Geçen gün telefon çaldığında diğer ucunda Erdoğan Kurt vardı.
2000'de emekli olmasına rağmen her ay düzenli arar ve aradığında aynı cümle ile başlar, “müdürüm nasılsın?”
Sonra eski günlere, anıların sıcak yolculuğuna bırakıveririz kendimizi.
Eski başkanlar, bizimle birlikte çalışanlar, şimdi onların emekli olduktan sonraki durumları muhasebe edilir, kısa bir rapor çıkarılır adeta. O, çoktandır emekli olduğu için belediyeyi bana sorar; ben de bildiğim kadar havadisleri ona naklederim. Müdür-çalışan ilişkisinden ziyade iki dost ve iki arkadaş gibi.
Erdoğan Kurt, Konak Belediyesi’nin Güzelyalı Kültür merkezinde benim müdür olduğum 1990-2000 yılları arasında çalışanlardan biriydi. Şimdi Torbalı’da emekliliğinin tadını çıkarıyor.
Onun adını duyunca kadir kıymet bilmenin, dahası, vefalı olmanın güzelliği, ruhumu kaplar, içimi iyimser bir sevinç duygusu doldurur.
Recai Şeyhoğlu arkadaşımla bir yazı üzerine konuşurken, “Senin iyi bir kültür müdürü olduğunu sağda solda söylüyoruz ama yanında çalışan bir de kadron vardı ve sen onlardan hiç söz etmiyorsun “ demez mi geçtiğimiz hafta.
Böyle yazı filan yazarken demek ki istemeden kendimizi övmek gibi duruma mı düşmüşüz, ya da böyle bir algının oluşmasına zemin hazırlayacak bir şey mi yapmışız?
Bilmiyorum, ama hiç de bu tavır içinde olmayacağımı söylemek isterim.
Belki sıra gelmedi ya da uygun bir bağlam bulamadım yoksa ben de bütün çalışan arkadaşların başarıda da başarısızlıkta da paylarını bilenlerdenim.
Erdoğan Kurt’tan söz ettik. O sıralar bizim ulaşım işlerimizi yapardı, ya diğer arkadaşlarımız?
Mesela Ahmet İmamoğlu, İsmail Mandacı ,Şemsi, Kemal…
Büroda leyla Dönmez, Filiz Kanbay…
***
O yıllar yokluk yıllarıydı.
1990’lı yılların başı.
Bir kültür merkezi için en başta gelen şey; ses ve ışık düzenidir, biri büyük konserler, paneller için, diğeri tiyatro için kullanılır.
İşte o yıllar belediyenin bu alana harcayacağı bütçe kısıtlı olduğu gibi kültüre ve sanata para ayırmak ve harcama yapma anlayışı da bugünkü gibi algılanmadığından olsa gerek yukarıda belirttiğimiz ses ve ışık aparatları yok denecek kadar azdı.
Sonraki yıllarda zihniyet değişti ama bu değişim nerdeyse dört beş yıllık bir süreyi aldı.
İşte bu süre içinde Güzelyalı semtinde bulunan kültür merkezinde yukarıda saydığım ekiple güzel işler yapıldı.
Mahallelerde gün aşırı konserler, müzik dinletileri kıt imkânlara rağmen bu ekiple kotarıldı.
Tabii bunda belediye başkanı Ahmet Sarışın’ın unutulmaz katkısı vardı.
Zaten baştan belirtelim başkanlar kültüre sanata yatkın ise güzel işler yapılır, yoksa son derece zordur.
Nitekim kültür merkezinde gençlere, kadınlara, çocuklara yönelik onlarca kurs ve atölye çalışması ilk Konak Belediyesi’nin öncülüğünde başlamıştı o tarihlerde.
Hatırlıyorum diğer belediyelerden birçoğu bizden yardım talep ederdi.
Kültür merkezinde bu rutin kurs çalışmalarının yanında gün aşırı değişik semtlerde belediyenin korosundaki insanlarla konserler yapılırdı, başkanın isteği ile.
Sıcak, samimi semt buluşmalarıydı onlar…
Başkan, belediyenin hizmetlerini anlatır ve sonra şarkılar türküler okunur halaylar çekilirdi.
Hem sanat hem de harika bir halkla ilişkiler çalışmasıydı bu.
Etkinlik güzeldi ama bir sürü detayı yerine getirmek bize düşüyordu, çünkü kıt kanaat paralarla konser yapılacak, ses düzeni kurulacak, oraya götürülecek insanlara iyi kötü harçlık verilecek.
Para olsa bunlar mesele değil.
Bu noktada biz çalışanların becerisi devreye giriyordu; Ahmet İmamoğlu ses düzenini ayarlıyordu, İsmail Mandacı ona yardımcı oluyordu.
Leyla Dönmez, Filiz Kanbay bürodaki işlerinin yanına sanatçıların organize edilmesini ekliyordu.
Teknikte çalışan da büroda olanda canla başla çalışıyordu.
Ben müdür olarak çok masa taşıdığımı bilirim.
Bir de gönüllü çalışanımız vardı; Sabri Özazar.
***
2000’li yılların başında Ahmet İmamoğlu’da emekli oldu, onun da sesini arada duyar, o yoksul günlerimizin sıcaklığına giderim...
Ses düzeni deyip geçmeyin onun taşınması, kurulması saatler alırdı, sevgili İsmail Mandacı’yı şimdi bile sırtında kolon denen o aparatlarla anımsıyorum.
Ahmet’le taşır ve sonra kablolar, mikrofonlar, taşınması gereken bir sürü araç gereç hazırlanırdı konser için.
Gece yarılarında biterdi konserler…
Erdoğan Kurt Torbalı’ya gitmenin yolunu arar acaba oralara giden bir gazete dağıtan kamyonet var mıdır diye hesaplar yapardı, bizler de şehrin içine dağılır ertesi güne hazırlıklarımızı yapardık.
Leyla Dönmez emekli oldu Çeşmealtı’nda yaşamını sürdürüyor, Filiz Kanbay Karabağlar Belediyesi’nde emekliliğe gün sayıyor...
Şemsi ve Kemal’ den doğrusu haberim yok!
Hey gidi günler!...
Belediyenin şu an Güzelyalı’da olan Kültür Merkezi’nin gerçek bir kültür merkezi kimliğine ulaşmasının uzun bir geçmişi var. Her mekânın geçirdiği aşamaları burası da geçirdi; önce As Sineması’ydı sonra kültür merkezi oldu.
Bunları da başka bir yazı konusu edeceğimizi söyleyerek şimdilik bitirelim.
Evet, anılar böyle insanı alıp geçmişin labirentinde yolculuğa çıkarıyor.
Aydoğan Yavaşlı 4 Yıl Önce
Sıklıkla uğradığımız bir mekandı sayenizde.