Hayatımızda ne çok veda var; bir keresinde Karabağlar’dan Konak Belediyesi’ne dönerken bu konuda bir yazı yazdığımı bile anımsıyorum. Şimdi yeni bir semte ve yeni bir eve taşınıyoruz; demek ki yeni bir veda olayı var, bir şeyi bırakıp, başka bir şeye başlıyoruz…
Öyle ya, insanın alışkanlıklarından kopması, yeni bir yaşama adım atması sonuçta zor ve hüzün verici bir şey..
30 Temmuz günü Hatay semtinden Adnan Süvari mahallesindeki eve taşındığımızda balkona çıkıp, Hatay Göztepe’ deki evi düşündüm; Parlayan ışıklar, Körfezin harika görüntüsü, yaz sıcağından bunalmış bir İzmir akşamı..
Bütün bunların yanında zihnimin bir yanında nerdeyse yirmi yıl yaşadığım Susuzdede’deki ev var; mahallenin Mustafa Kemal Sahil Caddesi’ne inen ve orada denizle buluşan sokakları, her gün seslerini dinlediğimiz martılar, önünden geçtiğim bakkalımız…
Çok gitmesek de varlığı ile bizi rahatlatan Susuzdede Parkı…
O parkta küçüklüğünü basket oynayarak geçirip sonra delikanlı olunca soluğu İstanbul’ da alan oğlumuzun oyun oynadığı günler…
Hasılı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi hepimiz sevdiğimiz şeylerle birlikte yaşlanıyoruz…
Ömrümüzün epey bir bölümünü bu semtte geçirdik.
Üstelik, ben bu semttin kitabını yazdım, sanki aramızda görünmez bire sevgi bağı oluştu artık Hatay semtiyle. (1)
Şimdi…
Yeni bir semtteyim artık: Karabağlar İlçesine bağlı Adnan Süvarı Mahallesi burası…
kendimi yalnız ve koca bir çölde kalmış gibi hissettim, daraldım.
Evin balkonuna attım kendimi, bir yanı Balçova’nın üstünde kalan dağlara bakan, bir yanı Körfezi gören bir manzara…
Hemen yan tarafımızda pahalı evlerin olduğu kocaman siteler…
Manzara Susuzdede’den daha iyi, sokak daha ışık karşıda Kuaför yazan dükkan ışıl ışıl..
Arada bir geçen arabaların sesini duyuyorum; müzik sonuna kadar açık, Yıldız Tilbe’nin bir şarkısı evin içinde çalıyormuş gibi duyuluyor.
Hatay semti de esasında yerleşim açısından yoğun bir yerdir ama doğrusu güven veren, sessiz, oturmuş bir semt izlenimi veriri insana, en azından ben böyle hissettim.
Güngörmüş, Cumhuriyet değerlerine bağlı, okumuş yazmış orta sınıf insanların semti de denebilir.
Dolayısıyla, Hatay’ın sokaklarından böyle bangır bangır bağıran müzikli arabalar geçer miydi? Doğrusu bilmiyorum.
Yeni semtler ise sürprizlere açık yerler; oturmuş kurallar, kent değerleri hak getire.
Paranın verdiği rahatlık birçok şeyin önüne geçmiş gibi.
Kendi tanıdıklarımdan biliyorum, paranın kazanılacağı durumlarda başka hiçbir şeyin önemi olamaz; ne çevre, ne mimari durum, ne kent estetiği…
Onlar için zengin olmak önemli, kavramların ne önemi yok…
Bazen düşünüyorum acaba yeni semt böyle midir, ya da ben mi önyargılıyım.
Umarım ben yanılmış olurum…
***
Önümüzdeki hafta evin içini yazmak istiyorum. Kütüphanemi düzenlerken karşılaştığım zorluklar, okuduğum kitaplar, Behçet Necatigil’in yaza yaza bitiremediği ev halleri..
Bakalım nasıl olacak?
(1) Not: Kitabını yazdım derken, semti bütün yönleriyle anlatan bir kitap sanmayın, Hatay’a şöyle bir dokunan iddiasız bir kitap olarak düşünmenizi isterim!
Bedri Karayağmurlar 4 Yıl Önce
Ev ve mahalle, kent, ülke, her yolculuk anılar yükler. Sıcak anlatımın, eskilere götürdü. Teşekkürler.
Zeynep 4 Yıl Önce
Yeni evin yeni güzel anılara vesile olsun salim abim.hersey gönlünce olsun
Savaş DOĞRUSÖZ 4 Yıl Önce
Tebdili mekanda ferahlık vardır.Öyle diyorlar.Yaşayıp görmek gerekir.Gör bakalım.Güle güle oturun.