Ajans Bakırçay
2020-11-05 12:25:02

Ruh İkizliği

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 05 Kasım 2020, 12:25

Josephe Jeanne MarieAntoinette Fransa Kraliçesi ve Avusturya Arşidüşesiydi.

"Halk aç kraliçem, ekmek bulamıyorlar." denildiğinde verdiği o meşhur yanıtla tarihe geçen bir kraliçe…

O çok bilinen sözü şu: "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!"

***

Saray’da yaşayan Marie Antoinette belli ki sokağın halinden bihaberdi. Pastanın her yerde her zaman bulunabileceğini zanneden halktan kopuk bir kadın…

Siyasal iktidar, 1755 doğumlu, henüz 38’indeyken ölen o yılların kraliçesinin ruh ikizi gibi.

Halktan kopuk, şaşaalı bir yaşam sürdüren ve halkı ezen…

Çubuk ilçesinden bir kadın diyor ki; "İki aylık kızımı doktora götürdüm. Çocuğumuzun hiç gelişmediğini, Çocuk Esirgeme Kurumu’na alacaklarını söylediler. Çocuğumu şekerli su ile besleyebiliyorum. Evde yemek yok. Açım, bu nedenle sütüm kesildi."

Bebeğini ana sütüyle besleyemeyecek kadar yoksullar var demek ki…

Malatya’da "Eve ekmek götüremiyoruz." diyen bir yurttaşa Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıt Marie Antoinette’ninkinden farksız… Yurttaşın tavrını çok abartılı bulup ona bir çay paketi verdi. "Al, sen keyif çayı iç." dedi.

Dolar 8 lirayı geçmiş. Euro 10 lira oldu bile. Çaresiz vatandaşa Erdoğan keyif çayı içmesini söylüyor.

Millette keyif kalmış gibi…

Cumhuriyet tarihi boyunca açız diyenlere keyif çayı içi diyen hiçbir Cumhurbaşkanımız olmamıştı. O da oldu. Tarihler yazmadı böyle bir garabeti.

Bir müteahhittin 500 milyon liralık vergi borcunu tek kalemde sıfırlayan Cumhurbaşkanı "Açız!" diyene ekmek vermediği gibi dalga geçer gibi keyif çayı içmesini öğütlüyor.

Marie Antoinette’in kolunda 50 bin dolarlık çantası var mıydı bildiğimiz yok ama Recep Tayyip Erdoğan’ın eşinin kolunda var.

"Erdi yetti bu çanta!" deyip de eşinin kolundan alıp çöpe attığı ya da yaktığı da yok…

Ne de olsa 50 bin dolarlık çanta… Yerli ve milli değil ama 50 bin dolar!

Ne eşine ne de çantaya laf söyletiyor. Kemal Kılıçdaroğlu bu konuyu dillendirmişti ya…

Öfkelendi ve haykırdı: "Bay Kemal, eşimle ilgili bazı laflar etti. Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş. Eşimle ilgili konuşma!"

Bilen bilmeyen de sanacak ki, Kılıçdaroğlu Emine Hanım’a hakaret etti.

Anadili Türkçe olan her kişi Kılıçdaroğlu’nun Emine Hanım’a hakaret etmediğini anlar ve Cumhurbaşkanının yanıtının gerçeği yansıtmadığını bilir. Söz konusu olan, Emine Hanım’ın yerli ve milli olmayan 50 bin dolarlık çantası.

Tabii ki her muhalif siyasetçi bu konuyu diline dolar. Basın da…

Çok önemli kişilerin aldığı da ağzından çıkan sözleri de hep basının ve muhalefetin konusu olacaktır elbet. Annenin biri bebeğine süt veremiyorken bir başka kadının/ bir de Cumhurbaşkanı eşiyse o kadın/ 50 bin dolarlık çanta alması herkesin diline düşecektir tabii ki…

Kılıçdaroğlu’nun yanıtı milyonların tercümanlığı oldu:

"Kübra bebek açlıktan ölmüşse, Fransız mallarını boykot edin diye çağrı yapıyorsanız… Peygamberimiz, komşusu açken tok yatan benden değildir diyorsa, binlerce kişi açken siz 50 bin dolarlık çantayla gezemezsiniz. Bunu doğru bulmam. Vicdanî değil, ahlakî değil! Ben bir kişiyi hedef almış değilim. Devleti yönetenlerin Türkiye’ye örnek olmaları gerektiğine dikkat çektim. Boykot çağrısı yapıyorsanız önce boykotu siz yapacaksınız. Bunu dile getirdiğimde de 'Eşimle değil benimle konuş' diyor. Ben seninle zaten her zaman konuşmaya hazırım. Dünya kadar TV var. Kendine güveniyorsan, mangal gibi yürek varsa, dünyaya meydan okuyorsun bir de bana meydan oku kardeşim. Bir tarafta askıda ekmek, bir tarafta 50 bin dolarlık çanta… Bunu eleştirmeyecek miyim?"

***

Endonezya diktatörü Sukarno’nun eşi Dewi Sukarno’nun binlerce ayakkabısı ve paha biçilemeyecek mücevher koleksiyonu olması da muhalefetin ve basının diline düşmemiş miydi?

Öyle bir para ve eğlence delisiydi ki 'Millionaire Fair İstanbul' ziyareti için Türkiye’ye gelmiş ve fuarın kendisine özel olarak kapatılmasını istemişti. İçeride de yaklaşık bir milyon dolarlık mücevher siparişi vermişti.

Diktatörün eşi olduğunda henüz 19’undaydı. Hatta o günlerde dünya basını bunu "Sukarno bir geyşayla evlendi." şeklinde vermişti.

Dewi’nin her aldığı, gittiği yer, kullandığı kozmetik ürünü vs. konu oluyordu.

Dememiz o ki, muhalefet liderinin o meşhur çantayı diline dolaması normaldir. Önemli olan bu eleştiriye nasıl yanıt verildiğidir.

Askıda ekmek konusuyla ilgili soruya da şöyle yanıt veriyor Sayın Başkan: "Bırakın Allah’ınızı severseniz ya… Ya böyle bir şey var mı Türkiye’de ya… Yani bugün evine ekmek götüremeyen biri var mı Türkiye’de ya… İnanıyor musunuz bunlara? Bazı şeyleri siz kendiniz bir çözün. Var mı böyle bir şey? Türkiye, her şeyiyle, asgari ücretiyle, maaşıyla pek çok ülkeyi geride bırakmıştır. Büyüme oranına bakıyorsun şu anda dünyada en iyi noktada olan bir ülkeyiz. İMF’nin, OECD’nin ölçeklerine bakıyorsun, en iyi konumda olan ülke konumundayız ama bunlar hesap kitap bilmiyorlar."

Adilcevaz Belediyesi’nde çalışan işçiler hemen yanıt verdiler: "Türkiye’de evine ekmek götüremeyen işçiler var, çünkü maaşları ödenmiyor."

Öğrendik ki AKP’li Bitlis/ Adilcevaz Belediyesi’nde çalışan kadrolu 85 işçi son 6 aydır maaşlarını alamamakta…

Oysa 'Askıda ekmek' kampanyasını başlatan hık deyicisi olan ortağı Devlet Bahçeli. Kampanyayı başlattığına bakılırsa millet ekmeğe muhtaç diye düşünüyor demek ki Sayın Bahçeli. Ortaya çıkan gerçek de şu ki Tek Adam, bu kampanyadan hoşlanmamış.

Tek Adam’ın yukarıdaki sözleri şunu gösteriyor: Demek ki Saray’dan öyle görünüyor. Marie Antoinette bakışı!

Fransız Marie’nin ülkesiyle de aramız açıldı iyice.

"Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunlardan satın almayın." deniliyor.

Murat Muratoğlu soruyor: "50 bin dolarlık Hermes çanta da listeye dahil mi?"

Bu soruya öncelikle Cumhurbaşkanı yanıt vermeli. Çünkü çanta onlarda…

Fransız Air-Bus uçağı, Renault da dahil mi buna diye merak etmiş ayrıca Sayın Muratoğlu. Bizim gibi…

126 ülkeden 133 değişik meyve, sebze ile canlı hayvan ve et ithal eden Türkiye, şimdi de Filistin’den 3 bin ton hurma alacak.

Bütçenin 2020 Ocak- Eylül döneminde 140,6 milyar lira açık vermesine karşın Cumhurbaşkanının Türkiye’nin uçtuğunu söylemesi kimi inandırır bilmem. Ya da kimleri…

Fransız mallarına iltifat etmememizi öğütleyen RTE’nin Fransız Marie Antoinette ile ruh ikizi olduğu kesin.

Partisi, CHP Milletvekilleri tarafından getirilen 65 yaş üzerindeki vatandaşlara aylık 155 lira yakacak yardımı yapılmasını öngören yasa teklifini reddetti.

"Milletimin yakacak için 155 liraya ihtiyacı yok ki…" diye düşünüyor olmalı.

1800 yılına beş kala Marie Antoinette de böyle derdi herhalde.

Tek Adam’ın ülkesinde 2,6 milyon kişi aylık 763 lira ile geçiniyor. Fransa’da emekliler 25 yıl yaşarken Türkiye’de neden acaba 17 yıl?

Fransa’yı bir yana bırakalım. İngiltere’nin ne yaptığına gelelim.

Ekim ayı başında Türkiye’yi güvenle seyahat edilebilir ülkeler kategorisinden çıkardı. Covid vakalarını gizliyor diye de Royal Müzik Akademisi sınavlarına Türkler’i almayacaklar.

Ne yapacağız şimdi?

Sayın Başkan ve damadı neredeyse zenginlikten uçtuğumuzu söyleyecekler ama rakamlar ve raporlar öyle demiyor. Gelir dağılımında Avrupa sonuncusuyuz. 34 OECD ülkesi arasında da 29’uncuyuz.

Huzurlu yaşama gelince…

Küresel Huzur Endeksi’nde 128 ülke arasında 124. sıradayız. En yüksek enflasyonu yaşayan 14. ülkeyiz.

Bunlar yetmiyor gibi bir de Antalya Limanı’nın işletme hakkını 140 milyon dolara Katar’a sattılar.

Yoksulun yemeği makarnaya bile yüzde 57 zam yaptılar.

Bir ülke böyle mi yönetilir?

Sayın Cumhurbaşkanı, Fransız Marie Antoninette’e değil de oturduğu koltuğun ilk sahibiyle ikinci sahibine ruh ikizi olsaydı keşke…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.