Hepsinde onlarca sırrın saklı olduğu ah bu Ege köyleri…
Birilerinin onları keşfetmesi gerekiyor, Yaşar Aksoy galiba bu keşfi yapanlardan bir olmuş.
Bir dokunmuş ve hazine ortaya dökülmüş.
Köy mü? Balıklıova Köyü; İzmir Teknoloji Üniversitesi’nden Karaburun yoluna dönün bir iki koydan sonra karşınıza çıkacak olan denizle ve doğayla içi içe bir köy.
Yaşar Aksoy gazeteci, onlarca kitabın yazarı, aynı zamanda şair… Bir Ege’li Aydın…
12 Eylül’ ün o fırtınalı günlerinde Demokrat İzmir Gazetesi kapanınca babası, annesi ve kızı ile birlikte Balıklıova’ya yerleşir. İşte, kitabın içeriği bu on yıllık serüvendir.
O tarihlerde Balıklıova, Ekşi Sözlükte yazanlardan birinin deyimiyle, “…Allahın sittir ettiği yollardan gidilen” bir köydür.
Tabii bu arkadaş şimdi gelse bu deyimi kullanmaz herhalde, çünkü yollar o yollar değil artık!
Balıklıova, Karaburun’a gidilen yol üzerinde, bu gün bile doğası bozulmamış harika bir köydür.
Köy diyoruz ama içinde balık lokantalarının, köy tiyatrosunun, yazarların, Börklüce Mustafa’nın cenk ettiği coğrafyanın olduğu bir yerden bahsediyoruz.
Yaşar Aksoy da işte bunca zengin birikimi kitabına konu etmiş.
Üşenmemiş her biri olayı, hikâyeyi tek tek ayrıntısı ile anlatmış.
Kimi zaman da tanıklar ve başka anlatıcıları bularak bu işe koyulmuş.
***
Peşinen söylemiş olayım, akademik anlamda bir köy monogrofisi bekliyorsanız, beklemeyin!
Yaşar Aksoy gibi bir gazeteci, yazar, şair zaten bunu yapmaz!
Ama gene de köyün tarihsel geçmişi, coğrafi konumu, folklorik gelenekleri, inanışları, köy yaşamı kitapta yeteri kadar yer alıyor. Bu yetmemiş köyde yaşayanlar tek tek ele alınmış; onlarla olan anılar, yaşanmışlıklar sıralanmış.
Bu konuda Aksoy’u kutlamak gerek, iyi bir bellek, gözlem gücü, akabinde müthiş bir arşiv imkânına sahip.
Hayrettin ve Hülya Karademir, Meziyet ve Rahmi Akseki, (Muhtar) Akın Yılmaz, (Kahkaha) Cemal, Üleştiren ailesi, Yıldıray ve Arif Çınar gibi köyün sakinleri kitap boyunca bol bol bize anlatılıyor.
Öyle ki pek çok İzmirlinin uğrak yeri ‘Garip’in Yeri’ restoran da bu anlatıların içinde yer almış.
Beş yıl önceydi, Urla’dan bir grup arkadaşla “Garip’in Yerine” gitmiş o kahkahaların yarattığı iyimser havanın büyüsüne kapılmıştık. Ve o kahkahalar zihnimize kazınmıştı.
Ondan sonra ne zaman oralara yolumuz düşse ‘Hadi o kahkahalı yere gidelim’ cümlesini hep duyar olmuştum.
Şimdi hikâyeyi okuyunca kahkahayı atanın 'Kahkaha Cemal' olduğu ortaya çıkıyor.
***
Yazının başında söylemiştim, her yerleşim yeri bir hazine, yeter ki siz ona alıcı gözle bakmasını bilin!
Yaşar Aksoy’un “Bizim Köy Balıklıova[1]” kitabını okuduktan sonra bunun farkına vardım ve kendi kendime ‘deryanın içinde olup ta deryayı görmemek bu olsa gerek!’ dedim.
Kitapta anlatılanlardan biri ünlü öykü yazarı Bekir Yıldız.
Oturduğum semt olan Hıfzısıha’da “Bekir Yıldız Parkı” var.
Her önünden geçtiğimde nasıl da sevinirim, Kaçakcı Şahan kitabındaki öyküler aklıma düşer.
Cumhuriyet’te Işıl Özgentürk yıllar önce, “Bekir Abi, ‘Kaçakçı Şahan’ daki kendi yazdığı öyküleri okurken ağlardı. Küçük bir çocuk gibi, hiç utanmadan sessizce ağlardı. Kaçakçı Şahan onun için çocukluğundaki mahrumiyet, annesinin erken ağarmış saçları, babasının evine ekmek getiremediği için duyduğu utanç, (…) portakalın tadını bilmeden ölen gül bebelerin ağıdı”ydı, diye yazmış.
***
Köy bunla da kalmıyor, başka ünlüler de var: Sıkı bir devrimci olan aynı zamanda öykü yazarı Hayrettin Karademir, namı diğer Dede, zaten bu köylü.
Ayrıca şimdi aramızda olmayan heykeltraş Turgut Pura; ‘Bu Dünyadan Nazım Geçti’ kitabının yazarı Rady Fish de köyde yaşamış ünlülerden.
Köyde bir de tiyatro var; Balıklıova Köy Tiyatrosu.
Köyde ikâmet edenlerden Prof.Dr. Semih Çelenk tiyatronun yönetmenliğini üstlenmiş gönüllü olarak. Bu da tiyatro bir kat daha önem katıyor.
***
Karaburun- Balıklıova denilince Şeyh Bedrettin ve onun müritleri Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal anlatılmadan olmaz.
Yaşar Aksoy bir tarihçi duyarlılığı ile bu olayı uzun uzun anlatmış:
(Sayfalar tutan metini buraya özetlemek mümkün değil. Merak edenler kitaptan okuyabilir.)
Şeyh Bedrettin Osmanlı’nın gerileme devri olan 1441’de sahneye çıkar. Önemli eseri Varidat’ta "Yarin yanağından gayri her şeyin ortak olduğu" düşüncesini işlenmiştir.
Bu da yoksul köylülere isyan ateşi olarak ilham veren bir prensiptir.
1416’da başlatılan isyanda Şeyh Bedrettin’nin olduğu taraf yenilir ve Şeyh 1420’de Serez’de idam edilir.
Şeyh’ten ilham alan Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal de isyan başlatırlar. Karaburun’da ve Manisa’da başlayan bu isyanlar ne yazı ki yenilgi ile sonlanır.
Karaburun İsyanı Balıklıova Köyü’ne yakın “Cehennem Vadisi” denilen yerde geçer. Zaten ‘Rady Fish’in yazacağı roman için merak ettiği yer de bu noktadır.
Aksoy’da bu isyanın izdüşümünü bu topraklarda aramaya çıkıyor kitabında.
Dolayısıyla kitap bir köy yaşamına sığmayacak kadar çok konuyu içinde barındırıyor.
Alın ve okuyun derim.
[1] Yaşar Aksoy, Bizim Köy Balıklıova, Etki Yayınevi, 2021, İzmir