Türk Hava Yolları’nın 9 ayda 3,8 milyar lira zarar etmesine karşın Sabancı Holding’in aynı süre içinde 3,8 milyar kâr etmesine şaşırmamak gerek. Biraz düşünülürse gerçek anlaşılır.
Asıl şaşılması gereken, 1923-2002 yılları arasında iş başındaki hükümetlerin toplam 779 milyar lira harcama yapmasına karşın AKP İktidarının 18 yılda 79 yıllık bu harcamanın 6 katını yapmış olması…
79 yılda onlarca baraj, onlarca fabrika, sayısı bilinmez yollar yapılmışken, son 18 yılda bu kadar çok harcamaya karşın ülkenin kalkınması adına ne fabrika ne de barajın yapılmamış olması dikkatiniz çekmiyor mu?
Ulusal zenginliklerimiz satıldı ve üstüne üstlük borç yapıldı. Şimdi, Bir de "Dolarla işimiz yok" diyen maliye bakanına karşın, doların yükselmesi nedeniyle köprü müteahhitlerine fazladan 632 milyar lira ödeyecek olmamızı içime sindiremiyorum doğrusu.
Halkına bu denli çıkmaza sokan bir iktidar olur mu?
***
3. Murat’ın 202 çocuğu varmış. Çocuklarına babalık mı yaptı yoksa keyifli bir padişahlık mı sürdü düşünmek gerek… Belli ki devlet işlerine verdiği önem, haremine verdiği önem kadar değildi.
44 Sadrazamın sorgusuz sualsiz katledildiğini ve Genç Osman’ın boğazlanmadan önce ırzına geçildiğini öğrenince Nedim Gürsel’in değerlendirmesine katılmamak olası değil.
"Osmanlı despotik bir devletti."
Durduk yerde 44 Sadrazam neden katledilir ki…
Anlaşılan o ki 'ecdat' yeniden yazılmaya değer…
Yolsuzluklarla çalkalanan belediyelerin her birinin başındaki zatların ve ağababalarının 'ecdat' edebiyatı bana kalırsa ecdatın sorgulanmasını gerektiriyor. Menderes’in asılmasını sabah akşam CHP’ye saldırı politikası haline getirenlerin 44 Sadrazamın katledilişini ağızlarına almıyor oluşu ilginç gelmiyor mu size?
Nedim Gürsel’in son kitabı bu anlamda çok önemli. Yakında onun da terörist olduğu kanıtlarıyla (!) ortaya çıkarsa şaşmam!
***
Günümüz insanı her şeyden önce bir konuya odaklanıp düşünce üretmeli. 2020’deki depremlere ve sonuçlarına…
Düşünebiliyor musunuz, 2020’de dünyanın farklı köşelerinde şiddetli depremler oluyor ve 168 kişi ölüyor. Ölümlerin 155’i Türkiye’de… 'Neden' sorusunun çok yakıştığı bir konu bu!
Çünkü 'Üflesen yıkılacak binalar ülkesi' olduk. Ülkenin bir numaralı müteahhiti utanmadan televizyonda "Herkes yaptı. Biz de yaptık." diyebilmekte…
20 yıl önce böyle konuşsa kuşkunuz olmasın bir savcı yakasına yapışırdı bu sayın müteahhitin. Belli ki güvendiği birileri var… Acaba kim ya da kimler?
Hammurabi Kanunlarına göre asılacak olan bu adam ülkemizde gözbebeği!
Hangi ülkede yolsuzluk çoksa orada depremler bina yıkıyor ve daha fazla can alıyor. İzmir’de yaşanan deprem ve 114 ölü bunu anlatıyor aslında.
Uluslar arası Şeffaflık Örgütü, 1995 yılından beri 'Yolsuzluk Algı Endeksi' yayımlıyor. Endeks 179 ülkeyi kapsıyor ve bu ülkelerin içinde Türkiye de var. Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre 100 puan alan bir ülke, yolsuzluğu olmayan en temiz ülke. Sıfır puan alan ise yolsuzluğa batmış en kirli ülke sayılıyor.
2013 yılında Türkiye’nin puanı tam olarak 50 idi. 2019’da ise 39’a düştü.
2020’deki puanımızı merak etmez misiniz bu durumda?
İthal ürünlere çok meraklı olan iktidar sahipleri, Yeni Zelanda, Avustralya ve Pasifik’teki siyasetçilerden neden birilerini ithal etmezler anlayamıyorum. Hem kendi prestijleri hem de ülkenin saygınlık kazanması adına… Bir deneseler?!