Doğan Hızlan, "Bir milli eğitim bakanının ve buna paralel olarak kültür bakanının yazarlıktan, kültür dünyasından gelmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü her iki mevkide de görev alanların sadece siyasal kimlikleri ve siyasal düşünceleri dolayısıyla o mevkii işgal etmelerini yeterli görmüyorum." diyor.
Doğan Hızlan, bu konuda bir Parisli, bir Atinalı gibi düşünüyor. Çağdaş bir dünyalı gibi…
Yazmak Ya da Yaşamak’ın yazarı İspanyol Jorge Semprun, İspanya’da kültür bakanlığı yaptı. Andre’ Malraux ise Fransa’da De Gaulle’ün kültür bakanıydı.
Yunan oyuncu Maria Amalia Merkuri (Melina Mercouri) Yunanistan’ın ilk sosyalist hükümetinde kültür ve bilimler bakanı olarak görev yapmıştı.
Kısaca elin oğlu, sağlık bakanını doktor, tarım bakanını çiftçi ruhlu, eğitim bakanını da eğitimciden seçiyor.
Bizde ise mantık bir başka… Özel sektörle iç içe olanlar tercih edilmekte. Kültür Bakanımız ETS TUR’un sahibi. Paket tur ve otel konaklama hizmetleri vermek üzere kurulmuş bir şirketin sahibi. 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin ardından Recep Tayyip Erdoğan’ın tercihi üzerine kültür ve turizm bakanlığına getirildi.
Milli Eğitim Bakanı ona keza… O da özel okulculuktan gelen bir eğitimci.
Ülkemizin kültür ve eğitim konusunda son iki yılda hangi ileri adımları attığını google’a girip öğrenebilirsiniz.
Kalkınan, gelişen bir ülke olup olmadığımızı istatistiki bilgilerden öğrenebilirsiniz. Fazla uzağa gitmeyin, ATV’deki bilgi yarışmasından da çıkarabilirsiniz bir sonuç. Soru şu: Yarısı doldurulmuş bir bardağın ne kadarı boştur?
Seçenekler de şöyle: Üçte üçü / Dörtte üçü / Beşte üçü / Altıda üçü
Yarışan kişi tarih öğretmeni. Bilemiyor, joker olarak matematik öğretmenini arıyor. Güler misiniz ağlar mısınız?
Milli Eğitim Bakanının yerine ben utanır oldum son yıllarda. Cehaletin tavan yapması için bir yarışma açılmış adeta…
Kültür Bakanlığına bağlı kütüphane sayısı 1200 civarında. 10 milyon bile nüfusu olmayan Bulgaristan’daki kütüphane sayısının 5 bin olduğunu kültür bakanı biliyor mudur acaba? Bunun da üzüntüsünü duyuyor mudur dersiniz ? Sanmıyorum, çünkü arkadaş turizm işleriyle meşgul…
Sınav sonuçlarına bakacak olursanız, öğrenciler pul pul dökülüyor. Bilgi, öğrenme ve bilimden ziyade öteki dünyanın işleriyle ilgili planlar içinde eğitimden sorumlu özel okulcu arkadaş da…
Ondan sonra Türkiye’nin neden geri kaldığı konuşuluyor. Uzaya çıkmak mümkün mü bu arkadaşlarla?
***
Ünlü şirketlerin yöneticiliğini yapmış olan Iacocca’nın bir sözü her bakanlığın kapısına asılmalı aslında: "Eleştirilerinizi sözlü yapın. İltifatlarınızı yazılı."
Aslında Cumhurbaşkanlığı girişinde de bulunmalı bu söz.
Eleştiri olmayınca/ kapılar eleştirilere kapalı olunca bir adım ileri atmak da mümkün olmuyor tabii ki… Eleştirinin neredeyse suç olduğu bir ülkede yaşıyor gibiyiz. Milli Eğitim Bakanına ya da YÖK Başkanına isterseniz bir sorun, Cumhurbaşkanının üniversite diplomasının nereden olduğunu… Yanıt mı alırsınız, ceza mı, görün!
Denemesi bedava!