Kısa öykü, minimal öykü, küçürek öykü, kıpkısa öykü, çekirdek öykü, kısa kısa öykü, en azcı öykü, cüce öykü, şıppadak öykü denince öncelikle Hemingway’inki sonra da Ferit Edgü’nünki geliyor akla. Ya da biz öyle biliyoruz.
Hemingway’in ki şöyle: 'SATILIK: Bebek patiği, hiç kullanılmamış!'
Ferit Edgü’nünki ise 'ÇARESİZ: Sonunda bir köpeği evlat edindi.'
Tarık Günersel’inki ise daha vurucu. "Cellât nazikti."
Minimal öyküyle ilgili 'minimalist' sözcüğünü ilk kullanan yazar Ferit Edgü.
MİNİMALİZM: Az söz, çok çağrışım, çok anlam.
Batı’da da Short Story, Micro Fiction, Nano Öykü gibi adlar almış.
"Küçürek öyküler, roman açılımına sahip yoğunlaştırılmış anlık yaşam deneyimleridir." diyor Prof.Dr. Ramazan Korkmaz.
Necip Tosun ise "Kısa kısa öykü, öyküsü olan bir aforizmadır." demiş.
Edgar Allen Poe, "Öykü, bir oturuşta okunacak kadar kısa olmalıdır." derken Orson Wells de "Hiçbir öykünün okunması yarım saati geçmemeli." diyor.
Gelelim kısa öykülere…
"ÖÇ: Köyün en hoppa kızıydı. Onu köyün en aptal gencine verdiler. Hiç çocukları olmadı. Daha doğrusu, sayısız çocuklardan hiçbiri o aptal gençten değildi. (Ferit Edgü)"
Bu kadar!
Kısa öykü buysa, yazımız da ona uygun olsun değil mi ama…