AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın katıldığı bir toplantıda işsizliğin, yoksulluğun ve pahalılığın konuşulacağını düşünen 50 yaşındaki Ali Avcı, "Sayın bakanım, ülkede esas sorun işsizlik. Vallahi ben açım şu anda" diye tepkide bulununca apar topar salondan çıkarıldı.
Bakan, sosyal medyadan "Bu ses, hakikatin ve milletin sesi değil. Çiftliği olan, bir kısmını devletin hibe desteği ile aldığı 100 koyunu varmış. Adıyaman Belediyesi’nden de maddi destek almış bir vatandaşımız" deyince merak edip gazeteleri taradım.
Olay sonrasında Mahir Ünal tarafından AKP Adıyaman İl Başkanlığına getirilen Ali Avcı’nın AA’ya açıklaması oluyor. (yaptırılıyor)
A.A.’ya "Belediyeye gittim, bana verdikleri 3 milyar" diyor. Sonra da Mahir Ünal soruyor vatandaşa: "Sosyal Yardım Vakfı ne kadar yardım yaptı?"
Ali Avcı da hayvanları olduğu için yardım alamadığı yanıtını veriyor. Bu arada Mahir Ünal "Senin kaç tane hayvanın var?" diye soruyor.
Ben o haberi izledim. Ali Avcı "100 tane var" der demez haber sonlanıyor.
Yani… Ali Beyin yalancı(!) olduğu kanıtlanıyor. A.A. bir sınavdan da alnının akıyla çıkmış oluyor bu haberle.
Şimdi Ali Avcı’ya kulak verelim.
"AK Partiliyim. Aynı zamanda sandık görevlisiyim. Kentte büyük işsizlik var, ben de işsizim. Millet dile getirmekten korkuyor.
50 yaşındayım. 4 çocuk okutuyorum. Gölpınar köyünden 5 sene önce merkeze taşındım. İş bulamayınca hazine arazisine çiftlik kurdum. Ziraat Bankası’ndan 100 bin TL kredi çektim. Koyun aldım. Üçüncü çevre yolu araziye denk gelince yıktılar çiftliğimi. Koyunlarımı borçlarım yüzünden zararına sattım. Belediyeye 'masrafımı verin' dedim. 3 bin liraya yakın bir para verdiler. Oysa ben en az 50 bin TL zarar ettim. Çiftliğim gitti, işsiz kaldım."
Ve ekliyor Ali Avcı:
"Oğlum üniversiteye gidecekti. Ben dilensem de seni okuturum, dedim. O da 'Sen işsizsin. Ben de okursam aç kalırız baba' dedi. Bu sene okumasını erteledik. Oğlum, bir oyun salonunda çalışıyor. Onun verdiği günlük 50 lirayla geçiniyorum."
Provokatör suçlamasıyla salondan çıkarılan AK Partili Ali Avcı’nın başına gelenler bunlar.
Doğru olan kim, yalan söyleyen kim?
Ferasetinize bırakıyorum.
***
Ali Avcı gibi 'açım' diyen binler/ milyonlar varken Saray ne yapıyor?
Bir de ona bakalım.
Savurganlığa devam ediyor, dediğinizi duyar gibiyim.
Bu yıl Bitlis’teki Ahlat Köşkü ile Devlet Adamları Konukevi (AKP’li siyasetçiler) için 151 milyon TL
Marmaris’teki Okluk Devlet Konukevi için 37,2 milyon TL
İktidarın 'Külliye' dediği Cumhurbaşkanlığı Sarayı için ise (Kaçak Saray için) 9,6 milyon TL harcanacak.
Açım diyen milyonlara karşı sağıra yatan AKP'li kadrolara omuz veren Mustafa Destici denilen siyasi de "100 lira verip et almıyorum. Kuzu kestiriyorum" diyor.
"Ağam biizle dalga geçiyy" dediğinizi duyar gibiyim.
İktidar, öykündüğü Osmanlının değil de sanki Marie Antoninette’nin ardılı…
Acıdır ki, azımsanamayacak ölçüde bir vatandaşımız da iktidara olan desteğini sürdürüyor.
(Yoksullaştırmanın ve cahilleştirmenin ne kadar işe yaradığını hep birlikte görüyoruz dersek yanılmış olur muyum?)
İsmet İnönü’nün asker kaçağı olduğuna inananların torunları, bugün Avrupa’nın yiyecek içecek bulamadığına inanıyor.
Şaşırtıcı değil!
Kendi çocukları iş bulamıyorken; yüzlerce danışmanı / lüks mü lüks makam araçları olanları alkışlayacak kadar bilinçsiz olanları görünce ne diyeceğini bilemiyor insan…
Elin Alman’ı Soma’da yerde yatan işçiyi tekmeleyen RTE’nin en yakın adamlarından olan 'Tekmeci Yusuf Yerkel’ in Ticaret Ataşesi' olarak Frankfurt Başkonsolosluğu’nda görevlendirilmesine akredite vermiyorken vatandaşımız bunu görmüyor yalım…
Alman’ın gözü göz de Türk’ünki göz değil mi?
Bu durum, Türkiye için utandırıcıdır.
Utancımızın sahibi de AKP İktidarıdır.
Daha başka…
Şimdi de aşısız olanlara test şartı kaldırıldı.
Seyahat, etkinlik, okul ve işyerlerine girişteki test şartı sona erdi. HES kodu yeterli olacak.
TTB, bu duruma "Salgın kendi haline bırakıldı" derken Prof. Dr. Mehmet Ceylan da "Bu karar bilimsel olarak doğru değil. Vakalar artacak ama bunu saptayamayacağız. Bu, resmen 'Omicron yayılsın, her gün şu kadar insan ölsün, bu durumu sürdüreceğiz' anlamına geliyor" şeklinde açıklamada bulunuyor.
Ekonomistim diyen ama hangi fakülteden mezun olduğunu kanıtlayamayan, her şeyi bilen, ekonomiyi çökerten bir siyasinin coğrafyasında keşke böyle bir siyaset tarihine sahip olmasaydık.
Diploma deyince…
Halkın Kurtuluş Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Ankara İl Başkanı Avukat Sait Kıran, "Mevcut Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı olma sıfatını taşımıyor. Çünkü diploması yok" diyor.
Bir siyasi partinin avukat olan üst düzey yöneticisi yalan yanlış konuşabilir mi?
Ezbere konuşabilir mi, bilmeden konuşabilir mi hiç?
Anayasanın 101. Maddesini anımsatmak farz oldu:
"Cumhurbaşkanı, 40 yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir."
NOKTA!
Bizim Cumhurbaşkanının ise yükseköğrenim gördüğüne dair diploması yok!
Ben seçmen olarak ne diyeceğimi bilmiyorum / bilemiyorum ama bu ülkenin Cumhuriyet savcıları ve yargıçları yok mudur da bu konu görmezden geliniyor?
Bilirken susmak, bilmeden konuşmak kadar kötü değil midir?
İşlenen suça ortaklık değil midir susmak?
Ekonomistim diyen Cumhurbaşkanının, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin finansmanını bulmasına karşın 300 metrobüs alımını durdurması, nasıl bir ekonomistlik ya da nasıl bir siyaset anlayışıdır gel de anla…
Var mıdır acaba bunun bir örneği?
Partili Cumhurbaşkanlığı işte böyle bir şey demek.
Ekonomistim diyor Sayın Cumhurbaşkanımız. Rakamlar, kendisini yalanlıyor ama…
AB’de enflasyon: Yüzde 5,2 – Amerika’da: Yüzde 7,0 iken ekonomist cumhurbaşkanının ülkesinde ise yüzde 36,1
Yalan deyince aklıma cumartesi günü Aydın’da açılan Adnan Menderes Müzesi geliverdi. (16 Ocak 2022)
Açılışta şöyle konuşmuş Sayın Cumhurbaşkanı: "Şehit edilmesinin üzerinden 60 sene geçmesine rağmen milletimiz Menderes’i unutmamıştır. Yalan haberler, ahlaksız iftiralarla, kışkırtmayla darbeye ortam hazırlayanları da unutmamıştır."
Yeni Şafak gazetesi ise "Adnan Menderes’in siyasete girmeden önce mal varlığının yüzde 90’ı olan 25 bin dönüm arazisinin köylülere bağışlandığına dair tapu belgeleri de ilk kez bu müzede sergileniyor" yazmış.
Gelelim aynı konuda Soner Yalçın’ın yazdıklarına…
"ABD istedi diye Kore’ye Mehmetçik gönderen kimdi? 721 ölüm, 175 kayıp, 234 esir ve 2147 yaralanmayla zayiat oranında ikinci sırada yer aldık."
6-7 Eylül 1955 olaylarında Aziz Nesin, Hasan İzzettin Dinamo, Kemal Tahir gibi masum solcuları, kumpasla hapse sokan kimdi diye de soruyor Sayın Yalçın.
Daha başka…
"Anavatanı Anadolu olan zeytinyağını sağlık düşmanı gösterip ABD’den getirilen asıl sağlık düşmanı margarin yağlarını mutfaklara kim soktu?"
PL 480 Kodlu sağlıksız süt tozunun 'Barış için yiyecek' yalanıyla Menderes İktidarınca çocuklarımıza içirildiğini de unutmuş değil Sayın Soner.
Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın, akrabası olan Menderes’i Tarım Bakanı yapmak için çok uğraştığını ama bunu Atatürk’ün istemediğini… Çünkü Atatürk’ün, "Köylü topraksız bırakılmamalıdır" görüşünü savunduğunu…
Yazmış.
Adnan Menderes öyle miydi?
Yeni Şafak’a kalırsa, Menderes toprak reformcusu!
Sanırsın zenginden alıp fakire dağıtan bir masal kahramanı!
Adnan Menderes’in başını çektiği toprak ağalarının 'Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'na karşı çıkıp CHP’den istifa etmelerine ne buyrulur dercesine de bir tümcesi daha var Sayın Soner Yalçın’ın…
***
Menderes’in asılması siyasi cinayettir. Bunu savunmak akıl kârı bir siyaset değil!
Sevenleri, sevmeye saymaya devam etsin ama gerçeklerin ne olduğunu da bilmekte yarar yok mu?
İnsanın 'değer' bildiklerine saygıda bulunması, onlar adına müze açması, adını yaşatması güzel.
Kültür Bakanlığı, bugüne değin Ahmet Hamdi Tanpınar- Ahmed Arif- Mehmet Akif Ersoy-Erzurumlu Emrah- Evliya Çelebi- Karacaoğlan- Muhibbi adlarına değişik illerimizde Edebiyat Müze Kütüphaneleri açtı. Kutlanası, alkışlanası bir kültür hizmeti…
2021’in Eylül ayında İzmir’de açılan 'Edebiyat Müze Kütüphanesi' ise, adı İzmir’le özdeşleşen bir şair/ yazar ya da bestecinin adını taşımıyor.
Neden?
Diğer illerde adlandırılan o güzelim kültür mekânlarının İzmir’de ise Attilâ İlhan adıyla açılmış olması gerekmez miydi?
Adnan Menderes Müzesi açanların bunu bilmesi gerekmez mi?
Attila Aşut, Hüseyin Yurttaş, Avram Ventura, Hidayet Karakuş, Oğuz Tümbaş, Gökmen Küçüktaşdemir, Ünal Ersözlü, Hasan Zeki Sungur, Nüket Hürmeriç, Gülseren Engin, Hasan Efe, Tufan Erbarıştıran, Tufan Atakişi, Hikmet Altınkaynak, Salim Çetin, Özcan Durmaz, Fahir Işıksız, Hakkı Ülkü gibi ozan- yazar, siyasetçi ve besteci Bornova’da açılan o edebiyat müze kütüphanesi, Attilâ İlhan adıyla anılsın istiyor.
Türkiye Yazarlar Sendikası, BESAM, Edebiyatçılar Derneği, PEN Yazarlar Derneği gibi yazar kuruluşlarının da buna destek olacağı entelektüel nüfusun malumu…
Gerçekçi, dürüst ve nesnel olmak gerekiyor.
Tarihimizi ve coğrafyamızı bu şekilde daha da zenginleştirmiş oluruz.
HZS 3 Yıl Önce
Ödemiş-Kiraz demiryolu yapımı için bütçeye konulan parayı yazmayı unutmuşsunuz 1.000 lira (yazıyla bin lira)....
A. Korkut 3 Yıl Önce
AKP Adıyaman İl Başkanlığına getirildiyse Ali Avcı’nın artık çiftliği de koyunları da olur ve hatta alıp başını gider. Böyle böyle ortak ediliyor insanlar haksızlıklara ne yazık ki. Ağzına bir parmak bal çal, sustur modeli.