Karşıyaka’daki entelektüellerin / öğretmenlerin, esnafların- emeklilerin, belediyenin sağladığı kolaylık nedeniyle de ucuz çay içmek isteyenlerin buluşma adresi olan Latife Hanım Köşkü/ Anı Evi Bahçesi’ne sık sık düşüyor yolum.
Kapalı alandaki Mehmet Atilla Kitaplığı’nda kitap okuyanları görünce bir başka oluyorum.
Kitaplığın sorumlusu olan Sevim Uysal’ı ise hep kitap okuyorken görmek ise mutluluğuma tavan yaptırıyor. Karşıyaka Belediyesi’nin bu tercihini alkışlıyorum.
Sevim Hanım, hem kitaplara hem de kitapseverlere olan yakın ilgisiyle dikkat çekiyor.
Arkadaşlarımla buluşmak isteyince özellikle burayı tercih ediyorum.
Lezzetli çaylar, bol köpüklü kahvelerve limonatanın tadı, kitapseverlerin de dikkatinden kaçmıyor. İkişer ikişer kitap alanları ve kitaplıkta okuyanları görünce itiraf edeyim onlara yanaşasım ve tanışasım geliyor.
Karşıyaka Belediyesi’nin çayseverlere/ kahveseverlere sunduğu bu hizmetin diğer semtlerde de sürmesini diliyorum.
Bu konuda Cemil Başkanın bir atağı olduğunu da görmüyor değilim. Karşıyaka’nın dört bir köşesini kütüphanelerle donatmak istiyor. O güzel kütüphanelerden biri geçtiğimiz günlerde Girne Caddesi üzerindeki bir parkta 'Cihat Kora Kütüphanesi' adıyla açıldı.
Öğrenciler için olsun yetişkinler için olsun, Karşıyaka’da önemli bir kültür adresi oldu bu kütüphane. Karşıyaka Belediyesi Belediye Bandosunun varlığı ise bambaşka bir renk kattı o görkemli açılışa…
Yakında da Demirköprü’de muhtarlık binasının hemen yanıbaşında 'Veli Lök- Rasime Şeyhoğlu Kütüphanesi’nin açılışına tanık olacağız.
Gene bir güzellik yaşayacağız anlayacağınız.
Karşıyakalı olarak etkilenmemek ne mümkün !
***
Sarıgöllü karikatürist- yazar Hasan Efe’ye bugüne değin açtığı Yunus Emre konulu karikatür sergileri açması nedeniyle Eskişehir Sanat Derneği tarafından ödül verilmiş olması da beni etkileyen konulardan bir başkası…
Her şeyden önce Hasan Efe, arkadaşım. Sadece yazarlığı nedeniyle değil, aynı zamanda yıllar önce mesai arkadaşlığı yaptığım biri..
Yazarlığı, karikatüristliği yanında aynı zamanda psikolojik danışman olan Hasan Efe, bu alandaki çalışmalarıyla da tanınan biri.
Bir yıldır Karşıyaka dışında, baba toprağında yaşayan Hasan Efe ile eşi Vicdan Efe’nin Sarıgöl’ün Alemşahlı köyünde (mahallesinde) halk eğitim merkezi gibi sosyo - kültürel çalışmalara imza attığını öğrendikçe/ dinledikçe geleceğe olan güven duygumda bir aşınma yaşamadığımın ayırdına varıyorum.
***
Uzman Klinik Psikolog Berken Gündüz de dikkatimi çeken bir başka portre…
Yıllar önce HaticeGüzelcan Anadolu Lisesi’nde öğrenciyken, okullarında düzenlenen bir etkinliğe katılmıştım Berken’in. Davetine hayır diyememiş, onlarla birlikte olmuştum.
Ne güzel bir gündü…
Başarılarını, psikoloji eğitimi aldığı yıllarda da sürdüren Berken’in iyi bir yüzücü olduğunu da biliyordum. Engelli bireylerle çalışan öğretmenler ile normal bireylerle çalışan öğretmenlerin depresyon düzeylerinin karşılaştırılması başlıklı yüksek lisansını tamamlamasının yanı sıra aynı yıllarda Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde stajyer psikolog olarak çalışması, mesleğine olan aşkından ve bağlılığından olsa gerek…
Spor Psikolojisi danışmanlığı konusunda gereksinme duyan spor kulüplerinin Berken Gündüz’ü tanımalarında yarar var.
İstanbul, İzmir, Gaziantep ve Samsun’da katıldığı seminer ve kongrelerde öğrendiklerinin ona büyük artılar kattığını düşünüyorum.
Berken, geleceğin umut veren psikologlarından… İzlemeye devam ediyorum onu.
Anlatılacak öyle çok portreler varki…
Asya Özkızılcık da onlardan biri.
Onu daha sonra anlatacağım.
Şu da var ki güzelliklerden ne kadar etkileniyorsak yaşanan çirkinliklere de bir o kadar tanık olduğumuz için içimiz kararmıyor değil…
Örnekler diyorsanız… Havada kuş kadar… Suda balık kadar… Topraktaki karıncalar kadar…
Her birini burada bir anda sıralamak tabii ki kolay değil…
Aklıma geliverenleri sıralayıvereyim isterseniz…
***
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un kardeşi Oktay Selçuk’un yönetiminde olduğu bir şirketin devlet okulları ve özel okullara 25,6 milyon liralık satış yaptığı iddialarını duymayan kalmadı. Ondan önceki Bakanın, bakanlığına dezenfektan satması Selçuk Ailesine örnek mi oldu bildiğimiz yok.
AKP’li siyasilere/ bürokratlara 'İş ve Etik' konusunda uzman klinik psikologların ders vermesinde sayısız yarar var.
AB’nin Türkiye’yle ilgili olarak "Göçmenleri tut, 3,5 milyar Euro’yu al" şeklindeki açıklamalarıyla Türkiye’nin Batı’nın gözünde nasıl görüldüğünü bir kez daha öğrenmiş olmanın acısını/ üzüntüsünü yaşıyoruz.
AKP, acının ve hüznün mimarı adeta…
İçimizi karartan, hepimizi üzen ve mahcup eden bir tabloyu yaratmak için olağanüstü bir çaba içindeler. İktidar mensuplarının 'Her şey para değil!' konulu bir seminere alınmalarında yarar var.
Avusturya Başbakanı SebastianKurz’un 1Türkiye’de insan hakları vahim durumda1 açıklaması, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 1Gerekli şartlar sağlanırsa Kabil Havalimanı’nda kalırız" deyişi, Diyanet İşleri Başkanı ile birlikte 20 kişilik bir grubun Bulgaristan, Makedonya, Karadağ ve Kosova ziyareti (gezisi), geçen yılı rekor zararla kapatan PTT’de genel müdür, genel müdür yardımcıları, daire başkanları ve yönetim kurulu üyelerine , makam araçlarında kullanmaları için yıllık sınırsız benzin kullanım hakkının verilmesi gibi konular, 'Kuralsızlık Dönemi' yaşadığımızın bir kanıtı gibi…
Hukukçu Ece Güner Toprak’ın dediği gibi…
24 Haziran 2018’deki genel seçimle geçilen 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye için bir 'çökertme planı' olduğu günden güne daha da netleşiyor.
Ben böyle diyorum CHS için…
CHS, Türkiye’yi çökertme/ yok etme planı…
Cumhuriyetin zenginliklerini yitip bitirme planı olan CHS, bir israf ve savurganlık projesi…
Her ay 2-8 maaş arasında gelir sağlayan AKP’li bürokratlar/ siyasiler Eski Türkiye’de yoktu.
Diplomasızlar, pehlivanlar ne devlet yönetiyordu Eski Türkiye’de ne de banka yönetim kurullarında görev alıyorlardı.
Dört yıllık fakülte mezunu olmayan biri cumhurbaşkanı olamıyordu örneğin…
Cumhuriyet’in 70 milyar dolar aşan değerli mallarını/ mülklerini satıp iktidarlarına katık/ meze yapan siyasiler yoktu örneğin Eski Türkiye’de…
Eski Türkiye’de kimse kaç çocuk yapmamız gerektiğine, kızlı erkekli piknik yapmamıza, neyi içip içmeyeceğimize, neyi dinlememiz neyi dinlemememiz gerektiğine karar vermezdi, veremezdi.
Pandemi gibi bir sorunu bahane edip garip garip yasaklama getirmeye cesaret edemezdiler örneğin.
Her şeye maydanoz olan siyasetçi türüne rastlamıyorduk; Eski Türkiye’de…
Sonuç: Milyonlarca insan bu durumdan rahatsız.
AKP ve MHP dışında kalan ne kadar parti varsa hepsinin bir araya gelip Türkiye’yi yıllar öncesinin karanlığına ve yoksulluğuna götüren bu iktidardan kurtulması…
Koşullar, bu seçenek için çok uygun.
Aksini düşünenler, iktidarın değirmenine su taşıyanlardır.
Arif Yılmaz 3 Yıl Önce
Evet. Birşey yapmalı.