Çin’de sürücüler 55 kilometrelik Macao Köprüsü’ne geçiş için 23 dolar ödüyorken Türkiye’de ise 2,7 kilometrelik Osmangazi Köprüsü’ne bizim yurttaşlarımız 54 dolar ödüyor.
Osmangazi Köprüsü’nde bir soygun yaşandığı dile getirilince de Cumhurbaşkanı köpürüyor:
"Dünya tarihinde ilk üçe giren Çanakkale’deki köprüyü hiçbir şeyle mukayese ettirmem."
Oysa eleştirenler sadece bu köprüde yaşananların soygun olduğunu söylüyor.
***
Sosyal medya ya da gazetelerde okumuştum. Bir araştırma yapılıyor ve en az güvenilir mesleklerin başında yüzde 12 ile siyasetçiler geliyor. Ardından da yüzde 11 ile din adamları…
Cumhurbaşkanının aslında bu araştırmaya da tepki göstermesi gerekiyor. Bu araştırma sonucundan alınması gerekiyor zira…
Yıllar önce gök kubbenin altında söylenmiş sözlere kulak vermekte yarar var:
Richard Dawkins: "Gerçekleri kutsal kitaplara göre yorumlayanlarla tartışamazsınız" demiş.
Voltaire: "Din ve mantık kadar birbiriyle çelişen başka iki şey yoktur."
İlber Ortaylı: "Bu oruç ne garip bir şey, bir lokma ekmek yiyorsun bozuluyor. Milyonların hakkını yiyorsun bozulmuyor."
"Cennetin kapısında durup baktım. Bir de gördüm ki içeri girenlerin çoğu yoksullardı."
Bu sözün sahibi kim acaba?
Jean Paul Sartre: "Ezilenler arasında din adamı göremezsiniz. Din adamları ezen sınıfın asalağıdır."
Victor Hugo: "Her kasabada ışık saçan bir öğretmen ve bu ışığı söndürmeye çalışan bir papaz vardır."
***
Bütçesi milyarları bulan Diyanet İşleri Başkanlığının, iktidarın her konuda onaycısı olduğu bilinmez bir şey değil…
Sartre yıllar önce demiş ya… Açıklamaya gerek var mı?
Hazretleri, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Orta Asya’nın en büyük camisi olan Merkez İmam Serahsi Camisi’ni açtılar. Kaç paraya mal olduğunu söylemeye dilim varmıyor.
Dinin emri mi çimento/ demir tüccarlarının yeni kazanç kapısı mı, orasını da siz araştırın.
Siyasetçiler ve din adamları…
Dünyanın en zengin siyasetçilerinden biri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce söylediği bir söz vardı: "Eğer bir gün duyarsanız ki Erdoğan zengin olmuş. Bilin ki mutlaka haram yemiştir."
Ne demeli, nasıl bir yorum yapmalı bilemiyorum doğrusu.
"Fakir çalmasını iyi beceremediği için fakirdir" sözü de Recep Tayyip Erdoğan’ın "Asım abi" dediği birinin sözü… Sevdiği saydığı Asım abisinin…
***
Bir şeyleri sürekli söylemek mi yoksa minik minik sorularla düşündürmek mi?
Hangisini doğru buluyorsunuz bilmem.
Örneğin, Evrenin kaç yaşında olduğunu düşünmüş müydünüz hiç?
Ben söyleyeyim:
13,8 milyar yaşında.
Ya tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışı?
İsa’nın dini 2022 yaşında. İslamiyet, Hz. Muhammed’ten bu yana… 1500 yıl bile değil…
Ama dünya ise 13,8 milyar yaşında.
Tanrı’dan önceki yıllar???
Bu konuyu beyninize havale ediyorum.
Din din diye debelenenlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yemekhanedeki işçilerin müdürlerden daha pahalı yemek yediklerini işitmiş olmalısınız.
Sartre mı yoksa Victor Hugo mu?
Hangisi doğru söylemiş? Yoksa her ikisi de mi haklı?
Diyanettekiler herhalde "Hak değirmen dağında!" diye düşünüyor olmalı.
RTE, İBB Başkanı iken 5 yılda 127 gün yıllık izin kullanmış. Ekrem İmamoğlu ise 3 yılda sadece 25 gün…
Koro halinde İmamoğlu’na saldıranların felsefeden bihaber oldukları ortada da matematikten de iyi olmadıkları nasıl da belli.
Gönlümden geçen şu: AKP’lilerin tamamını birer yıllığına Hacıbektaş’a göndermek.
1995’ten bu yana cezaevi kapalı olan Hacıbektaş’a… Bakarsınız etkili olur.
Suçun işlenmediği bir şehirde insanların yaşamından etkilenirler, belli mi olur…
***
Siyasiler, gazeteler ve televizyonlar sürekli seçimden söz ediyor. Tartışmalı programlara tanık oluyoruz.
Oysa fakülte diploması olmayan bir cumhurbaşkanının Türkiye’ye cumhurbaşkanlığı yapamayacağının yüksek sesle haykırılması gerekiyor her ortamda. Yurtiçinde ve yurtdışında… AKP’nin prestijinin iyice sarsılması için…
Dünyanın da bunu bilmesi gerekiyor çünkü.
Fakülte diploması olmayan biriyle resmi görüşmeler yapmak istemiyoruz diyen dış dünyanın etkisini bir düşünsenize…
Bu yapılmıyor. Yasak olmasına karşın bir tarikatın başına geçecek olan kişinin kim olduğuyla tartışmalara tanık oluyoruz. Tarikatlar 1925 ‘te kapatıldı oysa. Bunun tartışması mı yapılır?
Hayvansal proteinle beslenemediğimiz için mi, parayla diploma sahibi olanların yaşadığı bir galakside (!) bulunduğumuz için mi?
Bilemiyorum.
Nüfusumuz 84 milyon. Bodrum, Marmaris, Antalya ve benzeri sahillerde kurban bayramı tatilinde ortalık cıvıl cıvıl diye halkımızın neşe içinde bayram yaptığını dile getirenlere, tatilci sayısının 84 milyona karşı ancak 2 milyon olduğunu neden anlatamıyoruz ki…
Cumhurbaşkanına göre pahalılık/ yoksulluk da yok. Herkesin birer arabası var.
Çünkü o Saray’dan öyle görüyor.
Ya, sokaktakinin Cumhurbaşkanı gibi düşünüyor olması?
Bana öyle geliyor ki Bekir Yıldız, Sabahattin Ali gibi yazarların kitaplarından çok Hans Fallada’nin "Herkes Tek Başına Ölür" gibi romanların yazılmasında ve okunmasında yarar var artık.
Gerçeklerin sergilenmesine evet…
Kötülerin teşhirine evet…
Sorunun çözümüne ışık tutan yazarlara ve kitaplara da gereksinme var artık.
"Yol gösterici kitaplar dizisi" gibi…