Ajans Bakırçay
2022-05-05 12:51:44

Terlik Hikayesi...

Recai Şeyhoğlu

recaiseyhoglu1952@gmail.com 05 Mayıs 2022, 12:51

Son aylarda aklımıza gelmez şeyler oluyor.

AKP’nin kurucu yıldızlarından Bülent Arınç’ın, ardı arkasına gelen zamlarla dalga geçen ve dar gelirlileri yaralayan AKP’li isimlere zehir zemberek sözlerle çatıp "Ulan, 2 kilo et kaç para biliyor musun sen?" dediğini duymuşsunuzdur.

AKP’li Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın, depremzedelerin verilen TOKİ konutlarından yakınmasına "Senin önceki evinde duşakabin mi vardı?" dediğini de anımsıyor olmalısınız.

Her iki konuda kullanacağınız sıfat nedir bilemem ama en azından tahmin edebiliyorum.

İyice şımardıklarını, iyice saygısızlaştıklarını söyler gibisiniz.

Bana öyle geliyor.

Ama…

Umutsuzluğa gerek olmadığını Karadenizliler kanıtlıyor.

Rizeli çay üreticisi bir kadının "Erdoğan var ya, bizim Erdoğan’ımızdır. Karadenizlidir ama bize çok gıcık. Bizim başımıza çok büyük düşmandır."

Rizeli bir kadın böyle konuşuyorsa bence umut tükenmiş değil…

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Şanlıurfa Ceylanpınar Tarım İşletmesi’nde koruma altında bulundurulan ceylanların kesilerek buraya gelen üst düzey ziyaretçi ve bürokratlara ikram edildiği iddiasının TBMM’ye taşınmış olmasından utanç duysak da geleceğe olan umudumuz sürüyor, sürecek.

Çiğdem Toker, "Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP’nin yönettiği devletin 2022 Mart’ındaki örtülü ödenek harcaması, 15 bin 450 kişinin bir yıllık asgari ücretine denktir" diyor köşesinde.

20 yıl önce 3 Y’yi, yani yoksulluk/yolsuzluk/yasakları bitirme vaadiyle iktidara gelen AKP’nin mart ayındaki bu harcamasını herkesin anımsamasında/ unutmamasında yarar var.

AKP, insanı düşündürmenin ötesinde korkutuyor.

Sığınmacı sayısı konusunda dünyanın dilindeyiz. Sığınmacının en çok yığıldığı ülkeyiz şu an. Sığınmacılara RTE’ye göre 40 milyar dolar üzerinde harcama yapmışız.

40 milyar dolar, Türkiye’nin insanlarına harcanmıyor, sığınmacılara harcanıyor. Garip değil mi?

"Sığınmacılara sahip çıkmaya devam edeceğiz" deyip duran RTE, şimdi de "Tek başına bırakılmış olsak da Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşü için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" diyor.

U Dönüşü, diyorlar buna yanılmıyorsam… 

Cumhurbaşkanı, Can Ataklı’nın dediği gibi bu işin uzmanlarından…

Son olarak "1 milyon Suriyeli kardeşimizin dönüşünü sağlayacak bir projeyi hayata geçireceğiz" dedi ya RTE.

Kılıçdaroğlu’nun yanıtına bayıldım. "Bırak bu hikâyeleri!"

Cumhurbaşkanı olmadık hikâyeler yazma konusunda uzman gibi…

***

Bir zamanlar Adnan Şenses vardı.

Sonra sahneye Yavuz Bingöl çıktı. Arkasından Sibel Can, Orhan Gencebay…

Derken arkası geldi. Şarkıcılar, türkücüler…

Hatta biri, yıllar önce Cumhurbaşkanına el şakası bile yaptı.

Magazincileri çok seviyor sayın cumhurbaşkanımız. Magazinciler de onu…

Ama biri çıktı ki hepsini solladı:

"Hadi ben devletin yalakasıyım hamdolsun, sen neyin yalakasısın? O Saray dediğiniz yer, senin Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilidir."

Böyle gürledi bir televizyon kanalında bu sanatçı(!) 

Hâlbuki biz hiçbir kişi için 'yalaka' falan dememiştik.

Kimileri nasıl da iyi tanıyor kendilerini!.

Diyesiniz geliyor.

Umre’ye gidenler, kutsal topraklarda ehrama bürünüp ayaklarına beyaz terlik geçirip dini vecibelerini yerine getiriyorlar ya… Ayaktaki terliklerin her biri birbirinin aynısı gibi ya…

Cumhurbaşkanı, 11 bin 500 liralık terlikle kutsal topraklarda da bir rekora imza atmış gene…

Sosyal medyada biri böyle dedi. Terliği de gözümüze sokarak…

Terlik, diğer Umrecilerinkinden gerçekten farklı.

Kolundaki saat marka, giyip kuşandıkları, yiyip içtikleri zaten hep marka olan Cumhurbaşkanının herkesten farklı ve çok pahalı terlikle çekilmiş fotoğraflarını görünce hiç şaşırmadım.

Lüks takıntısını bildiğimden…

"Komşusu açken tok yatan benden değildir" diyen dün büyüklerimiz, bu takıntı konusunda gıkını çıkarmıyor. Ramazan aylarında program yapan ve fakirliğe/ yoksulluğa methiye düzercesine malumatfuruş konuşmalar yapan Nihat Hoca gibi zenginlere sorsan, büyük bir olasılıkla şu yanıtı alabilirsiniz: "Cumhurbaşkanımız kaliteli terlik giymesin mi yani?"

Ayağında yırtık çorabı, doğru dürüst gömleği olmayan birinin Saray’da yaşayanın mersedesiyle övünmesi neyse, bu da o!

Bir Türkiye klasiği bu!

Dünyanın bir başka coğrafyasında karşılaşmayacağınız bir klasik…

Ne acıdır ki…

Kemal Kılıçdaroğlu, bir grup toplantısında yüzümüzü kızartacak derecede Sayın Cumhurbaşkanımıza seslenmişti bir ara: "Sevgili Erdoğan; çocuklarının, eniştenin, dünürünün, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün yurtdışında vergi cennetlerinde bir şirkete milyonlarca dolar gönderdiklerini biliyor musun?"

Cumhurbaşkanı da hemen "Erdoğan’ın yurtdışında bir kuruş parası varsa ispat etsin. Ettiği anda Cumhurbaşkanlığı’nda bir dakika durmam" yanıtını vermişti. 

Meselenin özüne gelelim şimdi de…

Sıtkı Ayan diye biri 1 Ağustos 2011’de Man Adası’nda 'Belyev Limited Şirketi'ni kuruyor. 1 Pound sermaye ile…

Bu kişi, şirketi 15 Kasım 2011’de Kasım Öztaş’a devrediyor.

Bir ay sonra bu şirkete milyonlarca dolar yağmaya başlıyor.

Örneğin, Cumhurbaşkanımızın eniştesi Ziya İlgen 2,5 milyon dolar gönderiyor.

Cumhurbaşkanımızın kardeşi Mustafa Erdoğan 2,5 milyon dolar…

Dünürü Osman Ketenci 1,25 milyon dolar…

Özel kalem müdürü Mustafa Gündoğan 1,25 milyon dolar…

Oğlu Ahmet Burak ona keza…

Eniştesi ve kardeşi gene…

Toplam 15 milyon dolar!

15 Kasım 2011- 4 Ocak 2012 arasında Belyev Limited Şirketi’ne 15 milyon dolar aktarılmış oluyor.

Kılıçdaroğlu, elindeki dekontları, havale kâğıtlarını bir bir ortaya koyuyor ve diyor ki: "İspat etmezsen alçaksın diyorlar. Ben ispat ettim. Şimdi söyle bakayım, alçak kim?"

Kemal Kılıçdaroğlu’nun dosyasını bilindiği gibi Yargıtay da akladı.

Yargıtay, kararında Man Adası belgelerinin sahteliği konusunda bir tespit olmadığını da kayda geçirdi.

Japonya’da yaşansaydı bu, biri intihar ederdi. Finlandiya’da olsaydı insan içine çıkamazdı, İsviçre’de yaşanmış olsaydı, aklıma bile getiremiyorum.

Evet… Gazetelerde çıkan haber ve yazıları derledim ve önünüze koydum. Sizler de görün, düşünün ve bir şeyler söyleyin diye…

Haa, son dakika bilgisi…

RTE’nin eski doktoru Turhan Çömez Man Adası’na gitmiş. Malum konuya kafa yormuş ve öğrenmiş. Diyor ki; "Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddialarından 3 ay sonra şirket kapanmış."

Ne düşünürsünüz bu durumda?

***

Vatan millet nutukları atarak malı götürenlerin çok olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz.

Doğrusunu isterseniz, malı götürmek için en kullanışlı kartlar bunlar. Vatan- millet- din- ezan…

Her kapıyı açıyor.

Para bol olunca insan nasıl harcayacağını da düşünemiyor olmalı.

Kolunda ev satın alacak derecede pahalı saat, bağ bahçe ve tarla satın alabilecek kadar pahalı çanta taşıyan siyasiler ve siyasi eşleri Kamçatka’da değil, Türkiye’de yaşıyor.

 Pazaryerlerinde artık sebze ve meyveleri toplayarak karnını doyurmaya çalışanlar da…

Biz sosyal medyanın yalancısıyız, Umre’deki o 11 bin 500 liralık terlik için terliğin sahibi de bir şeyler söyleyecektir herhalde…

Yorumlar (1)

Ömer karcı 3 Yıl Önce

İtibardan tasarruf mu yapsın yani.Yakışır mı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.