Ajans Bakırçay
2021-11-27 16:16:11

Kuşkuyla Yaşamak

Avram Ventura

27 Kasım 2021, 16:16

Kuşku içinde yaşanır mı?

Doğrusu, karşılaşacağım bu tür bir soruya kesin bir yanıt vermekte zorlanırım. Buna olumlu ya da olumsuz bir görüş belirtmek yerine, belki de sorunun yanıtını, bu duygunun niteliğinde aramamız gerekiyor. Bir başka deyişle, neye ve kime karşı bu duyguyu hissettiğimizi ortaya koyarsak, konuya daha kolay yaklaşabiliriz. Şöyle ki: Bu kuşku sevdiğimiz bir insana, içinde yer aldığımız bir sisteme, saplandığımız bir düşünceye, bağlandığımız bir inanca, belki de yaşadığımız hayata duyulabilir. Her birine olan yaklaşımımız elbette ki farklı olacaktır. Kısaca şunu söyleyebiliriz:

Bir kuşkucu için gerçekten olmuş olan ile olasılıklar arasında hiçbir sınır yoktur! Buna hayallerini de ekleyebiliriz.

Biz yine de sorularımızı sürdürelim:

Bu tür bir duyguya kapıldığımızda ne yapıyoruz? Ona katlanıyor, ağırlığını tüm bedenimizle taşıyor ya da altında mı eziliyoruz?

Sorunun hedefi, kendimize yakın bildiğimiz ya da o anda işimizin düştüğü sıradan bir insan ise, kuşku duyduğumuz bu kişiyle olan ilişkimizi sürdürebilir ya da bir anda sona erdirebiliriz. Bir başka deyişle konuyu kendi olanaklarımız ve çıkarlarımız doğrultusunda sorgulayıp bu sorundan bir şekilde sıyrılabiliriz. Günlük yaşamın olduğu kadar, edebiyatın temel izleklerinden biri olan bu duyguyu şimdilik konumuzun dışında bırakalım. Diğer alanlardaki kuşkularımızdan söz edecek olursak:

Bana göre bir kuşkunun varlığı bilgisizlikten ya da bilgi eksikliğindendir. Bir konuyu yeterince biliyorsak ondan kuşku duymak için bir nedenimiz kalmıyor. İnanabiliriz, onunla ilgili sınırsız hayaller kurabiliriz. Bunlar bize bu duygunun yarattığı olumsuzluğu her zaman bastırabilir, mutlu olmamızı sağlayabilir; ancak şunu da biliyoruz ki kuşku duymak, düşünmenin, sorgulamanın ve karar vermenin ilk adımıdır.

Umberto Eco, bir denemesinde şöyle diyor:

“Bir yalan dünyada yaşıyoruz ve sana yalan söylendiğini biliyorsan hep kuşkuda yaşamak zorunda kalıyorsun. Ben kuşkuluyum, daimi olarak kuşku duyuyorum.”

Eco gibi bir düşünürün bu sözlerini okuduğumuzda, ondaki bu sürekli huzursuzluğu doğrusu hiç yadırgamıyoruz. Sanırım o kuşkudur onu sıradanlıktan çıkaran, yaratıcılığını kışkırtan, yeni düşüncelere yelken açtıran… Onun gibi birçok bilim insanı, filozof ve kâşif bu duygunun dürtüsüyle yeni buluşlara imza atmışlar, hayatımızı iyileştirmişler ve güzelleştirmişlerdir.

Bu konuda paylaşılacak çok sözümüz olacaktır, ama özetle şunu söylemek istiyorum:

Kişi bir kuşku duyuyorsa, mutlaka düşünüyordur! Düşünen insan da her zaman yeniliğe açıktır, yaratıcıdır. Bu ne denli sancılı, yıpratıcı bir süreç de olsa, kuşku bize sürekli sorgulayacağımız yeni ufuklar açar. Bu duygu aynı zamanda körelmiş düşüncelerimizin bileği taşı olduğunu da söyleyebiliriz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.