TÜGVA

Ekonomisi tükenmiş, kendisi zenginleşmiş ekonomist Cumhurbaşkanımızın Afrika’nın Angola’sı, Togo ve Nijerya’sına yapacağı gezinin, pardon mevkidaşlarının davetlerine olan icabetin mahiyetini pek merak etmesem de Sayın Cumhurbaşkanının dünyanın dört bir köşesini dolaşıyor olmasına karşın ülkesini bir türlü düze çıkaramamasının nedenlerine kafa yormuyor değilim.

Dünyayı dolaşıyor ama Türkiye’yi bir türlü borç batağından kurtaramıyor Cumhurbaşkanımız. Düze çıkacağımız da yok gibi…

Çünkü devletin paraları har vurup harman savruluyor AKP iktidarınca. Nasıl düze çıkılabilir ki…

20 yıldır iktidardalar ama Türkiye bir türlü sıkıntılarını aşmış değil.

Başkan, ne diye Başkanlıkta diretiyor anlamış değilim.

Kendisini eleştirenlere de tahammülü yok Başkanın. Hatta ayar vermeye bile çalışıyor:

"Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz."

Bunu Avrupa ülkelerinde tek bir Başkan söylemez/ söyleyemez!

KHK’lerle ülkeyi yönetmeye alışmış Başkanın parlamentoyu dekora çevirdiğini söyleyenler yanılmış sayılmazlar. Tarafsız Cumhurbaşkanı olmak yerine AKP’li Cumhurbaşkanı olmayı tercih eden Recep Tayyip Erdoğan, resmen kendisine muhalefet eden bir siyasi yapı istemiyor.

Adeta tehdit ediyor.

"Bir daha bizim sokaktan geçtiğini görmeyeyim" diyen mahalle kabadayısı gibi…

 Anlaşılan o ki, "Sayın Başkan, söyledikleriniz anayasaya aykırı, muhalefetsiz iktidar olmaz, bunu bilmeniz gerek" diye konuşan / uyaran ne danışmanı var ne de çocukları…

Keşke bir fakülte bitirmiş olsaydı da bunları öğrenmiş olsaydı…

Neyse…

Benim söylemek istediklerim bunlar değil aslında.

Sayın Başkana iyi uçuşlar deyip kendi konumuza geçelim.

Günlerdir gündemde…

TÜGVA aşağı TÜGVA yukarı…

Gazetelerde ilk sayfada yer aldığından ister istemez gelişmeleri merak ediyor insan.

Okuyup öğrenince de ülkemizdeki yüzsüz sayısının hiç de az olmadığını öğreniyorsunuz. Hem de kimler kimler…

İşyerinde, lokantada, evde, tramvayda TÜGVA’nın konuşulduğuna tanık olunca/ akşam sabah TÜGVA ile yatıp kalkınca tabii ki rüyana da girecek. Bu kez rüyamda konuşan kişi bizim mahallenin imamıydı. İster inanın ister inanmayın…

***

"Ey cemaat, TÜGVA da paralel yapılanma kurmuş devlet içinde biliyor muydunuz? Özel olarak geliştirilmiş bir yazılım kullanarak kadro verilecek kişilere sicil listeleri hazırlamışlar biliyor muydunuz?"

Adalar İskelesi’nin üst katını mahkeme kararına karşın boşaltmıyor, biliyor musunuz? 100 yıllık İskelenin 600 metrekarelik üst katını 2.500 liraya kiralamışlar. Eğitim çalışmaları yapmak varken burada AKP’li yöneticinin sünnet mevlidini yapmışlar.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, AKP’de olduğu dönemde Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu’nda yer aldığı Türkiye Gençlik Vakfı’na (TÜGVA) 15 milyon harcayarak yaptırdığı yurdu, meclis kararı olmadan verdiğini biliyor muydunuz?

TÜGVA’nın Türkiye’de toplam 40 yurt işlettiğini biliyor muydunuz?

İBB’nin önceki dönem protokol ve tahsislerle AKP’ye yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere verdiği taşınmazların (2015-2019) sayısının 38 olduğunu biliyor muydunuz?

Liste incelendiğinde bu taşınmazların çoğunun Bilal Erdoğan’ın kurucu, kardeşi Esra Albayrak’ın yönetim kurulu üyesi olduğu Türkiye Gençlik Ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), yine Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu’nda yer aldığı TÜGVA ve Karaman’daki çocuk taciziyle adı duyulan ENSAR VAKFI’na verildiğini biliyor olmalısınız.

İBB, önceki dönem bu gibi vakıflara 840 milyon lira harcamış.

Yukarıdaki üç vakıf dışında taşınmaz verilen vakıf ve dernekler ise şunlar:

Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı, Asitane Vakfı, Daru’l Fünun İlahiyat Vakfı, İstanbul Enderun Eğitim Ve Kültür Vakfı, İlim Yayma Vakfı, Önder İmam Hatipliler Derneği.

Şu işe bakın siz… Neredeyse bütün kamu kurumları TÜGVA’ya sponsor olmuş.

Kurulduktan üç yıl sonra Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti tanınan vakfın 81 il temsilciliği, 570 ilçe temsilciliği bulunuyor. 310 bin civarında da üyesi var.

Ey cemaat, Vakfın ilginç hassasiyetleri var. Örneğin fotoğraflarda hanımlar ön planda olmamalıymış. Kadın erkek birlikte poz verilmemeliymiş. Kadınların ve erkeklerin çalışma alanları ve odaları ayrı olmalıymış. Faaliyetler de kadın erkek karışık yapılmamalıymış.

TÜGVA, kadınla erkeğin bir arada çalışmasını ahlaka uygun bulmuyor olmalı.

Bu çağda böyle bağnazlık olur mu Allahaşkına!

Çağın dışında bir kafa yapısına sahip olduklarını söyleyenler hiç de haksız değil.

Oysa vakfın senedinde yer alan amaçlar öyle değil.

"Çağın gereklerini iyi okuyabilen, demokratik değerleri ve ilkeleri benimsemiş, özgüveni yüksek, yenilikçi bir gençlik" yetiştirmekten söz ediyorlar ama vakıf binasında çağdışı bir tutum sergiliyorlar.

Tam bir ikiyüzlülük yani!

Kadınla erkeği toplumsal ortamlarda ayrıştırmadan yana bir yol izliyorlar.

Cinsiyet ayrımcılığı bu devirde ayıp değil mi?

Taliban ile farkı olmayan bir gericilik yakışıyor mu Atatürk’ün Türkiye’sine?

Kamu kaynaklarını yağmalamak mıdır ahlaklı olmak?

8 yaşındaki TÜGVA’nın neredeyse 800 yıllık mal ve mülk sahibi olması, yakışıyor mu yoksulsever/ fakirsever edebiyatı yapan siyasilere?

Milli Eğitim, Dışişleri, Enerji Ve Tabii Kaynaklar, Ulaştırma Ve Altyapı Bakanlıkları, Yurtdışı Türkler Başkanlığı ve TİKA’nın TÜGVA’nın baş destekçileri arasında olduğundan haberiniz var mıydı?

Ya, THY, TÜRK TELEKOM, HALKBANK, ZİRAAT KATILIM BANKASI’nın sponsorluk yapmasından?

Bilmiyor muydunuz yoksa?

Şu işe bakın siz…

İBB, AKP yönetimindeyken TÜGVA’nın kurucu kadrosu belediyeden maaşa bağlanmış.

Maaşlarını alırken utanıp utanmadıklarını bildiğimiz yok…

Paralel devlet yapılanması dedikleri bu olsa gerek.

TÜGVA ile ilgili ortalığa yayılan bilgiler için TÜGVA Başkanı Enes Eminoğlu’nun önce "Bunlar sahte" deyip sonra da "Bu adam belgeleri içeriden almış, sızdırmış, yedek yapmış, ifşa ediyor" deyişi sizce komik değil mi?

Vakfın kamu kuruluşlarında kadrolaşmasıyla yapılan bina tahsisleri konusunda önce sahte deyip sonra sızdırılmış diyen başkana karşın eski bir TÜGVA yöneticisi olan Tamer Özsoy ise kadrolaşma listelerinin doğru olduğunu belirterek şöyle konuşuyor: "Geçmişte TÜGVA’da yöneticilik yapmış biri olarak söylüyorum, ne yazık ki hepsi doğru. Vatan, millet, Sakarya diyerek neler yapıyorlar neler! Bu daha bir kısmı. Genel Merkez’de kurulan şirketten haberiniz var mi?"

Başkanın bu konuyla ilgili geçmişine gelince…

24 Kasım 2015’te İBB şirketi KİPTAŞ’ta işe girmiş. 7 Ocak 2019’da İmar A.Ş.’ye geçmiş. Genel Projeler danışmanı olarak görev yapan Enes Eminoğlu, 31 Mart 2019 yerel seçiminin ardından mazbata krizinin yaşandığı dönemde 11 Nisan 2019’da İBB’den ayrılmış.

İnsan durduğu yerde ballı kaymaklı işinden ayrılır mı hiç?

Korktu mu utandı mı acaba?

Meğerse, TÜGVA’nın ortaokul- lise koordinatörleri dahil neredeyse tüm yöneticileri AKP döneminde İBB’de işe alınmış.

Belgelere göre TÜGVA, sadece 15 il binasının masrafını kendi ödüyormuş. Vakfın 16 binası kamudan tahsis görünürken diğer binaların masrafları valilik ve diğer kamu kurumları tarafından karşılanmaktaymış.

Bütün bunlara karşın, Sayın Cumhurbaşkanın Sayın Oğlu Bilal Erdoğan, yönetiminde olduğu TÜGVA ile ilgili 'torpil listesi' iddialarına ilişkin, öğrencilere yönelik konuşmasında ne dedi biliyor musunuz?

"TÜGVA ile uğraşıyorlar. Neden biliyor musunuz, siz TÜGVA’da karışık kuruşuk, abuk sabuk bir şey yapıyor musunuz, niye uğraşıyorlar sizinle? Kıskanıyorlar değil mi? Daha başarılı olun. Onlar da kıskançlıktan çatlasın."

Konuşmasının devamında da, "Bu dünyada varsa günahımız, onun da karşılığını öbür tarafta göreceğiz. Bu sayede de daha iyi insanlar olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Siz ortada dolaşan algı çalışmalarına bakmayın. Bir taraf kendini anlatmaktan aciz, bir taraf da her türlü melanete sarılıp insanlara iftira atıyor, ithamda bulunuyor. Hakaret ediyor, saydırıyor. Biz iyi insanlar olmaya çalışacağız" diyor.

Belli ki, diri tutmaya çalışıyor TÜGVA tabanını…

Biliyor ki, çözülme başlarsa en büyük zararı görecek olanlardan biri kendisi.

Gerek babasının gerekse de kendisinin neden Ekrem İmamoğlu ile uğraştığını bize en iyi anlatan örnek TÜGVA gerçeği…

Mersedes'ten aşağı inmeyen Bilal Erdoğan’ın şu sözlerini anlayan varsa beri gelsin: "At üstünde okla ve kılıçla yükselmiş bir milletin evlatlarıyız. Bununla gurur duyuyoruz. İstiyoruz ki, at binmek tüm halkımıza mal olsun."

İlahi Bilal Oğlan!

Uçaktan ve mersedesten inmez, Saray’dan başka yerde yaşamazken nerdeyse halkımıza 'dolmuşa otobüse binmeyin, at arabasıyla dolaşın!' diyeceksin.

Milletin karnı aç, sen neler diyorsun?

Pirinci Vietnam’dan, mercimeği Kanada’dan, nohutu Meksika’dan, mısırı Macaristan’dan yiyince yerli ve milli olana yabancılaşan halkımıza yoksa şimdi de binmek için Afgan atı mı var gündeminizde yoksa?

Terlikli Talibanlarla bunu mu konuştunuz yoksa?

Ey cemaat, kandiliniz kutlu olsun!

"İslam, haksızlığa/ hukuksuzluğa karşıdır. Hep ben konuşmak zorunda olmayayım, biraz siz de çıkarın sesinizi! Soyulmayın, kandırılmayın!"

Kemal İmamızı öpmelere doyamadım.