muydu sahi?
Görevden alınan bakanın aile şirketleri olan Nanoksia ile bağlantılı haberler hiç bitmiyor. Gazeteci Çiğdem Toker,Bakanın şirketi Karon Mühendislik’in Çinli şirket XinXing ile bağlantısını ortaya çıkarınca şirketin web sitesi nedense kapatılmış.
Ruhsar Hanım Bakan iken şirketin danışmanlığına getirilen Cihat Alagöz de Nanoksia’nın bayisiymiş.
Sayın Alagöz, ticaret bakanının danışmanlığına getirildikten sonra bakanlığın faaliyet alanına giren bir ticaret şirketi kuruyor. Bakanın da aile şirketinin bayiliğini üstleniyor.
Çiğdem Toker, "Bunlar normal ise bayilik bilgisi sayfadan neden kaldırıldı?" diye soruyor.
Yanıt bekleniyor ama veren yok!
Türkiye, hiç bu kadar kirlenmemişti derse biri, haksız mıdır?
Sayın Bakanın şirketi Çin’den boru ithal ediyor. Bu boruları Devlet Su İşleri’ne ve büyükşehir belediye şirketlerine (İSKİ- BUSKİ) satıyor. Çin’den ithal edilirken de yüzde 30 olan gümrük vergisi Cumhurbaşkanı kararıyla yüzde 20’ye indiriliyor.
Eski Türkiye’yi gel de özleme!
Alanı ekonomi olan Cumhurbaşkanının bundan eminim haberi yoktur. Kimi vatan hainleri Cumhurbaşkanını zora sokmak istemiş olabilir. Öyle olmasa Cumhurbaşkanımız hiç görevden alır mıydı o bakanı?
Diye düşünen de eminim milyonlarca…
Sadede gelecek olursak…
Eski Türkiye, hiç bu kadar kirlenmemişti.
Tonlarca deterjanın temizleyemeyeceği bir pisliğin içindeyiz.
Temizlik için bir daha…
Ederen ralod raylim 821!